Farkında mısınız bilmem ama, etrafımızda şu cümleleri sıkça duyarız, ”Frekansım tuttu”, ”Frekans çok önemli arkadaş” , ”Yok frekansım tutmadı” . Yani uzun lafın kısası, hepimizin dile getirdiği, fakat neden olduğunu bilemediğimiz, şu elektrik alıp verme meselesi !
.
Bakalım FREKANS dediğimiz şey, insanları nasıl etkiliyor ve ilişkileri ne şekilde yönlendiriyormuş ?
.
Kainattaki her şey bir frekansa yani titreşime sahip. İnsanların yaymış olduğu titreşim, 50 ile 150 Ghz (Giga Hertz) arasında geziniyor. Rakamlar, rezonans denilen (Dış etkiler) yüzünden değişim gösteriyor .
.
Bir titreşime sahipsiniz ve yakın titreşimdeki diğer insanlarla, yerlerle, zamanla, olaylarla rezonansa yani onların etki alanlarına giriyorsunuz. Peki bu durum sizin diğerleriyle olan ilişkilerinizi nasıl etkiliyor ?
.
İki insan, aynı ya da birbirine yakın frekansa sahip iseler, ancak o zaman ortak bir şeyler paylaşarak yan yana gelebiliyorlar.
.
Bunu kavramak o kadar önemli ki, bunun dış görünüş, kültürel geçmiş, eğitim, deri rengi, mali durum, ülke vs gibi hiç bir şeyle uzaktan yakından ilişkisi yok .
.
Örneğin bir kafeye girdiniz, orada kalabalık bir gurubun masa etrafında toplanarak, neşeli konuşmalar yaptığına ve iyi vakit geçirdiğine tanık oldunuz .İşte bu kadar insanı bir araya getiren şey, hepsinin aynı yada yakın frekansta olmalarıdır.
.
Yine bu yüzdendir ki, daha önce birlikte olan yakın arkadaşlar ve eşler, belli bir süre sonra bir sebeple ayrılmak durumunda kalıyorlar. İkisinden birinin frekansı yükselir; diğeri aynı kalır ise, ikinci kişi diğerinin alanından çıkmış oluyor. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, bir türlü bağlantı kuramıyorlar .
.
Hiç düşündünüz mü ? Bazı arkadaşlarınız artık arkadaşınız değildir ! Onlarla hiç bir ilginiz ve de alakanız kalmamıştır . Çünkü artık frekansınız değişmiştir.
.
Dışarda bile, asla yan yana gelemezler dediğiniz kişilerin, birlikte olduklarını görürsünüz. Çünkü o kişilerin frekansları aynı akım üzerindedir.
.
Günlük hayatta bir çok kişisel diyaloglarda frekans uymuyorsa, telefon veya internetle ilgili mutlaka bir sorun oluşur. Yada randevu tuhaf bir şekilde iptal edilir. Bu durumun altında yatan gerçek ise, titreşiminizin o şahıs veya kişilerle uymadığıdır.
.
Peki frekansımızı yükseltmek ve daha sağlıklı ilişkiler kurmak için, nasıl bir yöntem uygulamalıyız ?
.
Her şeyden önce koşulsuz sevmeliyiz.. Mutluluk, minnettarlık ve teşekkür gibi duygusallığı yüksek POZİTİF düşünceler, frekansımızı en üst seviyeye taşımaktadır. Bu olumlu düşünceler doğrultusunda kendimizi geliştirerek, zihnimizi kontrol altına almalıyız. Korku, tedirginlik, umutsuzluk, kaygı yaratacak ve bizi depresyona sokacak durumlardan, mümkün olduğunca uzak durmalıyız…
.
Bütün bunlar nasıl olacak demeyin ! Hayatımızda, güzelliklere ve olumlu durumlara yer vermek istiyorsak eğer, işe önce kendimizden başlayarak, çevremize POZİTİF titreşimler yaymalıyız. İşte o zaman bu frekanstaki tüm sürpriz durumlar bize doğu çekilmeye başlayacaktır…
.
HAYDİ TÜRKİYE ! FREKANSIMIZ YÜKSEK, TİTREŞİMİMİZ HER DAİM ”MUTLULUK” OLSUN…
YORUMLAR