Haber: Beril KALELİ-Kamera: Hakan KAYA
(TEKİRDAĞ) – “Trakya Su Çalıştayı”nın kapanışında konuşan Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Candan Yüceer, “Yeraltı suları artık rezerv olarak kalmalı. Acilen yüzey sularımızı hayata geçirmemiz lazım. Bunun için de barajlar lazım, göletler lazım. Güçlü tarımı, güçlü sanayiyi, hızlı göçü, hepsini içeriyoruz. Dolayısıyla bu kadar negatif faktörü taşıyan bir il olarak biz de diyoruz ki bu yatırımı hak ediyoruz.” dedi.
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşu Tekirdağ Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (TESKİ) tarafından “Trakya Su Çalıştayı” düzenlendi. İSKİ Genel Müdürü Doç. Dr. Şafak Başa, Prof. Dr. Bülent Keskinler, Prof. Dr. Belgin Elipek, Prof. Dr. İrfan Yolcubal, Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Dr. İbrahim Feda Aral, Altunkaya Çavuş, Dr. Mehtap Çelebi ve İlker Alp çalıştayda konuşmacı olarak yer aldı.
“Bu iş çok bileşenli, çok bütünlükçü, çok kapsamlı, zahmetli, maliyetli ve meşakatli”
Çalıştayın açılışda yaptığı konuşmada ”Tekirdağ’ımızda ciddi bir su krizi yaşıyoruz. Su kaynaklarımız hem tükenmiş hem de kirlenmiş durumda” diyen Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Candan Yüceer, kapanış konuşmasında da, “Ben günün sonunda şunu görmekten mutluyum. Burada herkes aynı dili konuşuyor, aynı endişeyi taşıyor. Aynı kanıda, artık bir kriz olduğunu herkes altını çiziyor. Bu konuda mutabık olmak çok güzel. Ama bir diğer tarafı da var. Herkesin kendi alanında gerçekten çok ciddi çalışmalar yürüttüğünü görmekten mutluyum. Ama bu iş çok bileşenli, çok bütünlükçü, çok kapsamlı, zahmetli, maliyetli ve meşakatli bir iş. Bu mücadelede öncelikle sizlerin de bizlerin yanında olması, destek olması çok kıymetli.” dedi. Yüceer şöyle devam etti:
“Acil yapılması gereken iş ve işlemler var, yatırımlar var”
“Çünkü bu mücadele öyle akşamdan sabaha olabilecek bir mücadele değil. Şunun altınaı ben her zaman her koşulda çiziyorum. Diyorlar ki Tekirdağ sanayi şehri mi? Tarım şehri mi? Üniversite şehri mi? Turizm şehri mi? O mu, bu mu? Tekirdağ hepsi. Sanayisi ve tarımı bu kadar güçlü olan nadir illerden biri. Ama bu gücün bir de bir bedeli var. Dediğimiz gibi. Artan hızlı bir göçümüz var. Bu göçle beraber sanayimiz çok güçlü. O da çok hızlı büyüyor. Çarpık bir kentleşmemiz var. Bunları konuştuk, tekrar etmeyeceğim ama şu anlamda altını çizmek istiyorum. Tekirdağ’ın yüzey suları yok. Yüzey sularının problemini çözmediğimiz sürece rezervlerimizi artık tüketmiş durumdayız. Dolayısıyla acil yapılması gereken iş ve işlemler var, yatırımlar var. İşte maliyet orada devreye giriyor. Yatırım yapmak lazım. Yatırım demek ne demek? Ekonomi demek, ekonomik güç demek.
”Bu yatırımı hak ediyoruz”
Yeraltı suları artık rezerv olarak kalmalı. Acilen yüzey sularımızı hayata geçirmemiz lazım. Bunun için de barajlar lazım, Göletler lazım. Tekirdağ’ımızın daha doğrusu Trakya’mızın tek bir iç akar suyu var, Ergene. Maalesef o da zehir akıyor. Keşke akmasa diyoruz. Çünkü gerçekten hastalanıyoruz, hayatımızı kaybediyoruz. Dolayısıyla tek bir iç akarsuya sahip olan Trakya’mızda yüzey sularımız yok, barajlarımız yok. Göletlerimiz yeterli değil. Ama bununla beraber söylediğimiz o bütün tehlike içeren faktörleri içeriyoruz. Güçlü tarımı, güçlü sanayiyi, hızlı göçü, hepsini içeriyoruz. Dolayısıyla bu kadar negatif faktörü taşıyan bir il olarak biz de diyoruz ki bu yatırımı hak ediyoruz. Başka illere nasıl barajlar yapılıyorsa, göletler yapılıyorsa Tekirdağ ve Trakya da bu barajları, bu göletleri hak ediyor.
“Bir an önce önlem almak ve gereğini yapmak zorundayız”
Aslında bu konuşmalar, bu toplantılar çokça yapıldı. Bizden önce de oldu. Son olmayacak elbette. Ama artık sona doğru gittiğimizin farkında herkes. Bir an önce önlem almak ve gereğini yapmak zorundayız. Tabii koordinasyon çok önemli. Her birim çalışıyor. Gerçekten çok değerli çalışmalar yapıyor. Hocalarımız zaten yıllardır hayatlarını bu işe vermişler. Kurum ve kuruluşlardan gelen değerli bürokratlarımız da öyle. Büyükşehir öyle. Bu, işin bir ayağı. Ama bir ayağı da DSİ, bir ayağı da finansman. Dolayısıyla hep beraber bunun altına girip, bir an önce yapmalıyız. Bütüncül bir su yönetiminden bahsettik. Parça parça olan, plansız olan, sürdürülebilir olmayan hiçbir şeyin kalıcı olmadığını ve geleceğe dair bir projeksiyon sunamadığını, kalıcı bir çözüm yaratamadığını biliyoruz. Dolayısıyla bu noktada bütüncül yönetimi çok önemli.”