Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nusret Kebapci

Gerçek Milliyetçilik: Topraktan Ekonomiye Tam Bağımsızlık

Ülkemizde milliyetçilik kavramı sıkça tartışılan, hatta adında bile bu ifadeyi taşıyan siyasi partilerin bulunduğu bir zemin. Ancak bu türden partileri ve onların milliyetçilik anlayışlarını doğru tanımlamak, gerçekten de son derece önemli.

Çünkü bildiğimiz gibi, neredeyse her kavram, farklı amaçlarla üstelik bu konuyla ekonomik ve siyasi olarak uzaktan yakından ilgisi olmayanlarca bile kullanılabilmektedir. Bu nedenle toplumu aydınlatmak, neyin eğri neyin doğru olduğunu halka göstermek büyük önem taşıyor.

Şimdi gelin, öncelikle millet kavramının ne olduğunu net bir şekilde ortaya koyalım ki, hemen her konuda olduğu gibi milliyetçiliğin de sahtesi ve gerçeği ayırt edilebilsin. Elbette bunun için öncelikle millet kavramının tanımlanması gerekir ki milliyetçilikteki doğru ve yanlış kendiliğinden ortaya çıkabilsin.

Doğrusunu isterseniz, millet kavramı iki farklı türde tanımlanmaktadır:

Bunlardan birincisi, kökeni Arapça ‘Milla’ sözcüğünden türeyen ve anlam olarak kutsal sayılan bir kitaba bağlı topluluk veya cemaat olarak değerlendirilen anlayıştır. Bu anlayış, Osmanlı’da Müslüman Milleti, Rum Milleti, Ermeni Milleti, Yahudi Milleti gibi ifadelerle karşılık bulmuştur.

Bir diğeri ise günümüzde ulus kavramıyla eşleştirilen anlayıştır. Bu yaklaşıma göre millet; aynı toprak üzerinde yaşayan, aynı dili konuşan, ortak bir tarihi ve kültürü olan, aynı devlet çatısı altında aynı bayrağı taşıyan ve aynı ekonomik sistem içinde yer alan bir topluluktur. Kısacası bu, “Tek Dil, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Ekonomi” olarak da anlamlandırılan millet anlayışıdır.

Bu ikinci millet, yani ulus anlayışına göre, ulusun adı kurucu kimliğin adıyla anılır. Birden fazla kurucu kimlik eklemeye yönelik çabalar ile ayrı bir dil, devlet, bayrak, vatan ve ekonomi talepleri, milletin bütünlüğüne yönelik bir tehdit olarak görülmektedir.

Ayrıca, egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olması ilkesi, sadece Meclis duvarlarında yasa yapmakla ilgili olmayıp, ülkenin askeri, siyasi, sanayi, tarım ve maliyedeki egemenliğini de ifade etmektedir.

Uzun sözün kısası, hani bazen kafanızda “Milliyetçilik nasıl olmalı?” gibisinden sorular oluşabiliyor ya, çok basit olarak söyleyeyim: Milliyetçilik, sadece ulusun ismini, dilini, devletini, bayrağını ve toprağını tartışma konusu yaptırmamak değildir (ki bu zaten bir gerekliliktir). Asıl milliyetçilik; ulusun tarımda, sanayide, toprağında, yeraltı ve yerüstü zenginliklerinde ve maliyesinde de egemenliğine sahip çıkıp, bunların yabancıya peşkeş çekilmesine karşı durabilmektir.

Asıl milliyetçilik, bu alanlarda tam bağımsızlığı savunmaktır; gerisi hikâyedir…

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER