Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nusret Kebapci
Nusret Kebapci

Ulus Devlete Kim Düşman Olur?

Böyle bir soru sorduğumda, eminim aklınıza ilk gelen kelime “emperyalizm” olmuştur. En azından siyasal İslamcılar ve neoliberaller dışındaki tüm kesimler için…

Neden?

Çünkü emperyalizm (genel olarak Batı olarak anlayın) tüm halkı tek bir çatı altında birleştiren güçlü bir ulus devleti istemediği gibi, ekonomik çıkarlarına engel olabilecek örgütlü sınıf yapılarını da istemez…

Peki, ne ister?

Genellikle ekonomik ve siyasi çıkarlarına dokunmayan, sadece kültürel kimlikler olarak kabul edilen etnik ve dinsel örgütlenmeleri destekler. Çünkü bu türden örgütlenmeler ne kadar yaygınlaşırsa, toplum o kadar çok parçaya ayrılır ve emperyalizm karşısında birleşik bir direnç gösterme yeteneğini kaybeder.

Bu nedenle, emperyalizm karşısında birleşik bir güç olarak ulus olmak hayati önem taşır. Ulus olabilmenin en temel özelliği ise, hiçbir dini kimliğin öncelenmediği laiklik ve aynı toprak üzerinde yaşayan, ortak bir dil konuşan, aynı duygu ve düşünceleri paylaşan, ortak bir tarih bilincine sahip ve aynı ekonomik sistem içinde var olan insanların oluşturduğu ulus bilincidir. Unutmamak gerekir ki, laiklik ve ulus bilinci, ulus devletin olmazsa olmazıdır. Laiklik, farklı inançlara sahip bireylerin dinlerini özgürce yaşamalarını güvence altına alırken, ulus bilinci ise tüm bu farklılıkları ortak bir kimlik potasında eriterek toplumsal birlikteliği sağlar.

İsterseniz, ulus kavramını daha iyi anlamak için Amerikalı yazar Samuel Huntington’ın meşhur benzetmesini hatırlayalım: domates çorbası.

Çorbanın içine katılan domates, tuz, şeker, kaşar gibi malzemeler, ülkedeki farklı etnik kimlikler olarak da düşünülebilir. Ateşin etkisiyle hepsi öyle birbiriyle karışır ki, çorba piştiğinde ne tek başına domates kalır, ne kaşar, ne de tuz. Ortaya tamamen yeni bir şey çıkar. İşte ulus da aynen böyledir; tüm farklılıkların ortak bir potada kaynaşmasıyla oluşur. Tarihteki tüm ulusların varoluş hikayesinin altında da mutlaka bir bağımsızlık ya da kurtuluş savaşı yatar.

Günümüzde ise komisyonlar kurup sözde yeni anayasa taslakları hazırlayan bazı çevreler, bu “eritme” sürecine karşı çıkarak, “Öyle olmaz, eriyip ulus olamayız” diyorlar. Peki, ne olunabilirmiş biliyor musunuz? Salata! Evet, birileri  aynen böyle söylüyorlar. Sözde herkes kendi farklılığını ortaya koyabilecekmiş. Oysa bu, emperyalistlerin istediklerini kolaylıkla alıp, istemediklerini bir kenara ayırabileceği, hatta çöpe atabileceği bir toplumsal yapının inşası anlamına gelir.

Ulus kavramına bu kadar açıklık getirdikten sonra, siyasal İslamcıların neden her fırsatta emperyalizmin hedefiyle örtüşen bir söylem geliştirdiğine bakalım.

Geçtiğimiz günlerde Amerikalı bir yetkilinin “Osmanlı tarzı millet sistemi” önerisi, aslında tam olarak siyasal İslam’ın savunduğu modeli yansıtmaktadır. Yani her dini cemaat ve etnik kimlik, millet olarak kabul edilmeli diyorlar. Sizce siyasal İslamcılar bundan farklı mı düşünüyor? Asla.

Çünkü siyasal İslam’a göre ulus devlet: tek iktidar, tek hukuk, tek kimlik ve tek kültür yaratarak etnik ve dini kimlikleri yok etmektedir. Bu yüzden ulus devleti “tekçi devlet” olarak nitelendirirler. Bunun yerine, devletin inanç ve cemaatler arasında tamamen tarafsız kalacağı, her cemaatin kendi eğitimini, kültürünü ve hukukunu uygulayabileceği bir sistem oluşturulması gerektiğini savunurlar. Bu model, doğrudan Amerikan yetkilinin dile getirdiği “Osmanlı tipi millet sistemi” dir ve isteyenler buna Lübnanlaşma da diyebilir.

Ancak bu model beraberinde ciddi sorunlar getirir. Ortak bir duygu ve düşünce zemini olmadığında, askerliği kim yapacaktır? Ortak hedefler için nasıl mücadele edilecektir? Ve en önemlisi, parçalanmış bir toplum emperyalizme karşı nasıl durabilecektir?

Demek istediğim, ister ABD tarafından önerilsin, ister siyasal İslam’ın doğasında bulunsun, kurulan komisyonlarda tartıştığınız ulus devleti parçalama projesine hangi isim verilirse verilsin, hangi önemli gerekçelere dayandırılmaya çalışılırsa çalışılsın; yapılan iş,

Emperyalizmin hizmetinde ulus devletin parçalanması projesidir. Başka hiçbir şey değil.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER