Duyarsızlık…

Merhaba Değerli Gazete Kalem okurları ve değerli dostlarım;

Çeşitli nedenlerden dolayı bir yazı yazamadım öncelikle beni bu konuda hoşgörü ile karşılamanızı rica ediyorum.

Bugün bu yazımda sizlerle başımdan geçen bazı olayları paylaşacağım. Şu anda hepinizin nedir acaba diye şimdiden merak ettiğinizi duyar gibiyim.

Sizleri daha fazla meraklandırmamak adına hemen konuya gireceğim. Ben Bursa’da yaşamakta olan T.C. vatandaşı olarak bekar olmam nedeni ile var olan bir Ortaçağ zihniyeti olan bekara ev verilmez zihniyetinden dolayı sığınabileceğim ev bulamadım. Bu nedenle de bir arkadaşımın yardımı ile yaklaşık 1 yıla yakın süredir Bursa’nın Nilüfer İlçesinde Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü’ne bağlı olan İzzet Şadi Sayarel Huzurevinde geçtiğimiz Nisan ayından bu yana yaşamaktayım. Yaşamaktayım ancak gelin görün ki; yaşamakta olduğum bu yerde nedenlerini aşağıda maddeler halinde açıklayacağım birtakım sorunlar ile karşı karşıyayım.

Nedir bu sorunlar diye soracak olursanız; birincisi ben bir hayvan severim. Yaşamakta olduğum kurumun bahçesinde barınmakta olan kediler var. Var var olmasına ama bu hayvanlar aç. Ben de bir hayvan sever olarak sabah kahvaltısında bizlere verilen kaşar peynirini bu havanları beslemek adına bu hayvanlara veriyorum. Bu nedenle de içerisinde hayvan sevgisi olmayan bazı kişiler uydurma sebeplerle beni buranın sorumlusu, esasen Nilüfer Belediyesi Hemşire kadrosunda görevli olan ve bizlere buranın müdürü olarak tanıtılan Semra Öztürk Demir adlı hanımefendiye şikâyet ediyorlar. Kaldı ki; bu hanımefendinin yapmış olduğum araştırmalara göre huzurevi sakinlerine yönelik olarak müdürlük hatta ve hatta sorumluluk yapabilme hakkı bile yok. Sadece burada bulunan bizlere sağlık hizmeti veren hemşirelerden ve hasta bakıcılardan sorumlu olması gerekli olan bir kişi Öyle ki; bu konuda da Nilüfer Belediyesi tarafından yetkilendirilmiş olması gerekir.

Konuyu daha fazla uzatmadan konuya devam edeyim. Bu şikayetler üzerine Semra Öztürk Demir hanımefendi de beni odasına çağırarak bana gözdağı vermek adına şahsıma tutanak tutacağın söylemesi üzerine ben de kendisine böyle bir yetkisinin olmadığını belirttim tutarsın tutamazsın diye aramızda bir tartışma söz konusu oldu ve odadan dışarıya çıktım.

Bunun üzerine konuyu iletmek üzere Sosyal Destek Hizmetleri Müdür Vekili Emrah Aslan beyefendiyi telefonla aradım. Maalesef ki kendisine ulaşamadım ve kendisine ulaşmak için Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğüne gittim. Sekreterleri Betül Hanım ve Birgül hanımefendilere Emrah Aslan Beyle görüşmek istediğimi söyledim. Söyledim söylemesine ama keşke söylemez olaydım. Bana kendisinin dışarıda olduğunu bu nedenle de görüşemeyeceğim belirtildi. Ben de hanımefendilere telefon numaramı bırakarak Emrah Aslan Bey’in beni aramasını rica ettim.

Daha önce de odama birileri girmiş ve cüzdanımdan 750 TL param alınmış. Sabah kahvaltına inmeden önce paramı saymıştım çünkü o gün bir yere ödeme yapacaktım. Geldiğimde paramdan 750 TL paranın alındığını gördüm. Bu konuyu bizzat burada benim gibi yaşamakta olan sakinler ile gitmiştik onlarda bazı sorunlarını kendilerine ilettiğinde Emrah Aslan beyde bizlere ne zaman bir sorununuz olursa her zaman kapım açık gelip sorunlarınızı iletebilirsiniz diye söylemişti.

Pekiyi sorarım sizlere böyle sözler sarf eden bir kişi neden bana geriye dönmüyor dersiniz? Bu bende ayrıca bir merak konusu.

Yine bunun üzerine ben bir çözüm yolu bulmak için Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Sayın Nihat Yeşiltaş’ın yanına gittim ve konuyu kendisine aktardım. Nihat Yeşiltaş’ta Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı olan Eczacı Okan Şahin’i arayarak bana randevu aldı ve Okan Şahin Beyin telefon numarasını vererek yanına gideceğim zaman aramamı söyledi. Neyse ki; Okan Şahin beyefendiye bahçemizde barınmakta olan kedilerin aç olduklarını bunların buradan alınıp bir barınağa götürülüp bakılması gerektiğini söyledim. Okan Şahin bey de bana Nilüfer Belediyesin böyle bir barınağının olmadığını bu nedenle de alamadıklarını belirtmesi üzerine ben de kendisine Bursa Büyükşehir Belediyesinin böyle bir yerinin olduğunu ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Mustafa Bozbey ile istişare yaparak oraya götürülebileceğini, eğer ki yine de alınmaz ise bu hayvanların aşılarının yapılmasını, kısırlaştırılmasını ve bu hayvanlara mama getirilmesini söyledim. Görüşmemin sonunda da Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdür Vekili Emrah Aslan beye ulaşamadığımı, şahsım adına kedileri beslediğim için Huzurevi Sorumlusu olarak gönderilen Semra Öztürk Demir hanımefendinin şahsım adına tutanak tutarım diye gözdağı vererek şahsıma tutanak tuttuğunu ve bu tutanağın iptal edilmesini rica etti. Ne yazık ki aradan geçen uzun bir zamandan sonra halen ne kediler alındı aşılandı ve kısırlaştırıldı ne de şahsım adına tutulan tutanak iptal edildi.

Bu çaresizlik üzerine benim gibi bir hayvansever olduğunu öğrendiğim Mali Müşavir olan Nilüfer Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Üyesi olan Mehtap Esen Hanımefendiyi aradım. Mehtap Hanım kendisi gibi Nilüfer Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Üyesi olan Ali Ekber Can ile birlikte konu ile ilgili olarak Semra Öztürk Demir hanımefendi ile görüşme yapmak üzere İzzet Şadi Sayarel Huzurevine geldiler ancak Semra Hanımefedi sabah kahvaltısında yerinde olmasına rağmen danışmada kendisini arayan hanımefendiye bir toplantıda olduğunu belirterek görüşme yapamayacağını belirterek gelen meclis üyeleri ile görüşme yapmaktan kaçınmıştır.

Gelen meclis üyeleri konuyu benden ön bilgi almak üzere bana konuyu anlatmamı istedi ben de başımdan geçen olup bitenleri bir bir kendilerine aktardım. Aktardım aktarmasına ancak konu ile ilgili olarak meclis üyelerinden maalesef bir cevap alamadım. Cevap alamadığım gibi benim onlarla yapmış olduğum görüşmeleri danışmada bulunan kişiler benim meclis üyelerine anlattıklarımı harfi harfine gidip Semra Öztürk Demir hanımefendiye aktarmış olmalar ki; Sosyal Destek Hizmetleri Müdür Vekili Emrah Aslan acele bir şekilde bir kurul toplantısı yapmış Semra Öztürk Demir – Ferda Yıldırım – Birgül Işık Şahin’in imzaları altında kurul kararı almış ve 21.9.2024 tarihinde asılsız ve onur kırıcı haberler yaymayı içeren Nilüfer Belediyesi Huzurevi Yönetmeliği 50. Maddesi gereği uyarı verilmeyi gerektiren tutum ve davranışlardan e bendi “Yönetim hakkında kasıtlı yayın yapmak, resmi makamları gereksiz taciz etmek, görevliler ve yaşlılar hakkında asılsız ve onur kırıcı haber yaymak, gerçeğe dayanmayan şikayet ve başvuruda bulunmak” gibi suçlamalar ile yazılı uyarı verilmesine yönelik olarak şahsıma yazı göndermiş.

Değerli okurlarım şimdi tekrar soruyorum sizlere suçum bir hayvan sever olarak o hayvanların aç kalmamasına göz yummayıp ilgili yerlere müracaat etmek mi, çalınan paramın arkasını aramak mı? Kaldı ki; burada kalmış olduğum odanın kapısı kart ile elektronik olarak kartla açılmakta ve bütün sakinlerin odalarının kapılarını açan böyle bir kart oda temizlikçileri ve revir hemşirelerinin ani bir durumda açması için revirde de mevcut. Ben bu konuda kimsenin günahını almamak üzere kimseyi suçlamadım. Sadece araştırma yapılmasını istedim. Yine burada benim gibi yaşamakta olan hiçbir yaşlıya karşı onur kırıcı davranışlarda bulunmadım ki; buna ne benim aile terbiyem müsaade eder ne de bitirmiş olduğum okullarda almış olduğum eğitimim müsaade eder.

Evet ben bir Basın Mensubuyum. Şu an adını açıklamayacağım ülkemizin Ulusal Basınlarından birinde görev yapmış ve emekli olmuş bir kişiyim. Ancak yaşamış olduğum bu sorunların hiçbirini de bugüne kadar hiçbir Basın Organında yansıtmadım. Zaten yansıtmış olsaydım sizler bunu okurdunuz.

Değerli okurlarım son olarak cümlelerimi bağlamak gerekirse başımdan geçen olup bitenleri sonuna kadar okursanız beni anlayacağınızı düşünerekten takdirini sizlere bırakırken bir dahaki yazımda Belediye Kapılarının “Halk Kapısı mı Azap Kapısı mı” başlıklı yazımla sizlerle birlikte olacağım. Şimdilik hoşça kalın.