Haber: Esra TOKAT
(ANKARA) – 10 Ekim Gar Katliamı davasında 16 sanık yönünden ayrılan dosyanın ikinci duruşmasında ”etkin pişmanlıktan” faydalanan 2015 yılın eylül ayında Suriye’den ”canlı bomba olmak” üzere Türkiye’ye gönderilen Erol Sayanoğlu tanık olarak dinlendi. Sayanoğlu, çelişkili ifadeler verirken, savunmaların ardından Mahkeme ara kararında mağdur avukatların neredeyse tüm taleplerini reddetti. Sanıkların yakalama kararlarının devam etmesine karar veren Mahkeme, bir sonraki duruşmayı 22 Aralık’a erteledi.
10 Ekim Ankara Tren Garı saldırısı davasında mahkeme, tutuklu 10 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş ve ayrı ayrı suçlardan 101 ve 379 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Erman Ekici hakkında ise insanlığa karşı işlenen suçlardan beraat kararı vermişti. Yakalanmayan 16 sanık hakkındaki dosya ise ayrılmıştı.
Ayrılan dosyanın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Duruşmaya 10 Ekim’de yaralananlar ve yakınlarını kaybedenlerin yakınları, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan duruşmaya katıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mahkeme tarafından yazılan müzekkereye verilen yanıtta sanıkların aramalarının devam ettiği kaydedildi.
”Firarilerin iadesi için bir an önce işlem yapılmalı”
Duruşmada ilk olarak söz alan avukat Eylem Sarıoğlu, “Suriye’de bulunan firari sanıkların iadesi konusunda herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının geçtiğimiz duruşmada Dışişleri Bakanlığı’na sorulması şeklinde karar verilmişti. Verilen yanıtta herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılıyor. Suriye ve Irak’ta firari sanıkların olduğuna ilişkin dosyamıza giren evraklar var. Bu firarilerin iadesi için bir an önce işlem yapılması gerekir. 220 sayfalık veri tabanının bize açılmasını istiyoruz. Burada pek çok sanığın bilgisinin olduğunu düşünüyoruz” dedi.
“Burak Ormanoğlu, Muhammed Cengiz Dayan ve Hasan Hüseyin Uğurlu hakkında iddianame düzenlensin”
Avukat Senem Doğanoğlu da şunları kaydetti:
”Suruç ve 10 Ekim Ankara Garı saldırısının planlayıcısı olarak bilinen Yunus Durmaz’ın eşi Nesibe Durmaz’ın da 10’uncu yılda sanıkların kaçmalarını kolaylaştıran kişi olduğunu öğrenebildik. Ana davanın sanıkları Burak Ormanoğlu, Muhammed Cengiz Dayan ve Hasan Hüseyin Uğur hakkında savcılığın yapmadıklarını da talep edeceğiz. Bu davanın sanığı olması gerekirken Burak Ormanoğlu da yakında cezaevinden çıkacaktır ne yazık ki. İnsan öldürmekten ana dosyada ceza alan Metin Akaltın ile Burak Ormanoğlu’nun bir farkı yok. Hücre evinde parmak izi bulunduğu için bu dosyadaydı. Haklarında iddianame düzenlenmesi gerekir bu isimler hakkında. Hasan Hüseyin Uğur’un ‘Şehit olma sırası artık bize geldi’ şeklinde mesaj attığı kişi Bedriye Uğur’dur. Bedriye Uğur ülkeye 2021 yılında giriş yapmıştır. Bu kişi hakkında da soruşturma başlatılmalıdır” talebinde bulundu.
”Sanıkların olay günü ve öncesinde mesajlaştıkları isimlerin kim olduğunu bilmek zorundayız”
Avukat Erkan Ünvar da şunları söyledi:
”Geçen celse sanıklarla ilişkilerinin olduğunu tespit ettiğimiz bazı kişilerin HTS kayıtlarını istemiştik. Bu talebin gelecek celse değerlendirilmesine karar vermiştiniz. Bu bizim açımızdan kabul edilemez bir durum. Delillerimize rağmen bir sonraki celse incelenmesini gerektiren bir durum yok. Bir an önce bu incelemenin yapılması gerektiğine ilişkin de dilekçe verdik, bunu da reddettiniz. Bunun gerekçesi ne olabilir? Biz 10 yılın sonunda savcılığın yapması gereken işlemleri hala sizden talep ediyoruz ki bu HTS kayıtları savcılığın ilk incelemesi gereken şeyler. Bir savcı 10 Ekim günü katliamdan 10 dakika önce Yakup Şahin’e mesaj atan bir kişiyi nasıl merak etmez? Biz burada taleplerimizi çok açık, net belgeleriyle sunuyoruz. Sanıkların olay günü ve öncesinde mesajlaştıkları isimlerin kim olduğunu bilmek zorundayız. Bunları öğrenemeden bu yargılama sona eremez. Emniyet ve BTK ısrarla hat sahiplerini gönderiyor bize ama biz bu hatları gerçekte kimlerin kullandıklarını öğrenmek istiyoruz. Bu hat sahiplerinin tanık olarak dinlenmelerini ve bu hatları kimlerin kullandığına dair beyanlarının alınmasını istiyoruz.”
“Bilirkişi diye imzası bulunan isimler istihbarat dairesinde çalışan polis memurlarıymış”
Avukat Gülşah Kaya, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında imzası alan isimlere dikkati çekerek, “1 Mayıs 2016’da Yunus Durmaz tarafından Gaziantep Emniyeti’ne saldırı yapıldı ancak bize buradaki bilirkişi raporu hiç gönderilmedi. Bu raporun altında da Arif Adıgüzel, Kerim Altay, Cengiz Yetkin’in isimleri yer alıyor. Bu kişilerin bilirkişi değil, istihbarat dairesinde çalışan polis memurlarının olduğunu öğrendik Yeni Şafak’ta yayımlanan haberde. Neden önemli bu? İstihbarat zaafiyeti olduğu iddiası var İçişleri Bakanlığı raporunda burada da bunun olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden imajların yeniden incelenmesi ve yeni bir bilirkişi raporu alınması gerekir. Sanıklara kuyumcular üzerinden bir para transferi yapıldığını düşündüğümüzü de delilleriyle iletmiştik ama bu taleplerimiz de reddedilmişti. Terörün finansmanı dosyasında da sanıkların isminin geçip geçmediğini bilmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
”Firari sanıkların neredeyse Suriye’deki adreslerini veriyoruz ama çağırmıyorsunuz”
Katliamın 10’uncu yılında hala tespit edilemeyen sanıkların olduğunu kaydeden avukat İlke Işık da şunları kaydetti:
“Hala bugün tanık dinlemek istiyoruz. Firari sanıkların neredeyse Suriye’deki adreslerini veriyoruz ama çağırmıyorsunuz. Bu dosyanın sanıklarını bulmamak için bir çaba içerisinde bütün kurumlar. Siyasi sorumluları nerede Başkan? ‘Bu katliam göz göre göre geldi’ sözü hiç de abartı değil. İstihbarat yetkililerinin el birliğiyle gerçekleşti bu katliam. ‘10 Ekim Katliamı’nda gerçek sorumluların bulunmaması için elimizden geleni yapacağız’ diyen kurumlar karşımızda.
Katliamın planlayıcısı Yakup Şahin gübre almak istediği ancak kimliği istenince vazgeçmesi üzerine gübreyi satan kişi şüpheleniyor ve ihbar ediyor. Nizip Emniyet Müdürlüğü, bu durumu 2 Eylül 2015’te Gaziantep Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Büro Amirliği’ne yazı ile bildirdi. Yazıda, gerekli araştırmaların yapılması istendi. Ancak bu araştırma yapılmadı. 10 yıl sonra ilk kez Nizip’te yapılan ihbara karşı neden bir şey sorulmadığı sorulacak Gaziantep Cumhuriyet başsavcılığı tarafından. Siz bunu bir kez merak etmediniz, umrunuzda olmadı Sayın Başkan.”
Katliamda hayatını kaybeden Korkmaz Tedik’in annesi Zöhre Tedik ise söz alarak, ”Artık katillerin adını ezberledik ama siz onlar hakkında bir işlem yapmıyorsunuz. Biz burada çıt çıkarsak suç duyurusunda bulunuluyor. Ama onlar hakkında bir işlem yapılmıyor. Lütfen adalet yerini bulsun artık” dedi.
Etkin pişmanlıktan faydalanan IŞİD üyesi tanık olarak dinlendi
Avukatların savunmalarının ardından 2015 senesinin eylül ayında Suriye’den canlı bomba olmak üzere Türkiye’ye gönderilen Erol Sayanoğlu tanık olarak dinlendi. Sayanoğlu, “Bu sanıklarla akrabalık ilişkim yok, hiçbirini de tanımıyorum. Ben etkin pişmanlıktan yararlandım. Ben sadece silahları bir yerden alıp bir yere götürdüm ve kask takan birine teslim ettim” dedi. Daha önceki ifadelerinde baskı altında sanıkları tanıdığını söylediğini iddia eden Sayanoğlu, “Benim gar dosyasına ilişkin bir bilgim yok. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandım, bir şey bilsem orada anlatırdım” iddiasını dile getirdi.
Çelişkili ifadeler veren tanık: “Neyin ne olduğunu hatırlamıyorum”
Avukat Erkan Ünvar’ın “Ceza aldın mı?” sorusuna tanık Sayanoğlu, “Bilmiyorum. Dosyayı takip etmiyorum” şeklinde yanıt verdi. Sayanoğlu, “Ahmet Güneş, Mustafa Delibaşlar vardı ben Suriye’de iken yöneticim olarak” dedi. Suriye’ye gidişinde sınırdan herhangi bir zorluk yaşamadan geçtiğini söyleyen Sayanoğlu, “Ben yardım için gittim bir anda örgüt içinde buldum kendimi. Askeri eğitimden çok dini bilgiler aldım orada. Türkiye’ye ise eşimi özlediğim için tekrar geldim. Erman Ekici ile ben hiç görüşmedim. Eğer görüşsem bile bu saldırıya ilişkin benimle konuşmazlar zaten” dedi.
Avukat Senem Doğanoğlu, ”İlhamı Balı’yı tanırım diyorsunuz Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde” demesi üzerine Sayanoğlu, ”Ben bu isimleri tanımıyorum. Aradan kaç yıl geçti. Ben sabahki yediğimi hatırlamıyorum ki. Neyin ne olduğunu hatırlamıyorum. En son verdiğim ifade doğru ama nasıl bir ifade verdim ne oldu hatırlamıyorum şimdi” diye konuştu.
Tanık ifadesinin ardından mahkeme heyeti, ara kararını açıkladı. Mahkeme heyeti sadece sanıklar hakkında başka dosyaların bulunup bulunmadığının sorulması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılmasına karar verirken, mağdur avukatlarının tüm taleplerini reddetti. Firari sanıkların yakalama kararının devamına karar veren Mahkeme, bir sonraki duruşmayı 23 Aralık’a erteledi.
“Sonuna kadar devam edeceğiz, adalet istiyoruz”
Duruşmanın ardından 10 Ekim Barış Derneği ve mağdurların avukatları adliye önünde basın açıklaması düzenledi. Ailelerin avukatlarından İlke Işık şunları söyledi:
”10 yıl önce katliamın olduğu gün bu katliamın tüm sorumlularının yargılanması için mücadele edeceğiz. O gün ülke büyük bir kırılma yaşadı. Tam 10 yıl 10 gün önce 7 Haziran seçimlerinin olduğu gün ülkede seçim sonuçlarını tanımayıp kaybettiklerini kabul etmeyenlerin katliamla tesis ettiği iktidar ile 10 yılı yaşıyoruz. O gün iktidarı kabul etmeyenler bugün kayyumlarla yola devam ediyorlar, seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak seçimleri tanımamam iradesini sürdürüyor. O günün başlangıcı 10 Ekim 2015 günü işte. O gün 7 haziran seçimlerini tanımayarak kasım ayında yeniden seçim yapma kararı alarak o arada gerçekleştirilen katliamla yollarına devam ettiler. bu katliamla iktidarlarını tesis ettiler. O yüzden 10 yıldır ‘Bu siyasi sorumluluklar ne olacak?’ diye soruyoruz, bugün de sorduk. Bunun sorumluluğu, bu siyasi katliamın sorumluluğuna dair hala bir şey demeyen yargının yaptığına normal bir yargılama faaliyeti diyebilir miyiz? Hayır diyemeyiz. IŞİD’lilerin gerçekleştirdi bu katliamı, bir kısmını buldular cezalandırdılar. İnsanlığa karşı suça ‘yok’ diyorlar, ‘yakalanmayan firari sanıklar Suriye’de, gidin bulun getirin, yeni Suriye Hükümeti ile her türlü ilişkiyi kuruyorsunuz; sanıkları bulmak için değerlendirin isteyin’ diyoruz, istemiyorlar. Geldiğimiz aşamada tam 10 yıldır adalet istiyoruz. Ama bu kalabalıklarla istiyoruz. İnatla, ısrarla, dolu mahkeme salonlarıyla, bu ülkenin emek ve demokrasi güçleriyle istiyoruz. Geldiğimiz aşamada ilk kez dönemin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü yetkilileri hakkında yapmış olduğumuz şikayette sonuç aldık. Artık Gaziantep Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin ifadesi alınacak. O dönem görev yapanlar neden katliamdan 10 gün önce Yakup Şahin’in bulunmasına rağmen yakalamadıklarına ilişkin bir şey söylemek zorundalar artık. Neden katliama yol verdiniz? Neden bu katliamın planlayacısını 10 gün önce Antep’te durdurmadınız? Bugün hala sorduğumuz esas soru bu. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, kendilerinin yapmadığı ama bizim yaptığımız suç duyurusu ile gelinen bu aşamayı kabul edip Gaziantep Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü’nden bunun devamını sormaya karar verdi. Diğer taleplerimizin çoğunu reddetti. Aralık’ta sonraki duruşmamız.
Biz duruşmadan duruşmaya adalet aramıyoruz. Aralık ayında yine burada olacağız ama ondan önce de yine yapacağımız çok iş, söyleyeceğimiz çok söz var. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü ile ilgili yeni açılan bu soruşturmayı takip edeceğiz. Ne yaptılarsa cezasını verin, neden görevlerini yerine getirmedilerse birileri bunun hesabını sorsun. Sonuna kadar peşindeyiz, enselerindeyiz. Asla vazgeçmeyeceğiz çünkü bu katliamın sorumlularını yargılamıyorsunuz. Adalet istemeye devam edeceğiz. Vazgeçmemizi bekleyenler hiç heveslenmesinler. Sonuna kadar davam edeceğiz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Adalet istiyoruz.”
Ne olmuştu?
Barış Mitingi için 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı önünde toplanan kalabalığa terör örgütü IŞİD tarafından düzenlenen bombalı saldırı sonucu 103 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili açılan davada sanıklar İlhami Balı, Deniz Büyükçelebi, Edremit Türe, Savaş Yıldız, Hasan Hüseyin Uğur, Bayram Yıldız, Kenan Kutval, Ahmet Güneş, Cebrail Kaya, Ömer Deniz Dündar, Muhammet Zana Alkan, Walentina Slobodjanjuk, Mustafa Delibaşlar, Nusret Yılmaz, Kasım Dere ve Yakup Selağzı hakkında çıkartılan tutuklamaya yönelik yakalama emirlerinin devamı ile infazlarının beklenilmesine, haklarında yakalama ve yokluğunda tutuklama kararı verilen sanıkların bir kısmı yönünden İnterpol vasıtası ile Kırmızı Bülten ile aranmalarının sağlanması hususunda Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkerelerin infazlarının beklenilmesine kararı verilerek dosyaları ayrılmıştı.