Vatandaşın zorlu sınavlardan geçtiği, gergin ve huzursuz dönemler yaşıyoruz. Daha anneler günü gelmeden, haftalar öncesi başlayan reklamlar, milleti maddi manevi baskıya sokarak, bunalım yaratmaya devam ediyor. Yok annenize şu hediyeyi değil de bu hediyeyi alın. Efendim bu hediye az gelir, daha büyüğünü alın. Aman annenizi unutmayın ! Mutlaka bir şey alın da, ne alırsanız alın diye diye, milleti şaşkına çevirdiler.
Bu tuzağa düşenler, eğer annesi hayattaysa ve hediye alamamışsa kendisini suçlu, çocuğundan hediye gelmeyen anneler ise sevilmediğini düşünmeye başlıyor.Yani hepimiz manipülasyon (yönlendirme) kurbanı oluyoruz. Sevginin ölçüsü, mutlak maddiyatla mı eşdeğerdir ?
Kısa süre önce dinlediğim bir hikaye, beni oldukça derinden yaraladı.Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum…
Kaldırım kenarında çorap satarak harçlığını çıkartmaya çalışan, 11 yaşlarında bir delikanlıyla karşılaştım. Sohbet etmeye başladık. Derken konu konuyu açtı ve hüzünlü olan hayat hikayesinden bahsetti. Bundan yıllar önce, annesinin babası tarafından kurşunlanarak öldürüldüğünü, kendisine belli bir süre teyzesinin baktığını, fakat onunda maddi zorluklar içine girdiğini ve kendisini küçük yaşta istemeyerek de olsa, yetimhaneye bıraktığını buğulu gözlerle ifade etti.
”Ben anneme doyamadım ablacığım. O yüzden yüreğim yaralı. Ne zaman ”Anneler Günü” gelse, içim kan ağlıyor. Anneleri olan çocuklara, imrenerek bakıyorum” diyor.
İşte hayatını bu küçük yaşında çorap satarak kazanmaya çalışan, öksüz ve yetim bir yavrudan, yani Cemal’in dram dolu hikayesinden bahsediyorum.Ülkemizde Cemal gibi milyonlarca evladımız var. Anneleri hayatta olmayan yoksul sokak çocukları…
Her şeyi maddiyatla ölçmeyip, anne şefkatinden uzak evlatlarımızı üzmeden, çocuklarımıza sevginin sadece bir gün değil, yaşamın her günü olduğunu ve asla parayla satın alınamayacağını, yürekten gelen bir tebessümün paha biçilmez değerde olduğunu, bir zahmet öğretir misiniz ? Hayatta olan olmayan, tüm ANNELERE selam olsun…
YORUMLAR