Geçtiğimiz günlerde, 15 Temmuz’un yıl dönümünde çeşitli yerlere asılan “Milletin adı Türkiye” yazılı afişler sanıyorum dikkatinizi çekmiştir.
Aslına bakarsanız, Türk ulus devleti ve Türk kimliği uzun bir süredir birilerinin hedefinde olup, bunların hemen her yerden kaldırılmaya çalışıldığı da herkesin malumu. Çünkü birileri, akıllarınca ulus kimliğin adı olan Türk sözcüğünü etnik kimlik sayıp rahatsızlık duyuyor. Yerine kendilerince sözde daha ılımlı buldukları Türkiyelilik türünden ucube bir kavramı yerleştirmeye çalışıyorlardı.
Hal böyle olunca insan ister istemez merak ediyor: Bugün, ABD’de yaşayanlara Amerikalı değil Amerikan denirken; Yunanistan’dakilere Yunanistanlı değil Yunan, Rusya’dakilere Rusyalı değil Rus, Almanya’dakilere Almanyalı değil Alman denirken (bu örnekleri neredeyse tüm ülkeleri kapsayacak şekilde genişletmek mümkün), neden bize gelince Türk değil Türkiyeli? Sizce de bu işte bir gariplik yok mu?
Sadece o ülkelerde yaşayan halklar anlamında değil, örneğin aynı ülkelerin spor takımlarından söz ederken de Amerikalı, Almanyalı, Yunanistanlı futbol takımı yerine Amerikan, Alman, Yunan spor takımı ya da sporcu denilmiyor mu?
Diyelim ki konu spor ya da ülkede yaşayan o ülke yurttaşları değil. O ülkelerde üretilen otomobil, televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi herhangi bir ürün için de Alman, Amerikan, Çin malı gibi kavramlar kullanılmıyor mu?
Peki, o zaman neden başka ülke yurttaşları, ürünleri, takımları söz konusu olduğunda kullanılan Amerikan, Yunan, Alman gibi ulus adları, konu Türk olduğunda Türkiyeli yapılmaya çalışılmaktadır? İşte zurnanın zırt dediği yer tam da burası.
Çünkü emperyalizm (bunu ABD, AB, hatta tüm Batı olarak da adlandırmak mümkün), bizimki gibi ülkelere neoliberal ekonomiyi dayatıp ülkeyi tamamen Batı’nın açık pazarı haline getirirken, tüm toplumu birleştiren; laiklik, ulus bilinci ve ulusal pazar üzerine kurulu ulus devleti istemez. Bu nedenle bizimki gibi ülkelerin başına siyasal İslamcı partileri getirir ki (bu kimlikçi politikalar İslamcılığın doğasında vardır.) Ülke bir yandan Batı’nın açık pazarı durumuna sokulurken, diğer yandan da laiklik ve ulus bilinci adım adım yok edilerek devlet ulusal olmaktan çıkarılıp ulus öncesinde olduğu gibi tekrar etnik ve dinsel kimlik topluluklarına dönüşebilsin.
Hem zaten küreselleşme ve yerelleşme işin olmazsa olmazıdır.
Bunun için bir yandan ekonomi küresel şirketlere teslim edilirken, diğer yandan da ülke merkezi olmaktan çıkarılarak yerelleştirilir ki, o etnik ve dinsel topluluklar tekrar birleşip ulus olmaya çabalayıp kendi ulusal pazarlarına, kimliklerine ve ulus devletlerine sahip olamasın. İşte Türkiyelilik tam da emperyalist parçalanmanın öteki adıdır: Türkiyeli Türk, Türkiyeli Kürt, Türkiyeli Laz, Türkiyeli Çerkez, Türkiyeli Sünni, Türkiyeli Alevi gibi…
Yani uzun sözün kısası: Ya tekrar laikliğe ve ulus devletinize sahip çıkıp ulusal birliğinizi koruyacaksınız…
Ya da
Emperyalizmin hizmetinde Türkiyelilik adı altında parçalanarak dağılacaksınız. Çaresi yok.
YORUMLAR