(İSTANBUL) – CHP Kadın Kolları Başkanı Asu Kaya, “Bir kadını çocuğundan koparmak, işinden etmek, hangi vicdana sığar? Bir annenin emeğini cezalandırmak, hangi toplumsal düzeni korur? Tutuklanan her kadınla, toplumsal çatışma körükleniyor, ortak yaşama dair umutlar zedeleniyor. Hepimizi sessiz bir karanlığa sürüklemek istiyorsunuz. Ama biz inadına buradayız. Susmuyoruz, susmayacağız! Çünkü iradelerini yok saymaya çalıştığınız, seçtikleri belediye başkanlarını tutsak olarak hapse koyduğunuz, onlar için projeler üreten kadınları çocuklarından uzakta, ellerinde kelepçelerle güvensiz bıraktığınız biz kadınlar, her şeye rağmen ve inat birbirimize ve bu ülkenin geleceğine irademizle sahip çıkmaya söz verdik.” dedi.
CHP’nin Avcılar’da düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingi öncesi CHP Kadın Kolları Başkanlığı tarafından “Adalet ve Özgürlük” yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşte CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarda tutuklanan kadınlara destek mesajı verildi. Yürüyüşe DEM Parti, EMEP ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile yurttaşlar destek verdi.
Kadın siyasetçilerin tutuklanmasına yönelik eleştirilerde bulunan CHP Kadın Kolları Başkanı Asu Kaya, yürüyüşte yaptığı açıklamada şunların söyledi:
“Bugün burada yaşatılan tüm haksızlıklara, hukuksuzluklara inat adalete, hukuka inancını hep diri tutan kadınların ortak vicdanını, ortak aklını ve sarsılmaz cesaretini göstermek için bir araya geldik. ‘Özgür irademize sahip çıkıyoruz’ demek için bir araya geldik! işte omuz omuzayız! Çünkü biz biliyoruz ki: bu ülkenin geçmişi de geleceği kadınlara emanet. Ülkenin dört bir yanında yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal her türlü engellemelere karşın yılmadan mücadele eden yine biz kadınlarız. Öldürülen ama geride kalanların külleriyle hayat bulan biz kadınlarız. Hayatı kuran, büyüten, yeniden inşa eden kadınlar olmanın yanı sıra, sorulan her haklı hesabın da öncüsüyüz ve takipçisi de olmaya devam edeceğiz.
Üç aydır partimizin yerel yönetimlerine yönelik sürdürülen siyasi operasyonlar, yalnızca bir belediye başkanını ya da birkaç bürokratı değil, bir halkın iradesini, bir şehrin sesini ve en çok da kadınların varlığını hedef aldı ve almaya devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğu üçüncü ayını doldururken, tutuklanan kadınların sayısı 15’e ulaştı. Biri de Belediye Başkanı. Adana Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin. Cumhuriyet Halk Partisinin kadın kollarından siyasete dahil olmuş, çalışkan, başarılı bir avukat. Bir kadın ve insan hakları aktivisti. Bir anne.
Durdurulamayan kadın cinayetleri davalarında katledilen kadınların ailelerinin hep yanında durmuş, kadın sivil toplum örgütleriyle her daim işbirliğine inanmış, kentinin kadın temsilinin en iyi güçlü örneklerinden biri olan gerçek bir siyasetçi. Ve görevlerine geldikleri günden tutuklandıkları güne kadar İstanbul’a hizmet etmekten başka hiçbir amacı olmamış diğer kadınlar….Ceyda, Arzu Can, Çağla, Elçin, Elif, Fatoş, Fatoş Pınar, İpek Elif, Kadriye, Nazan, Serap, Nezahat, Özge, Serpil… Bu ülkenin önemli okullarından nice emeklerle mezun olmuş, mesleklerinde kendilerini kanıtlamış, kariyerleri parlamış, özgüvenli bireyler olarak yetiştirilmiş ve her daim hayatta ve ayakta kalma mücadelesi vermiş kadınlar. Bir çoğu boşanmış, çocuğuna hem anne hem baba olmuş ve kadın olarak yaşanan her türlü ayrımcılığa karşı da dimdik durmuş güçlü kadınlar, güçlü ebeveynler.
“Kadın tutsaklara yaşatılan bu süreci, kadınların yaşam hakkına yönelik sistemli bir saldırı olarak görüyoruz”
Biz biliyoruz, kadınların hayatın her zorluğuna karşı nasıl dört elle bir yaşam savaşı verdiklerini. İş ve hayat disiplinlerini. Hayatın zorluklarına ve sorumluluklarına dayanma güçlerini. Esas olarak da kentlerine, halka, kadınlara, gençlere, çocuklara, engellilere, tüm dezavantajlı gruplara sahip çıkma iradelerini. İşte tam da bu yüzden, biz kadın tutsaklara yaşatılan bu süreci yalnızca yargının ortadan kaldırılması olarak değil, kadınların yaşam hakkına, emeğine ve varlığına yönelik sistemli bir saldırı olarak görüyoruz. Çünkü kadınların erkek egemen bir dünyada bin bir güçlük ve emekle ve onurlarından ödün vermeden elde ettiği konumlar, liyakatle geldikleri yerler yok edilmek isteniyor. Kadınların kamusal alandaki sesi kısılmaya, emekleri görünmez kılınmaya, ve bizlerin yerel yönetimlerde ortaya koyduğumuz kadını güçlendiren, eşitleyen bir kent yönetimi anlayışı cezalandırılmaya çalışılıyor.
İBB Özel Kalem Müdürü Kadriye Kasapoğlu, görevine yıllarca sadakatle bağlı kalmış bir kadın yönetici olarak, yalnız başına büyüttüğü çocuğunun doğum gününde gözaltına alındı ve hapse atıldı. Eski Genel Müdür İpek Elif Atayman, günlerce yerde yatırıldı, kötü muameleye maruz kaldı, fiziki ve psikolojik şiddet gördü. Ansızın, yüzlerce kilometre uzaktaki bir cezaevine elleri sıkı sıkı kelepçelenmiş bir şekilde götürüldü. Sanki kaçabilecekti! Soruyoruz, bu kadınlara yönelttiğiniz neyin öfkesi?
“Adil bir ülke ve inadımızla eşitliği öreceğimiz bir yol var”
Az önce yaşadık sizin o öfkenizi. O yobaz adamın şiddetini gördük. Onun yaptığından sizin yaptığınızın hiçbir farkı yok. Biz söyleyelim öfkeden öte korkuyorsunuz. Kadınlardan, korkuyorsunuz her güçlü kadından, hepimizden, örgütlü gücümüzden! Sizi bugüne kadar iktidarda tutan ama bugün artık ‘gidin’ diyen kadınlardan korkuyorsunuz! Bizim ise, burada gördüğünüz her bir kadının gözlerinden de anlaşıldığı gibi, birlikte güçlü olmaya dair kararlılığımız var. Bu ülkede haksızlığa uğrayan her bir kadın için verilecek mücadelemiz, onlar için kuracağımız adil bir ülke ve inadımızla eşitliği öreceğimiz bir yol var.
Bu ülkede ev içi emekleri yok sayılan, psikolojik, fiziki, ekonomik şiddetle her gün yüzyüze kalan, öldürülme tehlikesiyle devletten önlem isteyip yalnız bırakılan kadınlara yaşam sözümüz var. Kadınların, sadece kadın olmaktan kaynaklı var olan sorumluluklarını paylaşma hedefimiz var. Bu nedenle de, hala turpun büyüğünü bulamadığınız boş heybeler nedeniyle, yatarı olmayan gerekçelerle hapiste tuttuğunuz belediye başkanlarımız, belediye bürokratlarımız bu kadınlar çalışabilsin, ekonomik hayata katılabilsin diye kreşler açtılar. Büyükşehir belediyesinde de ilçe belediyelerinde de birçok farklı alanda kadın istihdamını arttırdılar. Kadını eşitleyen ve güçlendiren politikaları uygulamaya koydular.
Bugün, bu ülkede, kadınların yaşam garantisi olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılma kararına inat, belediyelerimiz ‘yerel hayatta eşitliği sağlayacağız’ diyerek uluslararası şartlara, sözleşmelere imza attılar. İşte hapse attığınız bu kadınlar, bu politikaların uygulayıcısı ve öncüsü oldular. Kentlerinde ‘özgüvenli kadınlar, sağlıklı anneler yaşasın’ diyerek kentlerini bu hedefle şekillendirmeye uğraştılar. Siz ise, kadınların rahat nefes aldıkları güvenli kent vizyonunu cezalandırdınız. Kadın temelli hizmetleri cezalandırdınız. Siz, 15 kadını değil kentin tüm bu hizmetlerini alan kadınlarını cezalandırdınız. Soruyoruz: Neden? Bir kadını çocuğundan koparmak, işinden etmek, hangi vicdana sığar? Bir annenin emeğini cezalandırmak, hangi toplumsal düzeni korur? Tutuklanan her kadınla, toplumsal çatışma körükleniyor, ortak yaşama dair umutlar zedeleniyor.
“Demokrasiye ve toplumsal sorumluluğa bağlılıkla bu gidişata güçlü bir şekilde ‘dur’ diyoruz”
Kendi hayatı yeterince zor olmasına rağmen kentinde yaşayan diğer kadınlar için mücadele veren her bir tutuklu kadına yapılan bu müdahaleler, toplumsal vicdanı ve adalet duygusunu yaralıyor. Hepimizi sessiz bir karanlığa sürüklemek istiyorsunuz. Ama biz inadına buradayız. Susmuyoruz, susmayacağız! Çünkü iradelerini yok saymaya çalıştığınız, seçtikleri belediye başkanlarını tutsak olarak hapse koyduğunuz, onlar için projeler üreten kadınları çocuklarından uzakta, ellerinde kelepçelerle güvensiz bıraktığınız biz kadınlar, her şeye rağmen ve inat birbirimize ve bu ülkenin geleceğine irademizle sahip çıkmaya söz verdik. Biz farklı siyasi görüşlerden, farklı kurumlardan geliyoruz belki; ama bu hukuksuzluk karşısında biriz, omuz omuzayız. Kadın dayanışmasından aldığımız güçle, demokrasiye ve toplumsal sorumluluğa bağlılıkla bu gidişata güçlü bir şekilde ‘dur’ diyoruz.
Geçtiğimiz sene erkek şiddetiyle öldürülen 394 kadın için, yine geçtiğimiz yıl şüpheli ölümle hayatını kaybeden 258 kadın için ‘Dur’ diyoruz. Soma, Ermenek, Amasra ve İliç maden facialarında yaşamını yitirenler için, Çorlu tren faciasında hayatını kaybeden içinde Arda Sel gibi çocuklarımızın da olduğu 25 yurttaşımız için ‘Dur’ diyoruz. 2020 İzmir depreminde kaybettiğimiz 115 yurttaşımız, 2023 Kahramanmaraş depreminde kaybettiğimiz 53 binden fazla yurttaşımız için ‘Dur’ diyoruz. Yine önlem alınmadığı için gerçekleşen sel felaketleri ve orman yangınlarında hayatını kaybeden yurttaşlarımız için ve son olarak Bolu Kartalkaya’da yaşanan otel faciasında hayatını kaybeden 78 yurttaşımız için bu gidişata, bu adaletsizliklere ‘Dur’ demeye devam ediyoruz, edeceğiz! Cezasızlık düzenine ‘son’ demeye devam ediyoruz, edeceğiz!
“Adalete susamış, özgürlüğünden ödün vermeyen biz kadınları susturamazsınız!”
Ayrıca, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun, şu anda bulunduğumuz Avcılar dahil 8 ilçe belediye başkanının ve kadın bürokratların hapse atıldığı bu operasyonlara karşı mücadele etmenin de; kadınların kentsel, toplumsal hayatta, siyasette, yerel yönetimlerde, kamu hizmetlerinde eşit ve onurlu bir şekilde var olma hakkını savunmak olduğunu da biliyoruz. Bu ülkenin gerçek gücü olan, mücadelelerini her gün büyüten, hayallerini inatlarıyla gerçeğe dönüştüren, barışı ören, var olduğu her alanı güçlendiren ve iyileştiren, toplumsal yaraları saran kadınları hiç kimse, hiçbir güç susturamaz! Adalete susamış, özgürlüğünden ödün vermeyen biz kadınları susturamazsınız!
Tüm kamuoyunu yaşanan tüm hukuksuzluklara karşı birlikte ses vermeye çağırıyoruz. Yargıyı sopa gibi elinde tutan, tutsak kadınlara yönelik gerçekleşen insan hakları ihlallerini görmezden gelen iktidara sesleniyoruz: Tutuklu bulunan kadın kamu görevlilerini derhal serbest bırakın. Kadın emeğine ve varlığına yönelen bu açık cezalandırma politikalarına son verin. Adalet, gereklilikten ziyade hepimiz için nefestir, yaşamdır. Kadınların emeği, bu toplumun vicdanıdır, mücadeleleri toplumun harcıdır. Susturulmaya çalışılan her bir kadının yanında olmaya, dayanışmayla tüm haksızlıklara karşı mücadelemizi büyütmeye kararlıyız.”
Sevda Karaca: Bu mücadele, iradesi elinden alınmak istenen bütün kadınların mücadelesidir
EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, şu ifadeleri kullandı:
“Bugün burada yan yanayız. Çünkü biz yıllardır elimizden alınan seçme ve seçilme hakkımızı mücadele ederek kazandık ve tek adam istedi diye vermeye niyetimiz yok. Biz kadınlar seçme ve seçilme hakkının aynı zamanda şiddetsiz bir hayat kurma hakkı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Seçilmiş başkanları, sendika yöneticilerini, kadın siyasetçilerin yalnız olmadığını ve bu mücadelenin ülkenin dört bir yanında büyüyeceğini söylüyoruz. Bu mücadele, iradesi elinden alınmak istenen bütün kadınların mücadelesidir.”
Çiçek Otlu: DEM Parti olarak siyasi tutsakların yanındayız
DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu ise şu ifadeleri kullandı:
“Biz DEM Parti olarak siyasi tutsakların yanındayız. İnsanların şafak vakti gözaltına alınarak, haksız yere tutuklanmasına itiraz ediyoruz. Bu ülkede kadınlar ölürken, Çorlu Tren kazasında insanlar ölürken, Suruç’ta, Ankara’da insanlar ölürken, korumayanlar, hak, adalet ve özgürlük istedikleri için hapse atılıyorlarsa bu ülkede adalet yoktur. Biz bu adaletsizliği Van’da, Hakkari’de, Mardin’de, İstanbul’da, Seyhan’da, Avcılar’da gördük. Halkın kendi iradesiyle seçtiği başkanları, eş başkanları gözaltına alıyorsa, adaleti tanımıyorsa, kendi hakkımızı mücadeleyle alacağız. “