CHP Sözcüsü Öztrak, 20 Aralık akşamı millete büyük bir kumpas kurulduğunu, o güne kadar doları köpürten Erdoğan’ın kur garantili TL mevduat açıklamasının ardından iki günde Merkez Bankası’nın arka kapısından 7 milyar dolar rezerv satıldığını, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında ise döviz ve altın vadeli işlemlerde alt limitlerin açıldığını belirterek, “Bunun adı ekonomi yönetmek değildir. Bunun adı milleti teşekkül halinde çarpmaktır. Millete yapılan bu operasyon, Sülün Osman’a bile şapka çıkarttıracak durumdadır” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de, MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Bugün 27 Aralık, Ankara için Kızılca Gün… Tam 102 yıl önce, bu milletin en büyük evladı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ankara’ya geldi. Milli Mücadelemizi Anadolu’nun bağrından, Ankara’dan yönetti. Cumhuriyetimizi Ankara’da ilan etti. Ankara’yı her bahtı karanın dönüp bakacağı, derdine çare arayacağı başkent yaptı. Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kurtuluş Mücadelemizin tüm kahramanlarını, bu toprakları bizlere vatan yapan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi saygıyla, rahmetle ve minnetle bir kez daha anıyoruz.
GÜNDEM 20 ARALIK FİNANSAL KUMPASI
Bugün 2021 yılının son Merkez Yönetim Kurulu toplantısını yapıyoruz. Toplantımız devam ediyor. Kurulumuzun en önemli gündem maddesi, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin milletimizin emeğini, yılların gayret ve alın terini, küçük yatırımcının üç beş kuruş birikimini, sinsice çarptığı “20 Aralık Finansal Kumpasıydı.”
BÜYÜK SKANDALLARA İMZA ETMEK İÇİN ARALIK AYINI BEKLİYOR
Nasıl bir tesadüftür ki, Erdoğan, büyük skandallara imza atmak için Aralık ayının son günlerini seçiyor. 17-25 Aralık skandalı hala hafızalarda. Şimdilerde, “Bizim paramız belli, o da Türk Lirası” diyenlerin, o gün evlerinde sıfırlamakla tüketemedikleri “Dolarları, Avroları istiflediğini” bu millet hiç unutmadı. O gün, kasalardan, ayakkabı kutularından, elbise torbalarından, Türk Lirası değil, Amerika’nın Doları, Avrupa’nın Avroları çıktı.
17.25’TE DURAN SAAT
Yine o günlerde, 17-25 Aralık haftasını, “Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası” ilan eden, bir Parti Genel Başkanı vardı. Çalışma odasındaki saati bile, 17.25’te sabitlemişti. Ama daha sonra o saatin ayarını değiştirdi. Saatini, “saray saatine göre” ayarladı. Kendi ilan ettiği haftayı da unuttu, bu haftada sesi çıkmadı. Ama milletimiz olan biteni unutmadı. Tabi saat demişken, 395 bin dolarlık saati de, onu koluna takan Bakanı da, onu o bakana hediye eden İranlı’yı da, bu millet hiç unutmadı. Evet, bu millet Memur Teoman’ın kesip attığı tırnak olamayacak, bakanları hiçbir zaman unutmayacak.
20 ARALIK GECESİ VATANDAŞA “FİNANSAL KUMPAS”KURULDU
İşte bu, “17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftasının” yedinci sene-i devriyesinde, bu yıl bir defa daha, konusu “Dolar ve Avro” olan, mağduru da yine milletimiz olan, bir başka skandal yaşadık.Ne yazık ki bugün ülkemizde; milletin alın terini, yurttaşlarımızın emeğini ve birikimini, çarpılacak bir ganimet olarak gören, sakat bir anlayış iş başında… 20 Aralık gecesi, bu ülkede acımasız bir servet transferine, görülmemiş bir “finansal kumpasa” şahit olduk. Bu kumpasın mağduru millettir, müellifi ise, Erdoğan Şahsım Hükümetidir.
VATANDAŞIN MEKTUBU HER ŞEYİ ANLATIYOR
Bugün milletin feryadı arşa yükseliyor. Partimize şikâyetler yağıyor. Milletimiz kendisini koruyup kollasın diye seçtiği hükümetin; kendisine kumpas kurmasını bir türlü hazmedemiyor.
İzninizle adı bizde kalacak şekilde, bir yurttaşımızın gönderdiği mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Sayın vekilim, öncelikle İzmir’den selamlar diliyorum. Ben İzmir’de yaşayan basit bir esnafım. Hayatımı her şarta rağmen, borç harç idare etmeye çalışıyorum. Ancak artık idare edilemeyecek noktaya geldik.Paramız düzenli olarak değer kaybederken, yapılan açıklamaların herhangi bir anlamı yokken, 17 Aralık tarihine kadar düzelmesini bekleyerek, Türk Lirası’nda tuttuk. Bu noktadan sonra ise elimizde, avucumuzda olan tüm paramızı, ortağım ve komşum olan esnafla birlikte, VİOP hesabına yatırdık. Şimdiye kadar Çin modeli, ucuz TL’nin rekabetçi yapısı, nas gibi bahanelerle dövizi pompaladılar, paramızın değerini kaybetmemek için, bize başka bir seçenek bırakmadılar. Ayın 20’si akşamında ise gizli gizli bir karar alıp, Merkez Bankası’nın arka kapısından döviz bozdurarak, dövizi düşürmeye başladılar. Şimdi kimsenin ağzından, Çin, ucuz TL, Nas gibi şeyler çıkmıyor. Ancak Bakan nasıl küçük yatırımcıyı silkelediğini anlatıyor. Ben ve arkadaşım hesabımıza 20 bin Lira yüklemiştik. Şu anda eksi 32 bin Lira var. Son birikimimizdi bu. Bakan Bey bizi ‘küçük yatırımcı’ olarak görüyor, ancak biz küçük yatırımcı değil, hayatını idame ettirmeye çalışan vatandaşlarız.”
DOLARI KÖPÜRTTÜ, BARONLARA HÖPÜRDETTİ
Bu mektup vatandaşa kurulan tuzağı dört dörtlük anlatmış. Peki, vatandaşa bu kumpası kuran Erdoğan, bunlara ne diyor? “Köpüğü bir günde aldık” diyor. Eylül’den beri sürekli konuşarak, Erdoğan döviz piyasalarını kendisi köpürttü. Millete tuzak kurdu. Sonra da “köpük” dediği, milletin tasarruflarını alıp, döviz, faiz baronlarına, yandaşa bir güzel höpürdettirdi. Milleti çarptı. Bunu biz demiyoruz. Erdoğan’ın Nebati Bakanı diyor. Bakan açık açık; “Büyük finansörler, bu işin bir şekilde döneceğini bilir. Ama çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar. Şimdi kara kara düşünüyorlar” dedi. Doğru mu? Doğru. Peki, küçük yatırımcıları korumakla görevli olan Sayın Bakan, siz neden görevinizi yapmadınız? Neden olan bitene gözleriniz pırıl pırıl parlayarak baktınız?
24 GÜNDE %44 DEVALÜASYON
Doların 8 lira 31 kuruşlardan, 10 liraya gelmesi, 49 gün sürdü. Ama aynı doların 10 liradan 18 liralara gelmesi, sadece 24 gün sürdü. 24 günde yüzde 44 devalüasyon… Putin bile Erdoğan’la dalga geçti. Dolar 10 lirayı geçti.
Erdoğan konuşmalarıyla, doların ateşini harladıkça harladı.
22 Kasım’da:“Kurdaki rekabet gücü istihdamda artışa yol açar” dedi. Dolar yükseldi.
26 Kasım’da: “Faiz düşecek” dedi. Dolar yine yükseldi.
29 Kasım’da: “Faiz sebep, enflasyon neticedir” dedi. Dolar bir kere daha yükseldi.
30 Kasım’da:“Faizi düşürüyoruz, enflasyonun da düştüğünü göreceğiz” dedi. Dolar yükseldi.
1 Aralık’ta: “Kur dediğin bugün çıkar, yarın düşer” dedi. Dolar bir defa daha yükseldi.
3 Aralık’ta: “Çin gibi büyüyeceğiz” dediği basına yansıdı. Dolar aldı başını gitti.
6 Aralık’ta:“Faiz yerine üretime dayalı anlayışı hayata geçireceğiz” dedi. Dolar bir defa daha yükseldi.
8 Aralık’ta: “Faiz politikasıyla kuru da, enflasyonu da aşağı çekeceğiz” dedi. Dolar yine yükseldi.
10 Aralık’ta iseYüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’den ayetler okumaya başladı… “Allah sizi açlıkla, mallardan ve ürünlerden eksiltmekle sınar, sabredin” dedi. Dolar bir defa daha yükseldi.
18 Aralık’ta: “Faiz zengini daha zengin yapar” dedi. Dolar bir daha yükseldi.
19 Aralık’ta da: “Ben nas ne gerektiriyorsa onu yaparım” diye noktaladı. Bu sefer dolar kuru yine yükseldi; kur 3 ayda, 8 lira 30 kuruşlardan, 18 lira 30 kuruşlara kadar fırladı.Hazine’nin borçlanma faizi de aynı dönemde 17’lerden 23’lere sıçradı. Yani faizi düşüreceğiz diye yola çıktılar faizi artırdılar.
TÜRKÇE MEALİ: HER SÖZÜNÜ İNKAR ETTİ
Ve 20 Aralık 2021 akşamı… Erdoğan, Kabine toplantısından sonrası ekranlara çıktı: “Döviz garantili TL mevduat vereceğiz. Döviz getirisi mevduattan fazla olursa arasındaki farkı Hazine’den karşılayacağız” deyiverdi. Şimdi bunların Türkçe meali; “Bugüne kadar her yerde ‘faize karşıyım’ dedim. Her açıklamamla doların tansiyonunu yükselttim. Yaptıklarıma Çin modeli diye kılıf uydurmaya çalıştım. Yüce Allah’ın kelamını bile kendi beceriksizliğime kılıf yapmaya çalıştım. Artık gidecek yol bitti. Türk Lirası’na Dolar üzerinden faiz örtüsü giydiriyoruz” demektir. Böylece, o güne kadar söylediği hangi söz varsa hepsini inkâr etmiş oldu.
KUR GARANTİLİ MEVDUAT İPTEKİ CAMBAZ
20 Aralık finansal kumpasının görünen yüzü döviz garantili TL mevduattı.Tabi bu mevduatla uluslararası para çevrelerine, “Ben faizle uğraşmaktan vazgeçtim, dolara teslim oldum” mesajı verildi. Yetmedi sözkonusu konuşmada, “Sermaye hareketleri serbest kalacak” taahhüdü de verildi. Vatandaş için ise “kur garantili vadeli mevduat”, “İpteki cambaz” olarak kullanıldı.
GİZLİDE GEBE KALAN AŞİKÂRE DOĞURUR
Aynı gece bir kamu bankasının genel müdürü, televizyon ekranlarından “Bu gece Cumhurbaşkanımızın açıklamalarından sonra, 1 milyar dolar bozduruldu” diye açıklama yaptı. Ertesi gün özel bir bankanın genel müdürü el yükseltti, “1 milyar 750 milyon dolar bozduruldu” dedi. Erdoğan’ın Nebati Bakanı birkaç gün sonra televizyon ekranlarındaydı. 20 Aralık gecesi, 1 milyar doların “vatandaşlar tarafından” satıldığını iddia etti. Ama ne demişler? “Gizlide gebe kalan, aşikâre doğurur.” Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun günlük verilerinin ve Merkez Bankası bilançosunun açıklanmasıyla, gerçekler bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmaya başladı. BDDK verilerine göre 20 Aralık’tan, 21 Aralık tarihine kadar, vatandaş dövizmöviz satmamış. Aksine döviz almış. Bankalarda gerçek kişilere ait döviz tevdiat hesapları 218 milyon dolar artmış.
MERKEZ BANKASI’NIN ARKA KAPISINDAN ÇIKAN MİLYARLARCA DOLAR
O zaman o akşam milyarlarca doları 18 liradan satıp, doları düşüren kim? Sarayın Merkez Bankası’nın arka kapısından, aldıkları dolarları satan kamu bankaları ne yapmışlar?Yani Merkez Bankası’nın günlük analitik bilançosuna göre, 20 ve 21 Aralık’ta, hiçbir müdahale açıklaması yapılmadan, Merkez Bankası’nın arka kapısından, 7 milyar dolar satılmış. 22 Aralık’ta satılan dolarlar da dikkate alınırsa, Merkez Bankasının 9 milyar dolar sattığını, bu işin uzmanları söylüyor. Biraz önce söyledim, Merkez Bankası’nın arka kapısından aldıkları dadahil, kamu bankaları aynı günlerde, toplam 20 milyar dolara yakın, döviz satmış. Anlaşılan 128 milyar doları buharlaştıran kafa geri dönmüş. Ama artık kimse, “Ben yoktum Cumhurbaşkanıydım” deme hakkına da sahip değil.
PAHALIDAN SATIP UCUZDAN TOPLAYAN KİM?
Şimdi buradan kere daha soruyorum: 18 liradan doları kim sattı, 11 liradan sonra bu dolarlı kim topladı? Kamu bankalarının 11 liradan sattığı dolarları kim topladı? Kamu bankalarının sattığı bu dolarlarda tüyü bitmedik yetimin hakkı var. Kimler bu dolarları ucuz ucuz topladı? Milletin dövizleriyle milletikim çarptı? 20 Aralık gecesi vatandaşın uykuda olmasını, yurtiçi piyasaların kapalı olmasını, Noel tatili nedeniyle, yurt dışı piyasalarda da işlem hacminin sığ olmasını fırsat bilerek “20 Aralık kumpası” uygulamaya kondu. Merkez Bankası ve kamu bankalarının yüklü döviz satışlarıyla, algoritmik emirler tetiklendi, dolar kuru 18 liralardan, 11 liralara kadar hızla çekildi. 21 Aralık sabahı, televizyona çıkarılan bir banka genel müdürü, kurdaki hızlı çözülüşü işte bu işlemlere bağladı.
MANİPÜLASYON SİCİLİ KABARIK KURULUŞA DANIŞMANLIK İZNİ
Küresel piyasalarda manipülasyon sicili oldukça kabarık olan, 2019’da da ülkemiz döviz piyasasında, manipülasyon yapma iddiasıyla, SPK ve BDDK tarafından, soruşturmaya tabi tutulan, Amerikalı bir şirket var. Bu Amerikalı finans şirketi, 18 Aralık tarihinde, müşterilerine bu elimdeki mektubu yazıyor. “Türk Lirası için, yeni algoritma emri almayacağını” söylüyor. Eski emirlerin de, en kısa sürede iptal edilmesi” tavsiyesini, müşterilerine iletiyor. Anlaşılan bu kurum, iki gün sonra olacakları haber almış, müşterilerini de önceden uyarıyor. Bu finans şirketi, bu bilgiye nasıl ulaştı? Şimdi burada birde bir karar var Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurul kararı. Aynı şirkete Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 21 Aralık 2021 tarihinde, kumpasın en hararetli noktasında, kurul kararıyla, “Türkiye’de danışmanlık yapma” iznini neden veriyor? Ya da daha doğru bir şekilde soruyum, neyin karşılığında veriyor?
ORTADA BÜYÜK BİR ORGANİZASYON VAR
Biz bu operasyonun, vatandaşa kurulan kumpasın planlı, programlı bir cehl olduğunu boşuna söylemedik. Çünkü ortada büyük bir organizasyon var.21 Aralık sabahı saat 9.25’de, piyasanın açılmasına sadece 5 dakika kalmışken,Borsa İstanbul’a ilginç bir talep geliyor. Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasasında, döviz ve altın vadeli işlem sözleşmelerinde, alt fiyat limitinin yüzde 10’dan, yüzde 80’e çıkarılması isteniyor. Bugüne kadar bu büyüklükte bir alt limit değişikliği, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında yok. Şimdi böyle bir değişikliğe, hangi değerlendirme yapılıp da karar verildi? Alt limit yüzde 80’e yükseltildikten sonra, Aralık ve Ocak kontratlarında, çok düşük kurlardan işlemleri kimler geçti? Buradaki alış emirlerini kimler verdi? Bunlar hangi kurumlardır? Bu işlemler neden daha sonra iptal edildi. Bu iptalin gerekçesi nedir? Taraflara etkisi olmuş mudur? Bu işlemler neticesinde ne kadarlık bir, “Teminat çağrısı” yapılmıştır? Bu sorulara hükümetin cevap vermesi lazım. Ne yazık ki bu kumpasın VİOP bacağında da, pek çok yatırımcının mağdur edildiğini görüyoruz. 20 ve 21 Aralık tarihlerinde, birkaç koldan birden, milletimize organize bir operasyon çekildiği anlaşılıyor.
BUNUN ADI MİLLETİ TEŞEKKÜL HALİNDE ÇARPMAK
Bunun adı ekonomi yönetmek falan değildir. Bunun adı milleti teşekkül halinde çarpmaktır. Millete yapılan bu operasyon, Sülün Osman’a bile şapka çıkarttıracak durumdadır. Özetlersek; Erdoğan önce, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasıyla döviz kurlarını yükseltti. Buna da; “Rekabetçi kur”, “Çin modeli” diye kulplar taktı. Milletin parasını pul etti, milleti “Öz yurdunda garip, öz vatanında parya” yaptı. Dün akşam ödüllerini dağıttığı şairin söylediği gibi.Sonra, Kuran’dan ayetler okumaya başladı, “Nas” dedi. Muaviye misali, kendi ikbali için Kuran-ı Kerim sayfalarını kopardı, mızrağın ucuna taktı. Ama sonunda, Türk Lirası mevduata dolar kumaşından faiz elbisesi giydirdi.