Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antalya Altın Portakal Film Festivali… “Kanto” yalnızlık, sevgi ve kuşaklar arasında sıkışan hayatları anlatıyor

62. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında ulusal yarışma bölümünde izleyiciyle buluşan “Kanto”, büyük beğeni topladı. Kanto, üç kuşak kadın üzerinden aile bağlarını, görünmez sınırları ve yalnızlığı sorguluyor. Yönetmen Ensar Altay, insan ilişkilerindeki görünmeyen yaralara ışık tutuyor.

62. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında ulusal yarışma bölümünde izleyiciyle

Haber: Hilal SOLMAZ

(ANTALYA) – 62. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında ulusal yarışma bölümünde izleyiciyle buluşan “Kanto”, büyük beğeni topladı. Kanto, üç kuşak kadın üzerinden aile bağlarını, görünmez sınırları ve yalnızlığı sorguluyor. Yönetmen Ensar Altay, insan ilişkilerindeki görünmeyen yaralara ışık tutuyor.

Gösterim sonrası yönetmen Ensar Altay ve başrol oyuncuları Didem İnsel ile Yıldız Kültür, ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı.

İlk uzun metrajını Japonya’da “Kodouşe” adlı belgeselle gerçekleştiren Ensar Altay, “Kanto”nun çıkış noktasına ilişkin, “Kodokuşe, yalnız ölümleri anlatıyordu ve beni çok etkiledi. Dünyada insanlar köşelerde unutuluyor, ölüme terk ediliyor. Bizim de tercih ettiğimiz yaşam biçimleriyle oraya gittiğimizi düşünüyorum. Kanto’da bu yalnızlığın kaynağını ve çözümünü sorgulamak istedim” ifadelerini kullandı.

Altay, filmde üç kuşak kadının yaşamına odaklandıklarını belirterek, “Kanto, Osmanlı döneminde kadının sahneye çıkışı anlamına geliyor. Filmde üç kuşak kadın arasında tekrar eden bir kaderi izliyoruz. Feminist bir söylem üzerinden değil ama yükün hep kadına bırakıldığı bir dünyayı tartışmaya açıyoruz” dedi.

“Senaryoyu okuduğumda bunda benim olmam gerektiğini hissettim”

Filmde demans başlangıcı yaşayan kayınvalideyi canlandıran usta oyuncu Yıldız Kültür, karakterler üzerinden gerçek hayattaki çatışmalara değinerek, “İnsanların artık hiç kimseye tahammülleri kalmadı, sevgisiz olduk. Etrafına ve evlatlarına karşı daha egoist oluyorlar. Ama kadın mutluysa, herkes mutlu oluyor. Bunu annemden öğrendim; annem evde mutluysa, biz de mutlu oluyorduk” ifadelerini kullandı.

Kültür, sinemaya seçici yaklaştığını belirterek, “Senaryoyu okuduğumda bunda benim olmam gerektiğini hissettim. Sevgiyle ve isteyerek çalıştım. Kadromuz çok iyiydi; hem oyuncular hem de kamera arkası ekibiyle çok keyifli bir çalışma ortamı yakaladık” dedi. Karakteri hakkında konuşan Kültür, “Saliha Sultan azıcık egoist bir kadın. Yaşlılar daha çok yaş aldıkça kendilerini düşünüyor ve evlatlarını düşünmeyebiliyor. Ama Alzheimer başlangıcıyla kadın ne yaptığını tam olarak bilmiyor, kırıcı değil, aslında savunulacak bir tarafı da var. Biz evlatlarımızı bize baksın diye doğurmuyoruz; onların da kendine göre bir yaşamı var” dedi.

Kültür, modern yaşamda kadınların üzerindeki görünmez yüklerine de değinerek, “Eskiden insanlar beraber yaşar, birbirlerine tahammül ederdi. Ama artık kimsenin kimseye tahammülü kalmadı. Kadınlar, anne, eş, çalışan, ev kadını olarak her şeyi üstleniyor. En ağır yükü taşıyan insan kadın” dedi. Usta oyuncu, Türk sinemasındaki kadın hikayelerinin daha görünür hâle gelmesini de olumlu bulduğunu belirterek, “Hep erkek egemen hikayeler vardı, artık kadınları tanımaya başladık. Bu, ülkemiz için çok önemli. Kadınların yükünü görmek ve hikayelerini izlemek, toplumsal farkındalığı artırıyor” şeklinde konuştu.

“Her seyrettiğimde farklı şeyler düşünüyorum”

Kanto filminin diğer başrol oyuncusu Didem İnsel, filmde canlandırdığı karakter üzerinden modern evliliklerdeki kültürel ve toplumsal çatışmaları anlattı. İnsel, senaryonun derinliği ve katmanlı yapısına dikkat çekerek, “Bir oyuncu için bu kadar katmanlı ve duygusal yoğunluğu koruyarak oynayabileceği bir senaryo çok büyük bir şans. Her seyrettiğimde farklı şeyler düşünüyorum ve önemli olan da bu; herkes kendi deneyiminden bir şey bulabiliyor” dedi.

Filmdeki gelin- kayınvalide ilişkisine dair değerlendirmesinde İnsel, kadınların evliliklerde üzerindeki görünmez yüküne vurgu yaparak, “Senaryo dışarıdan basit görünebilir ama içinde neredeyse hayatta olabilecek tüm duygular var. En önemli problem kültür farkı. Eğer biri çok geleneksel, biri çok modern aile yapısına sahipse, uzun vadede bu iş genellikle kadının fedakârlığıyla yürütülüyor. Bu, sosyal veya ekonomik sınıftan bağımsız bir durum” diyerek evlilikte eşlerin haklılıklarının birbirine zarar vermemesi gerektiğini, herkes kendi perspektifinden haklı olabilir, ama evliliklerde en önemli şeyin kültür çatışmasını yaratmadan ilerleyebilmek olduğunu söyledi.

Ödüller bu akşam sahiplerini bulacak

Türkiye’nin en uzun soluklu film festivali olan Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, bu akşam yapılacak ödül töreni ile sona erecek. Festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda 12 film izleyiciyle buluştu. Bu sene Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın jüri başkanlığını Ömer Vargı üstlenirken, jüri üyeleri arasında ise Aydın Sarıoğlu, Beren Saat, Engin Alkan, Mircan Kaya, Sevin Okyay ve Zeynep Koloğlu yer aldı.

Festivalin kapanış töreninde Ulusal Uzun Metraj Kategorisi’nde En İyi Film Ödülü, Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü, Behlül Dal En İyi İlk Film Ödülü, En İyi Yönetmen Ödülü, Cahide Sonku Ödülü, En İyi Senaryo Ödülü, En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü, En İyi Müzik Ödülü, En İyi Kurgu Ödülü, En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanacak isimleri belirleyecek.