Nasrettin Hoca, bir gün samanlıkta eşeğinin semerini tamir ederken elindeki iğneyi düşürür. Hoca, iğneyi düşürdüğü yerde değil, dışarıda evinin bahçesinde aramaya başlar. Hoca’yı merakla bir şeyi ararken gören komşuları, yardım etmek ister. Hoca’ya ne aradığını sorarlar. Hoca da “İğnemi düşürdüm, bulamıyorum,” der. Komşular da aramaya koyulur, ancak iğne bulunamaz. Komşulardan biri “Hocam, iğneyi tam olarak nerede düşürdün?” diye sorunca işin rengi değişir. Hoca, “İğneyi ahırda düşürdüm,” cevabını verince komşular hep bir ağızdan kızgınlıkla “Ahırda kaybettiğin iğneyi bize niye sokakta aratırsın?” diye çıkışırlar. Hoca da “Ama orası karanlıktı, burası aydınlık,” şeklinde karşılık verir.
Problemlerimiz, hayatımızın bir parçası. Peki, problemlerimizin cevaplarını nerede arıyoruz?
Hayatta neye ne kadar ihtiyacımız varsa, önemine göre yakın ya da uzak mesafede olur. Nefes almadan üç beş dakika, su içmeden üç beş gün, yiyecek yemeden üç beş hafta kadar yaşarız. Havayı, çok önemli olduğu için hemen burnumuzun dibinde buluruz; diğerlerini ise siz düşünün. Dolayısıyla, ihtiyacımız ne kadar önemliyse o kadar yakında, ne kadar önemsizse o kadar uzakta olur. Mademki problem hayatımızın bir parçası, dünyamızda her şeyin kendine ait problemleri var. O zaman bu problemlerin çözümleri nerede? Elbette ki probleme en yakın yerde. Peki, biz nerede ararız? Bildiğimiz ve kolayımıza gelen yerde.
- Para problemimiz mi var? Hemen aklımıza çok kazanmak gelir. Oysaki önce para kazanma becerimize ve harcama alışkanlığımıza odaklanmalıyız.
- İletişim sorunum mu var? Hemen sorun yaşadığım kişinin değiştirmesi gerekenlere odaklanıyorum. Oysaki ilk önce bir şeyleri değiştirmesi gereken benim.
- Sağlıkla ilgili bir problem mi yaşadım? Dışarıdan tedavi için gayret ediyorum. Bu gayet normal, fakat içsel olarak da yeme, düşünce, yaşayış tarzımda neleri değiştirmem gerektiğinin farkında mıyım?
- Ve problemin çözümüne inancım ne? Çözüme gerçekten hazır mıyım? Gerçekten o problemi çözmek istiyor muyum? O problemsiz hayatın nasıl bir hayat olacağını biliyor muyum? O problemsiz hayata hazır mıyım?
- Çözüm için gerçeğe ulaşmam, gerçeğe ulaşmam için de gerçekle yüzleşmem gerekir. İnsanların çoğu gerçekle yüzleşmek istemez. Peki, gerçekle yüzleşmeye hazır mıyım?
- Evet, asıl beni korkutan problemler mi? Yoksa o problemlerin beni davet ettiği hayatın gerçekleri mi?
Akıl, çözüm için seçenekleri sever. “Zorundayım” dediğimiz yerde, seçenekleri bire indirmiş oluruz. O zaman aklı devre dışı bırakır ve duygusal davranmaya başlarız. Oysaki problemi akıl çözecektir. Problem yaşadığımız konularda bilgimizi artırıp seçenekleri ortaya koyarsak, aklın işini kolaylaştırmış oluruz.
Haydi, o zaman iğnemizi nerede düşürdüysek orada arayalım.
Yine nokta atışı yaptinjz Hocam maşallah emeğinize sağlık
Yine çok güzel süper teşekkürler