Geçtiğimiz günlerde İBB Başkanı İmamoğlu’yla ilgili olarak ABD’li Senatör Chris Murphy, tutuklanmasının ardından görevden alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Muhtemelen tutuklanma kararına Trump onay verdi” ifadelerini kullanınca insan ister istemez yetkililerden:
“Bu iş siyasi değil…” “Bağımsız Türk mahkemelerinin kararıdır…” “ABD başkanı ya da herhangi bir liderin etkilemesi söz konusu değildir.” türünden açıklamalar beklendi ama her nedense bu türden bir açıklama yapılmadığı gibi…
Konu daha önce pek çok olayda olduğu gibi bu sefer de sessizlikle geçiştirildi.
Tam bu olay artık unutuldu, gündemden düştü diye düşünülürken bu kez de ABD Başkanı Donald Trump’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile harika ilişkileri olduğunu belirterek “2000 yıldır kimsenin başaramadığını başardı, Suriye’yi ele geçirdi.” ifadelerini kullanması gündeme oturuverdi. “Basının Erdoğan’ı sevmeme kızdığını biliyorum ama ben onu seviyorum, o da beni seviyor.” sözleri de gündeme oturdu.
Tabii böyle bir açıklama olunca insan ister istemez merak ediyor…
Dünyanın en büyük emperyalisti… Ya da BOP ‘un sahibi… Projenin mimarı bir devlet, bizimki gibi bir ülkeyi, dahası onun liderini neden çok sever?
Normalde tam tersi bir durum olması gerekmez mi?
Aslında gerekir ama bu karşılıklı sevgi gösterisinin altında ülkece üstlendiğimiz BOP ‘un veya Büyük İsrail projesine yaptığımız katkının herhangi bir rolü yok mu?
Kanımca var.
Şöyle bir düşünün… İsterseniz BOP öncesinden başlayalım ki bu karşılıklı sevginin nedenini çok daha iyi anlayabilelim.
Yugoslavya’dan yola çıkarsak, biz Tito’nun saraylarıyla meşgul olurken sahi Yugoslavya’ya ne oldu?
Bir ülkeden pek çok parça, çıkarılmadı mı?
Biz kimin yanındaydık o sıralarda?
Herhalde Yugoslavya’nın değil…
Ya Libya’da durumumuz çok mu farklıydı?
Libya ABD tarafından saldırıya uğrayıp paramparça edilip, lideri linç edilirken… Sahi biz kimin tarafındaydık?
Sanki Irak’ta tutumumuz çok mu farklıydı?
İnanın değil.
Oranın da ABD tarafından işgal edilip paramparça edilerek BOP ‘un 4 ayağından biri olan Irak Kürdistanının kurulması, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için elimizden geleni yapmadık mı?
Peki, tüm bunları yaptık da…
Trump’un övgüsüne bile konu olan Suriye’nin ABD ve İsrail tarafından bombalanarak parçalanması ve kuzeyinde Büyük Kürdistan’ın 2. ayağının oluşması sürecinde en önemli katkıyı yine biz yapmadık mı?
Demek istediğim…
Bu bahse konu olan ülkelerin en önemli özelliği… Filistin’e en çok sahip çıkan… İsrail’in karşısında yer alan ülkeler olmaları yanında… Bölgede ulus devlet yapısına sahip olan laik ülkelerdi.
Bu nedenle…
O ülkelerin ulus devlet olmaktan çıkarılıp etnik ve dini kimlik temelinde parçalanması gerekiyordu ki… İsrail dilediğince bölgede at koşturup hiçbir engelle karşılaşmasın…
İşte bu da ancak ABD destekli ulus karşıtı ,kimlikçi politikadan yana siyasal İslamcı bir partiyle yapılabilirdi ki…
Öyle de yapıldı.
Demek istediğim, siyasal İslamcılık ayakta durabilmek ve yeni Osmanlıcılık oynayabilmek için ABD’yi… ABD de bölgedeki ulus devlet yapılarını parçalamak için siyasi İslamcılığı sevmektedir…
Karşılıklı sevgi dediğimiz de zaten böyle bir şey değil mi?
YORUMLAR