GazeteKalem’in kıymetli okuyucuları,
Bundan böyle her ay GazeteKalem’de gündeme dair konuları değerlendireceğim, ayrıca bir edebiyat, kültür sanat insanı olarak edebi konularda da fikirlerimi sizlerle paylaşacağım.
Bu ilk yazımda vergide adalete küçük bir dokundurma yapacağım!
Memur maaşının enflasyona ve vergiye gittiğini biliyoruz. Vergide adalet sağlanmadığı müddetçe memurun yoksulluğu devam edecektir.
Bireyin gerçek refah göstergesi net geliridir. İyi bir vergilendirme sisteminin en önemli özelliği vergilendirmede adaletin sağlanmasıdır. Memurun elde ettiği gelire orantılı olarak daha fazla vergi verdiğini kamu çalışanları söylüyor, bizde biliyoruz. Bireylerin yararlandığı hizmetlere uygun olarak devlete katkı sağlamasının eşitlikçi ve adaletli vergilendirme açısından önemli olduğunu unutmayalım.
Devletin, eşitlikçi ve adaletli olması beklenir
Memura olması gerekenden fazla bir ücretin verilmesini talep etmiyoruz. Sadece her bireyin devlet hizmetlerinden yararlandığı ölçüde vergilendirilmesi taraftarıyız. Devlet bizim devletimiz; devamını sağlamakta vatandaşlar olarak görevimiz; devletin de vatandaşından vergi toplarken eşitlikçi ve adaletli olmasını bekliyoruz.Vergi uygulamalarında iktisadi ve sosyal olarak vergi istisna ve muafiyetlerine gidildiğini, bunun da vergide adaletsizliğe neden olduğunu hep beraber yaşıyor ve görüyoruz!
Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır
Sermaye geliri olanlarla (kira, faiz, kâr vs.), düşük gelirli ücretlilerin aynı vergilendirme sistemi içinde olması adaletsizliktir. Ücret geliri düşük olan memurların ödeme gücü, sermaye geliri olanlarla aynı değil, dolayısıyla ödeme gücü yüksek olandan fazla vergi alınmalıdır. Yani hep söylediğimiz gibi az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır.
Bütün yük ücretlinin sırtına biniyor
Anayasamızın 2. Maddesi; sosyal hukuk devleti ilkesine, 10. Maddesi; kanun önünde eşitliğe, 73. Maddesi; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” İfadelerine yer vermek suretiyle hem kanun önünde eşitlik genellik ve adalet, sosyal hukuk devleti vurgusuyla gelirin dağıtımını sağlayacak eşitlikçi bir adalet anlayışı benimsenmiştir. Buradan, yüksek gelir grupları üzerindeki vergi yükünün, düşük gelirli memurlar üzerindeki vergi yükünden daha fazla olması gerektiği anlaşılmaktadır. Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz; yüksek gelir grupları yeterince yüksek oranlarla vergilendirilmiyor. Bütün yük ücretlinin sırtına biniyor. Unutulmamalıdır ki herkesin gelirine göre eşit biçimde vergilendirildiği sistem adaletli olabilir. Memura ve asgari ücretliye yaptığı işin niteliğine orantılı olarak kendisinin ve ailesinin özgür ve onurlu bir yaşam sürdürebilmesi açısından en az yoksulluk sınırının üstünde bir ücret verilmelidir. İstikrarlı bir ücret politikası ortaya konmadığı müddetçe memurun yaşam şartları iyileşmeyecektir. Devlet, kişisel ve bölgesel gelirin eşit dağılımını sağlamak zorundadır. Bunun için uygun koşulları sağlamakta devletin görevidir. Ücretlendirmede istikrarlı bir politika sağlanamadığı için, memurun yüksek enflasyon nedeniyle reel gelir kaybı zaman içinde dengelenmesi gerekirken her geçen gün aradaki makas açılmaktadır. Bu nedenlerle, eşitlikçi ve adaletli bir vergilendirme sistemine geçilmesi zorunludur.
YORUMLAR