(ANKARA) – Kemalist Aydınlanma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Buket Müftüoğlu, terörsüz Türkiye sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, “Sürece yönelik kaygılarını dile getirenlere yönelik sert tepki ve tehditler, oluşturulmak istenen yeni iklimin bir parçasıdır. Barış söyleminin ardında, bölgesel projeler ve dış kaynaklı stratejik mühendislikler hızla ilerlemektedir” dedi.
Kemalist Aydınlanma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Müftüoğlu, terörsüz Türkiye sürecine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
“Türkiye’ye, silah bırakıldığı, örgütün dağıldığı ve bölgeden çekilindiği yönünde masalsı bir tablo sunuluyor. Kamuoyunun bu tabloya inandırılmak istenmesi ise gerçeğin üzerini örten sığ bir çaba olmaktan öteye geçmemektedir. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz; ulusal hafıza kandırılamaz” diyen Müftüoğlu, şunları kaydetti:
“Bugün karşımıza barış ve kardeşlik söylemiyle yeni bir süreç yerleştirilmeye çalışılıyor. TBMM adına oluşturulan heyetin, Milliyetçi Hareket Partisi eliyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörle mücadelede kırmızı çizgileriyle çelişen temaslarda bulunması, aslında topluma anlatılandan daha derin bir siyasi mühendisliğin göstergesidir.
“Söylemler, örgütün ideolojik altyapısının ve temel hedeflerinin değişmediğini açıkça ortaya koymaktadır”
Gerçek ortadadır, örgüt biçim ve isim değiştirerek yoluna devam etmekte; yeni bir kimlik söylemi üzerinden farklı bir meşruiyet hattı inşa etmeye çalışmaktadır. Bu girişimler, anayasal düzenin dayandığı Türk ulus-devleti yapısının hedef alınmış olduğuna dair güçlü işaretler barındırmaktadır. Son dönemde örgüt yöneticilerinin yaptığı açıklamalar da bu tabloyu teyit etmektedir. Örgütün yeni bir siyasi zemin, yeni bir yönetim modeli ve yeni bir uluslaşma iddiası üzerinden söylemlerini güncellediği görülmektedir. Bu söylemlerde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesine ve ulusal bütünlüğüne açık meydan okuma dikkat çekmektedir. Dahası, örgütün kuruluş yıl dönümleri üzerinden yürütülen propaganda çağrıları, yeni sürecin aslında eski hedefleri taşıdığını göstermektedir. Söylemler, örgütün ideolojik altyapısının ve temel hedeflerinin değişmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
“Halkın önüne sunulan süreç, temel gerçekleri gizleyen bir kurgudan ibaret”
Bu tablo, kamuoyunun oyalanması, siyasi partilerin birbirine karşı konumlandırılarak toplumsal dikkatin dağıtılması ve ulus-devlet tartışmasının yeniden alevlendirilmesi riskini taşımaktadır. Çünkü halkın önüne sunulan süreç, temel gerçekleri gizleyen bir kurgudan ibarettir. Siyasi gündem CHP tartışmalarıyla meşgul edilirken, Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren çok daha kritik adımlar atılmaktadır. Sürece yönelik kaygılarını dile getirenlere yönelik sert tepki ve tehditler, oluşturulmak istenen yeni iklimin bir parçasıdır. Barış söyleminin ardında, bölgesel projeler ve dış kaynaklı stratejik mühendislikler hızla ilerlemektedir.
“Mesele yalnızca bir örgüt ya da bir kişi değil, ulus-devletin geleceğidir”
Bu süreci durduracak tek güç, milletin kendisidir. Atatürk’ün emanetine sahip çıkmak, hamasi bir çağrı değil, Türkiye’nin varlık nedenini koruma bilincidir. Millet, iradesini doğru yerde ve doğru zamanda ortaya koyduğunda, hiçbir mühendislik, hiçbir algı operasyonu Türkiye’nin geleceğini belirleyemez. Ey Türk milleti, güç sensin, karar senindir. Türkiye’nin kaderini tayin edecek olan irade, yine Türk milletinin kendisidir.”

