Hiçbir zaman, herhangi bir insana veya topluluğa karşı bombalı bir eylem hazırlanırken, bomba düzeneğinin kabloları ve teçhizatı herkesin anlayabileceği şekilde açıkta bırakılmaz.
Genelde hazırlanan bomba bir gazeteye sarılarak, çiçeğin arasına konularak veya bir çantaya yerleştirilerek hedef kişi ve topluluğun arasına konulur ki…
Dikkat çekmeden, kimse tarafından fark edilmeden eylem hedefine ulaşabilsin.
İşte son günlerde herkesin tartıştığı, Anayasa’da yapılması düşünülen değişiklikler ve bu konuları tartışacak olan komisyon da aynen bu durumdadır.
Belki halkımızın büyük bir kısmı ne olup bittiğinin tam olarak farkında değil ama bilinmesi gereken, yapılmak istenen şeyin, ulus devletimize ve üniter yapımıza konulan bir bomba olacağıdır.
Zaten bu yüzden de “Barış, kardeşlik, demokrasi, özgürlük, Terörsüz Türkiye” gibi cazip ambalajlarla sunulmaya çalışılmasının nedeni de budur.
Ama umarım çok geç olmadan halkımız uyanır ve partilerini uyararak bu ulus devleti parçalama düşüncesinden vazgeçilir. Aksi takdirde, emin olun, Türkiye’yi yakın gelecekte Irak ve Suriye’nin başına gelenlerden çok daha farklı bir sonuç beklemeyecektir.
Doğrusunu isterseniz…
Dünyanın herhangi bir yerinde, buna Ortadoğu ve ülkemiz de dahil, yapısal değişiklik içeren projeleri, emperyalizmden bağımsız düşünmek mümkün değildir.
Çünkü emperyalizm, bizimki gibi pazarlarını tamamen ele geçirdiği ülkelerin bağımsız sanayileşmesini, tarımını ve maliyesini güçlendirmesini asla istemez.
Bu nedenle, ekonomik ve siyasi bağımsızlıkla özdeşleşen ulus bilinci ile emperyalizmi ekonomik olarak sekteye uğratabilecek sınıf bilinci içeren sendika gibi örgütleri adım adım ortadan kaldırır.
Böylece toplum, ulus olmak yerine, etnik ve dinsel kimliklere ayrıştırılır ki emperyalizm bu topraklarda çok uzun yıllar boyunca o ülke halkını köleleştirerek sömürebilsin, en açık deyişle de ilgili ülkeyi sömürgeleştirebilsin.
İşte bugün, “Terörsüz Türkiye” adı altında, ülkemizin üniter ulus devlet yapısının 100 yılı aşkın bir süre sonunda tekrar tartışmaya açılmasının nedeni budur.
Aslına bakarsanız olay gayet açık olup bir anlamda köprüden önceki son çıkış bile denilebilir…
Bunun için de…
Ya aklımızı başımıza toplayarak ülkenin ulus devlet ve üniter yapısına sahip çıkarak, sanayileşip, tarımı geliştirerek ekonomik ve siyasi bağımsızlıktan yana olacağız…
Ya da siyasal İslamcı ve neoliberaller eliyle ülkeyi emperyalizmin hizmetinde bir küresel pazar yaparak etnik ve dinsel kimliklere ayrıştıracağız…
Olay budur!
YORUMLAR