Güven duyduğunuz bir ülkede, kaliteli bir yaşam sürmek istemez misiniz? Kim istemez ki? Zaten birçok sorun ve ruhsal bozukluklar da, bu iki faktörün ülkemizde olmayışından kaynaklanıyor.
.
Bir ülkenin kalkınma düzeyinin en inandırıcı delili, kuşkusuz ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesidir. Kalite esnekliktir. Talepleri karşılamak için değişmeyi göze almak ve bu konuda istekli olmaktır. Bunun içinde geniş bir vizyona sahip olmak gerekir. Peki bunlar bizde var mı? Ne yazık ki, yok denecek kadar az…
.
Dünyada, güvenin en düşük olduğu ülkelerden birisiyiz! 48 ülke içinde yapılan bir araştırmada, sondan üçüncü sıradayız. Türklerin yalnız yüzde 8’i diğer insanlara güvendiğini belirtiyor. Bu oran ABD’de yüzde 37, Avustralya’da yüzde 49, İsveç’te ise yüzde 63.Yani, biz Türkler neredeyse, sadece ailemizin içindekilere güvenebilirken, İsveçliler ülkelerinin yarısından fazlasını kendi ailesi gibi görüyor ve onlara güvenebiliyorlar.
.
İnsanların birbirine güvendiği bir ülkede yaşamakla, insanların birbirine güvenmediği bir ülkede yaşamak arasında ciddi farklar var. Örneğin, insanların birbirlerine rahatlıkla güvenebildiği ülkelerde, öngörülebilirlik artıyor, işlem maliyetleri düşüyor, iş yapmak daha kolay oluyor, kurumlar daha iyi çalışıyor, yolsuzluk daha az oluyor, verimlilik yükseliyor ve KALİTE artıyor.
.
Eğer şu veya bu yapılırsa güven artar demek o kadar kolay değil. Mesele çok daha karmaşık. Ülkemizdeki sosyologların, psikologların, siyaset bilimcilerin, iktisatçıların ve hatta ilahiyatçıların birlikte çalışması ve bu konudaki nedenleri, medeni bir şekilde ortaya koyması gerekiyor!
.
Bir ülkede hukukun üstünlüğü sağlandıkça, mahkemeler etkin çalışmaya başladıkça, suç işleyenin yanına kar kalmadıkça, insanların birbirine duyduğu güven de artacaktır. Başka bir ifadeyle, insanlar mahkemelere güvenemiyorsa, birbirleri arasındaki resmi olan veya olmayan sözleşmelere de güvenemezler.
.
Ayrıca bir toplum içinde, gelir dağılımında ne kadar fazla uçurum varsa, o toplumdaki güven zayıflıyor. Gelir dağılımını iyileştiren adımlar atılmadığı müddetçe, vatandaşın yarası her geçen gün daha da derinleşiyor.
.
Ülkemizdeki siyasetçilere, çok önemli bir görev düşüyor. Kimsenin birbirine güvenmediği şu ortamda, ister A partisi olsun, ister B partisi, bana göre öncelikle yapılması gereken tek aksiyon, GÜVEN ve KALİTENİN işlenerek yeniden inşa edilmesi olmalıdır…
YORUMLAR