Hİ BARBİE…

Dünyayı kasıp kavuran BARBİE filmi, kısa bir süre önce vizyona girerek seyircisiyle buluştu. İzleme fırsatı bulduğum BARBİE’nin imajından ve filmin içindeki  detaylardan biraz bahsetmek istiyorum sizlere…

1959 yılında ilk kez piyasaya çıkan Barbie bebek, 90’lı yıllardan itibaren dünyanın en çok satan oyuncaklarından biri haline geldi. “Barbie” filminde de hikayesinin anlatıldığı şekilde; öncesinde kız çocukları için bir oyuncak, fakat ilerde bürünebilecekleri kusursuz bir kadın imajını yansıtmaktadır.

Barbie sayesinde yetişkin görünümlü bir oyuncak ile tanışmış olan çocuklar, artık onlara hayal güçlerinde eşlik edebilecek bir arkadaş, rol model kimliğinde adeta bir öğretmene dönüşmüştür.

Uzun boylu, zayıf, daima makyajlı, daima saçları yapılı, daima iyi görünümlü bir kadın.Tam da bu nedenle zaman içinde çokça eleştiriye maruz kalmış ve çocuklarda ciddi anlamda travmalara sebep olmuştur.

Toplumda oluşan yoğun tepkiler ve protestolar üzerine, belli bir süre bebekler için yasaklama kararı alındı.Buna karşın Barbie, toplumsal ve kültürel değişimleri reddetmek yerine, onları kucaklamayı seçen bir vizyonu takip ettiği için zamanla Barbie, pek çok dönüşüm geçirdi ve onu  yalnızca güzel bir kadın olarak artık görmemeye başladık.

Spor yapan, yazan, çalışan, hobileri olan, eğitim gören veya veren Barbie’lerle tanıştık. Barbie’nin kendi evi, arabası gibi mal varlıkları oldu, bu da bir birey olarak güçlü bir figür yarattı. Farklı beden tiplerinden Barbie’ler le tanışmaya başladık.

Artık daha kısa boylu Barbie’ler, farklı etnik kökenlere sahip Barbie’ler üretildi. En önemlisi de Rosa Parks’tan Ella Fitzgerald’a, Florence Nightingale’den Helen Keller’a dek topluma mal olan önemli figürlerin Barbie’leri üretilmeye başlandı ve böylece Barbie, gerçekten iddia ettiği gibi başta kız çocukları olmak üzere, küçük çocuklara rol model olmaya başladı.

Ancak tabii ki bu dönüşümlerin, toplumsal ve kültürel değişime olumlu katkı sağlamak konusunda ne kadar aktif bir rol oynadığını ve insanlarda nasıl bir karşılık bulduğunu tartışmakta, artık tüketiciye düşüyor…