ANKARA – Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin verdiği kültür mirası mücadelesi sonuç getirdi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun İsrail Evleri’nin tesciline gerek olmadığına dair kurul kararını yargıya taşımıştı.
Ankara 17. İdare Mahkemesi, koruma kurulu kararının hukuka aykırı olduğunu ve işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğacağını belirterek, yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mahkeme kararını değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Derya Başyılmaz, “Demirtaş Kamçıl ve Rahmi Bediz tarafından 1955 yılında tasarlanan ve Ankara’da Emek Mahallesi’nde yer alan İsrail Evleri, başkentin ikinci dünya savaşı sonrasındaki yıllarda artan barınma sorunlarına yönelik inşa edilmiş ilk çok katlı toplu konut örneklerindendir. Karar kamu yararı adına sevindiricidir, en kısa zamanda hukuka aykırılığı açık olan karar iptal edilmelidir” dedi.
Koruma Kurulu kararı hukuka aykırıdır
Başyılmaz mahkeme kararı gerekçesinde yer alan “Taşınmazın 1950’li yılların modern kentsel dokusunun ve Cumhuriyet döneminin hızlı bir şekilde dönüşen kentsel dokusunun bir parçasını yansıttığı, dolayısıyla işlemdeki kültür varlığı özelliği taşımadığı sebebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, dava konusu kurul kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır. Dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğabileceği kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğabileceğinden, 2577 Sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir” ifadeleri haklılığımızı tescil etmiştir.
İsrail Evleri 1950’li yılların modern kentsel dokusunu ve Cumhuriyet dönemini yansıtır
Başyılmaz mahkemenin bilirkişi raporunu esas aldığını belirterek, rapordaki ifadelere dikkat çekti.
Başyılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
“Raporda İsrail Evleri’nin yapıldığı dönemin izlerini taşıdığı, 1950’li yılların modern kentsel dokusunun ve Cumhuriyet döneminin hızlı bir şekilde dönüşen kentsel dokusunun bir parçasını yansıtması nedeniyle kültür varlığı olarak tescil edilmesi için gerekli koşulları sağladığı, dava konusu taşınmazın mahallinde yapılan keşifte, bir kısım tadilatlar mevcut olduğu gözlense de yapının dikdörtgen formunda plan ana şeması, blok şeklinde yatay kütlesi, yapı önünde yer alan tuğla dekorlu çıkma yanlardan kapalı balkonları binanın balkon, dikey akslı pencere ve yatay açılımlı pencereleri ile cephe özelliklerinin halen mevcut olduğu ve yapılan tadilatların yapının genel özelliklerini değiştirmediği ve özgünlüğünü yitirmediği vurgulanmıştır.”