Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nusret Kebapci

Tuz Kokarsa…

Hemen herkesin bildiği bir söz var…

Denir ki : “Et kokarsa tuzlanır ya tuz kokarsa?”

Elbette burada sözün gerçekte etle falan ilgisi yok, burada anlatılmak istenilen toplumda ortaya çıkan hemen herkesin rahatsız olduğu sorunlara…

Çözüm olması…

Bulması gereken devletin; neoliberal bir başıboşlukla, ulusal çıkarların gözetilmesi anlayışından vazgeçerek, devlet aklının ortadan kaldırılıp, liyakat ve kariyerin devre dışı bırakılıp, tamamen kişisel çıkar ilişkilerinin egemen olmasıyla ne hale gelebileceği anlaşılmalıdır.

Aslında doğrusunu isterseniz ülkece yaşadığımız pek çok sorunun uygulanmakta olan neoliberal ekonomik ve siyasi sistemle doğrudan bir ilgisi mutlaka bulunmaktadır.

Bilindiği gibi bu sistemde devlet, günden güne küçültülerek neredeyse gece bekçisi durumuna düşürülecek, hemen pek çok alandan ve denetimden çekilerek…

Bir anlamda hemen her alandaki piyasa, neoliberalizmin ünlü sözü “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler .” deki gibi tamamen yabancı ve yerli sermayenin inisiyatifine bırakılacaktır.

Bir anlamda devlet olmanın gereği olan kanun, kural ve ilkelerin hiçe sayılması…

Devlet aklının ortadan kaldırılarak, yerini hemen her alanda laçkalığın alarak liyakat ve kariyerin ortadan kaldırılarak sadece yandaş olmanın tek ölçüt olması…

İşte bu ulusal karşıtı neoliberal politikaların sonucudur.

Bu sistemi tam olarak anlayabilmek için de ülkelerin bir anlamda aynası olan trafikten bakılmaya başlanabilir…

Normalde öncesinde, hemen her şeyin sıkı kurallara bağlı olduğu trafik kurallarına göre, önceliği olan araçlar yasayla belirlenmişti.

Peki şimdi…

Yasa gereği önceliği olan araçların bile zorbalıkla yol vermesini sağlayan, kimin altında olduğu bile bilinmeyen çakar lambalı araçlar, bunun göstergesi olmuyor mu?

Ya son günlerde sadece bebek ölümleriyle de değil…

Gereksiz yoğun bakımlara yatırılarak…

Ameliyat edilerek…

Tahliller yaptırılarak…

Emar, ultrason çektirilerek…

Gereksiz pek çok ilaç yazılarak devletin ve halkın soyulmasına yol açan çeşitli örgütlenmeler yine bu kuralsızlığın ve denetimsizliğin sonucu değil mi?

Ancak hepsi bu kadar değil…

Dahası var…

Geçmişte sınav sorularını çalarak çeşitli okullara yerleştirilenleri, oralardan mezun olanların en önemli mesleklere atandıklarını öğrenmiştik ama…

Çeşitli üniversitelerde örgütlenen birilerinin, hiç okul yüzü görmeden para verenlere diploma dağıttıklarına tanık olmamıştık ki…

Şimdi; hiç sınava girmeden ehliyet alanların da olabildiğini ne yazık ki öğrenebiliyoruz…

Aslında bu…

Yani kontrol ve denetim yokluğu sadece bahsettiğim alanlarda değil hemen her alanda kendini göstermektedir.

Buna yiyecek, içecek ve gıda alanları da dahil.

Orada da işleyiş aynı.

Ya bir ihbar sonucunda denetim yapılıyor ya da şikâyet olduğunda…

Hem zaten sürekli denetim yapabilecek…

İşyerlerinin sınıf ve sayısıyla orantılı bir denetim mekanizması falan da yok…

Şimdi diyebilirsiniz ki ya okullar…

Onlar gerçek anlamda denetlenebiliyor mu?

Ne gezer…

Eğitimde de…

Yabancı ve yerli sermaye ile hemen her türden tarikat ve cemaatin okullarının olduğu…

Hemen hepsinin kafalarına göre eğitim yaptığı da göz önünde bulundurulursa…

Bilinmeli ki…

Ülkedeki hemen her alan, kendi haline terk edilmiş ve tamamen kontrol ve denetim dışı bırakılmıştır…

Ve ne yazık ki bu anlayış…

Son TUSAŞ’a düzenlenen terör saldırında da ortaya çıkmaktadır.

Normalde başka bir ülkede olsa…

Küçük bir birlikle, devletin resmi ordusuyla korunması gereken göz bebeğimiz TUSAŞ’ın sadece iki güvenliğe bırakılması da işte bu anlayışın ifadesidir…

Ve biz!

Bu siyasetin Türkiye’yi koruyacağına, kalkındıracağına inanıyoruz…

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER