Haber: TENZİLE AŞÇI Kamera: ÖZGÜR ŞENGÜL
(İZMİR) – İzmir, uzun yıllardır en kurak dönemlerini yaşarken barajların doluluk oranları sıfıra indi. İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir’de suyun bittiğini belirterek, “Barajların dolum ayları Aralık 10’dan sonra başlar. Nisan 15’e kadar devam eder. Yani bu 5 aylık süreçte barajlar dolar. Aralık 10’dan sonra yüzde 20 olursa çok çok güzel bir şey. Muhteşem ötesi olur ki olmaz zaten. Yani daha su kesintileri devam etmeli. Yağsa bile devam etmeli. Biraz yer altı suları, kuyuları dinlensin” dedi.
İzmir’de uzun süredir uyarıların yapıldığı kuraklık krizi başladı. Kentte su kesintileri düzenli hale gelirken, barajlarda aktif doluluk oranı neredeyse sıfıra indi. ANKA Haber Ajansı’na konuşan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, sorunun temelinde yanlış su yönetimi ve geciken önlemlerin olduğunu söyledi. Yaşar, tarım ve artacak kuraklık konusunda da uyarıda bulundu.
İzmir’in suyunun bittiğini söyleyen Prof. Dr. Yaşar, “Çok ciddi bir kurak dönemdeyiz şu anda. Ama kuraklığın gelişini zaten çok uzun yıllar önce ‘su konusunda B ve C planlarını yapmamız gerekiyor’ diye söyledik ama maalesef yapmadık. Taa ki ağustos ayına kadar, ağustos ayında sular kesilmeye başladı düzenli olarak. Bu ne demektir? Bu, İzmir’de su bitti demektir. Su bitti zaten İzmir’de. Şu anda gece 23.00, sabah 05.00 arası kesiliyor. Çok geç kalınmış bir şey bu. Birkaç yıl önceden başlanması gerekirdi bu şeylerin. ‘23.00 ile 05.00 arasında zaten su kullanılmıyor’ deniliyor. Hayır ama günde yaklaşık 100 bin metreküplük bir su tasarrufu elde ediliyor. Bu siyasi bir başarısızlık falan değil” dedi.
“Bu siyasi bir başarısızlık değil. Tam tersi bir başarıdır”
Barajların doluluk oranlarının bittiğini, ‘ölü hacim’ suyunun çıkarılmaya başlandığını ve kesintilerin daha önce yapılması gerektiğini belirten Yaşar, şunları söyledi:
“Gördeş Barajı aktif doluluk sıfır. Ölü hacim vardır. 15 milyon metreküp ama orası da tehlikelidir. Barajın bütün pisliğinin toplandığı bir yer. Tahtalı da aynı şekilde. Şu anda aktif olarak yüzde 1.66 yani 4.5 milyon metreküp falan su var. Ondan sonra bir 15 milyon daha ölü hacim dediğimiz bir olay vardır. İZSU şu anda ölü hacimleri değerlendirmek istiyor. Çok tehlikeli bir durum. Hiç buna gerek yok. Bütün bunların yerine eğer baştan itibaren İZSU’da jeoloji mühendisleri olsaydı, hidrojeologlar olsaydı zaten geçen sene itibaren tedbirler başlardı. Yavaş yavaş sular kesilirdi. Kesilsin. Bu siyasi bir başarısızlık değil. Tam tersi bir başarıdır bu. Mesela şu anda akşam 11 sabah 5 arası kesintiden kimse rahatsız değil. Bunu bir yıl önceden başlasaydınız… Her gün 100 bin metreküp şu anda su tasarrufu sağlıyorsunuz bu şekilde. Bir yılda 37-40 milyon metreküp yapar.”
“Bütün ekonomik krizlerin nedeni de kuraklıktır”
“Biz suyu çok yanlış kullandık, hala daha çok yanlış kullanıyoruz” diyen Prof. Dr. Yaşar, Tahtalı Barajı’nda, 2022’de yüzde 60 gibi daha doluluk oranı bulunduğunu, bunun en az İzmir’in bir yıllık suyu anlamına geldiğini söyledi. Prof. Dr. Yaşar, sonrasında sürekli olarak suyun yüzde 55’in yer altından çekildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“15-20 yıl önce 40-50 metrelerdeydi şu anda 450 metrelere düştü. Yani yapılan yanlışlar, ülkemizin bekasını ilgilendiren yanlışlar. Çünkü bütün dünyada ülkelerin bekası suyla ilgilidir. Su varsa devlet vardır. Suyun bittiği bir devlet biter ve dünyadaki bütün medeniyetlerin çöküş nedeni susuzluktur. Başka hiçbir şeyden medeniyetler çökmez. Aynı zamanda dünyadaki bütün ekonomik krizlerin nedeni de kuraklıktır. Yani kuraklığı siz iyi yönetemezseniz maalesef ciddi bir ekonomik krize girerseniz ki biz bunu 2021 yılında yaşadık.”
“Çok su isteyen tarım ürün desenlerinin değiştirmesi gerekiyor”
Kuraklığın tarımı tehdit ettiğine dikkat çeken Yaşar, alınması gereken önlemlere ilişkin şunları söyledi:
“Yani su demek tamamen devletin bekasıdır. Her zaman için bir iki yılda rezerv suyumuzun olması lazım. Daha bunlar kuraklık değil. Bizim şu anda Göller Bölgesi, çöller bölgesi oldu. Çünkü elma üretiminden. Elma çok üretiyoruz, müthiş su isteyen bir ağaçtır. Yer altı çeker çeker. Eğirdir Gölü şu anda kurumak üzere. 81’li yıllarda 21 metreydi su derinliği. Şu anda 7-8 metreye düşmüş durumda. Bir an önce Tarım Bakanlığının devreye girip tarım ürünlerinde çok su isteyen tarım ürün desenlerini değiştirmesi gerekiyor. Her havzada yağış ve su potansiyeline göre bir tarım ürün deseni belirlemesi lazım. Yoksa işimiz gerçekten çok zor. Yapmamız gereken artık çok şey var. Önce suyu çok çok iyi kullanacağız. Ardından bütün arıtma tesislerini sübvanse edelim. Nehirden gelen kirli sular bütün tarlaları maalesef zehirliyor. Ve 3-4 sene sonra ürün alınamayacak. Ürün alınmaması oradaki tarlanın sahibini değil bizi çok etkiler, Türkiye’yi etkiler. Önce yapılması gereken şey bütün arıtma testlerini çalıştırılması. Barajlardan kapalı ortamda suyu getirip tarlalara verilmesi. Çiğli arıtma var. Şurada günde 500 bin metreküp suyumuzu denize veriyoruz. Bunu arıttıktan sonra mutlaka mutlaka tarım alanlarına kazandırmalıyız. Gördes barajı mesela altı delik. Onun da bir şekilde elden geçirmesi lazım.”
“Yüzde 20 olursa çok çok güzel bir şey”
Barajların dolması için de aralık ve nisan ayları arasını işaret eden Yaşar, “Ekim ayında çok güzel yağış aldık. Yüzde 100’e yakın. Herkes barajların dolacağını sandı ama düşmeye devam etti. Çünkü önce o kadar kurak bir yıl geçirdik ki… O yağmur suları toprağa bir doyurması lazım. Sonra bitkileri doyuracak. Ondan sonra ancak baraja gelecek su. Daha doyuramadı yani. Barajların dolum ayları Aralık 10’dan sonra başlar. Nisan 15’e kadar devam eder. Yani bu 5 aylık süreçte barajlar dolar. Aralık 10’dan sonra yüzde 20 olursa çok çok güzel bir şey. Muhteşem ötesi olur ki olmaz zaten. Yani daha su kesintileri devam etmeli. Yağsa bile devam etmeli. Biraz yer altı suları, kuyuları dinlensin biraz” dedi.

