Doğa tüm renkleriyle ve birbiriyle uyum içinde hareket ediyor. Hiç bir renk bir diğerini dışlamıyor. Hepsi kendi alanlarında büyümeye ve bir bütünlük oluşturmaya devam ediyor. Sanki var güçleriyle bu muhteşem tabloyu yaratmak için çalışıyorlar. Birbirlerine sahip çıkarak ve uyum içinde güne başlıyorlar.
.
Bu doğa olayı bana, yaşamın olmazsa olmazları içinde gördüğüm, ait olmak yani bütünleşmek duygusunu yaşatıyor.
.
Sahiplenmek ya da sahiplenilmek aidiyet duygusunu yaşayabilmenin ön koşulu olarak belirleniyor. Sahiplenmek hayata sıkı sıkıya tutunabilmenin de ön koşulu. Gerek aile içinde, gerek iş ortamında, gerekse her tür topluluk ve toplumda aidiyet büyük önem taşıyor. Bir insan, kendisini bir yere ait hissetmiyorsa, orada ne gelişme oluyor, ne de sağlıklı süreçlerden söz etmek mümkün oluyor.
.
Örneğin bir çoğumuz takım tutuyoruz. (Bu arada koyu bir Fenerbahçeli olduğumu söylemeden geçmek istemiyorum ) Tuttuğumuz takımın maçlarına gidiyoruz. Hep bir ağızdan binlerce taraftarla birlikte, stadlarda veya farklı mekanlarda tezahürat yapıyoruz. Takımımız kazandığı zaman seviniyoruz, kaybettiği zaman, suratımızdan düşen bin parça oluyor.
.
Bir erkek ve bir kadın düşünün. Aralarında aşk ilişkisi başlıyor. Her iki tarafta bir çok şeyi paylaşmak ve birlikte olmak istiyorlar. Eğer ilişkide sahiplenmek ve sahiplenilmek, yani aidiyet duygusu yok ise, ilişki belli bir süre sonra sekteye uğruyor. Taraflar kiminle birlikte olduğunu bilmek zorundadır. ”BİZ” olarak hareket etmek, kişileri daha da güçlendiriyor. Bu demek değildir ki, her iki tarafında özel alanları ve özgürlükleri olmayacak. Bu bazen ”BEN” veya ”SEN”, ama genellikle de ”BİZ” olarak devam ettiği sürece, sevgi bağları daha da kuvvetleniyor.
.
Ben özgürüm, hiç bir yere ait değilim diyenleri duyar gibiyim. Her birey seçimlerinde ve düşüncelerinde zaten özgürdür. Burada esas anlatmak istediğim, hepimizin gelişiminde bir yerlere mutlak ait olduğumuzdur. Dönüp kendinize bakarsanız, neye veya nelere ait olduğunuzu daha net görebilirsiniz.
.
Sağlam ilişkilere sahip olmak istiyorsak, önce ”AİT” olmayı öğrenmeliyiz…
YORUMLAR