Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri:
– “Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler,” demiş.
Hoca aldırış etmeksizin;
– “Bana ne?” demiş.
– “Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler” demiş geveze.
Hoca terslemiş adamı;
– “Sana ne?”
Zamanımızı nasıl tasarruf ediyoruz. Keşke para gibi zamanı da biriktirebilseydik. Bu gün fazla işim yok bugünkü iki saati yarın kullanayım diyebilseydik. Bu manada zaman biriktirip sonrası kullanabilseydik ne güzel olurdu.
Günde 24 saatimiz var bunu nasıl değerlendiriyoruz.
İlgi alanı, etki alanı dediğimiz iki kavram var.
İlgi alanı ilgilendiğimiz her şey, futbol, siyaset, borsa vs. sadece ilgileniyoruz bir etkimiz yok.
Etki alanı, ilgilendiğimiz alanlarda etkimiz olanlar. Eğer sporla ilgili profesyonel bir beceriye sahibiz ve sportif faaliyetlerde bulunuyorsak etki alanındayız, sadece seyirciysek ilgi alanındayız.
Süremiz sınırlı olduğu için ne kadar fazla ilgi alanımızda vakit geçiriyorsak aslında etki alnında geçireceğimiz alanı daraltmış oluyoruz. Asıl hayatımıza değer katan bizim için katma değer oluşturacak şeyler etki alnımızdan gelir.
Asıl etki alanlarım neler, nelerden sorumluyum ve bunlara ne kadar vakit kullanıyorum. İlgi alanları bize bir sorumluluk yüklemediği için hoşumuza gider. Bizi konfor alanına çeker.
Bunu farkında mıyım? Nasrettin Hocamız gibi ilgi alanımıza biraz bana ne mi desek, dikkatimizi dağıtan kişilere de da sana ne mi desek?
YORUMLAR