Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nusret Kebapci
Nusret Kebapci

Pirincin İçindeki Beyaz Taş…

Aslında bu başlığa koyduğum sözü genelde herkes bilir, bu yüzden başlığı biraz kısaltarak koyduk. Ama yine de tam metnini yazmakta yarar var… Çünkü önemli.

Sonuçta konu İran, daha doğrusu İran’ın İsrail ve ABD tarafından saldırıya uğraması… Belki farkındasınız ya da değilsiniz, medyada köşe başlarını tutmuş birileri ki son zamanlarda çoğunluk gibi görünüyorlar… Konuşmalarında, yaptıkları programlarda ve açıklamalarında… “İran’ın İsrail’in bombalamaları karşısında ne kadar zor duruma düştüğünü, kendini geliştirmediğini, teknolojiye önem vermediğini, hatta roketlerinin bitmek üzere olduğunu” bile söyleyebiliyorlar.

Tüm dünyanın gözü önünde Filistin’e, Suriye ve Irak’a Hizbullah ve Hamas üzerinden her türden desteği verdiği halde, “İran’ın İsrail’e karşı hiç mücadele etmediğini” öne sürerek “molla rejimi” gibi ifadelerle onun emperyalizme karşı mücadelesini küçültmeye çalışan pek çok şarlatan da ne yazık ki medyada boy gösterebilmektedir. Tabii bunlar kendilerine demokrat, milliyetçi, İslamcı, solcu, sosyalist gibi unvanlar da taktıklarından bu tür açıklamalarda kafanız karışabilir… İşte burada konuya açıklık getirmekte yarar bulunmaktadır.

Derler ki: “Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkacaksınız…”

Çünkü siyah taş zaten hemen herkes tarafından kolaylıkla fark edilebilir. Ama beyaz taş, özellikle de pirinç boyutundaysa, anlamak çok zor, bazen de imkânsız bile olabilir. Hatta çoğu zaman bu fark edememenin bedelini dişinizin kırılmasıyla bile ödemeniz mümkün. Yani yanlış düşünüp yanlış tavır alıp ülkenizin zora düşmesiyle… İşte bunlar bize gösterdikleri maskenin altındaki gizli Amerikancılar, İsrailciler, AB’cilerdir.

Bunları medyada çeşitli kimliklerde de görmek mümkün olabilir. Kimisi emekli subaydır bunların, kimi duayen gazeteci. Hatta öyle ki aralarında sözde dış politika uzmanı bile vardır. Görevleri halkın gerçekleri öğrenmesini engelleyip, emperyalizme tepki duyulmasını önleyip kafa karışıklığı yaratmaktır… Bunu zaten geçmişten beri ABD’nin hedefe koyup saldırdığı ülkelerle ilgili yalanların savunulmasından da biliyoruz…

Şöyle birazcık geçmişe dönsek… Bu yalanları anımsamaya çalışsak nasıl olur? Bir düşünün: Afganistan hangi gerekçeyle işgal edilmişti? Usame Bin Ladin’i aramak gerekçesiyle değil mi? Sonuçta bulunan kimse olmadı ama Afganistan bu gerekçeyle işgal edilivermişti. Ya Irak’ta sanki durum çok mu farklıydı? Aslında değildi ama ellerindeki medya gücüyle tüm dünya Irak’ın elinde kimyasal silah olduğuyla ilgili ikna edilerek… Dünyayı tehdit eden bir düşman olarak şeytanlaştırılarak saldırıya uğradı ve bugünkü manzara ortaya çıkıverdi… Yani paramparça edildi…

Sanki Suriye’de durum çok mu farklı? Asla değil. Yine benzer yalanlarla Suriye’de emperyalist yalanların kurbanı yapılarak İsrail egemenliği altına… Daha doğrusu ABD egemenliğine sokularak parçalanmadı mı?

Gelelim İran’a… Burada da İran’ın nükleer silah ürettiği gibi bir yalanla saldırıya haklılık kazandırılmaya çalışılmıyor mu? Üstelik İsrail’in 90 civarında nükleer silahının tüm dünyaca bilindiği halde… Şimdi insan haliyle merak ediyor… İran İsrail’e komşu bir ülke değil. Arada yaklaşık 1500 km gibi bir mesafe var. Buna rağmen pek çok ülkenin hava sahası geçilerek İran bombalanabiliyor… Sizce de Irak ve Suriye parçalanmamış olup eski yönetimlerde olsaydı böyle bir şey düşünülebilir miydi? Elbette mümkün değil.

Şimdi aklınıza İran’a yapılan saldırıyla ne yapılmak istenildiği gibi bir soru da gelmesi mümkün… O halde söyleyeyim… Öncelikle İran’da bir yönetim değişikliği yapılarak Batı çıkarlarına uygun bir iktidar düşünülmektedir… Böyle olduğunda biliniyor ki… Rusya Hazar Denizi’nin daha güneyine inemeyecek… Ve Çin’ de Ortadoğu’dan uzak kalarak enerji kaynaklarından mahrum kalacak… Yani bir taşta iki kuş vurulacak.

Siz belki olaylara ulusal değil mezhep gözlüğünden bakıp İran’ın kaybetmesini bile isteyebilirsiniz de… Bence olay o kadar basit değil. Neden biliyor musunuz? İran kazanırsa dünya çok kutupluluğa evrilerek daha yaşanılır hale gelecek. Yenilirse de ABD egemenliğini büyüterek pekiştirecek…

Olay budur.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER