(ANKARA) – Yurttaş Birlikteliği, 6 Aralık Cumartesi günü Tandoğan’da düzenlenecek “Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı” mitingine ilişkin, “Türkiye’nin sorunu, kaynak yetersizliği değil, var olan kaynakların eşit ve adil olarak dağıtılmayışıdır. Eşit ve adil bir bütçe, ancak, halkın sesi, sözü ve gereksinimleri karşılanarak hazırlanabilir. Bunun sağlanması için de katılımcılık esastır. Bütçe görüşmelerine taraf edilmeyen bizler, halk olarak, sesimizi Tandoğan’dan haykıracağız” açıklamasını yaptı.
Yurttaş Birlikteliği, 6 Aralık Cumartesi günü Tandoğan’da düzenlenecek “Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı” mitingine ilişkin Türkiye Ormancılar Derneği Konferans Salonu’nda basın toplantısı yaptı. Yurttaş Birlikteliği adına açıklamayı yapan Şenal Sarıhan, şunları kaydetti:
“TBMM’de bütçe görüşmeleri sürerken, kadın, erkek genç, yaşlı emekliler ve emekçiler, hep birlikte 6 Aralık’ta Ankara’da Tandoğan’da toplanacağız. Amacımız, halkın emeğinin hakkını talep etmek. Önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da 2026 yılı merkezi bütçe yasa önerisinin hazırlanmasında görüşümüz sorulmadığı gibi, bütçe kaynaklarının pay edilmesinde de yok sayıldık. Emekli maaşı ya da maaş olarak, elimize geçen ‘aylık’ olarak ifade edilen miktarlar, günlük gereksinimleri dahi karşılayamaz hale geldi. Ekmeğimiz, küçülmüyor, yok olmaya doğru gidiyor. En elverişli alışveriş alanları olan pazarlara, gün ışığında değil, gece karanlığında, döküntü toplamaya çıkar hale getirildik. Çocuklarımız, beslenme çantalarında yokluk taşıyorlar. Üniversitelerde okuyan gençlerimize verilen burslar, ne kitaba ne de karın doyurmaya yetmiyor. Sinema, tiyatro, kitap almak bir lükse dönüştü. Yoksulluk, giderek derinleşiyor. Halk, karnını, beynini ve sağlığını koruyamaz ve yarınını düşünemez hale getiriliyor.
“Bu tabloyu, değiştirmenin olanaklı olduğunu biliyoruz”
Bir işçi sendikası, Kasım 2025 verilerine göre yoksulluk sınırını; 97 bin 159 lira, açlık sınırını ise 29 bin 828 lira olarak açıklıyor. En düşük kiranın 25 bin liradan başladığı günümüzde, milyonlarca emekli 16 bin 881 lira ve milyonlarca işçi de 22 bin 104 lira ile adeta ölüme mahkum ediliyor. Sözde ‘bütçe disiplini’ adı altında emekli ve emekçilerin maaş ve ücretleri budanırken; yandaşlara ve patronlara milyarlarca liralık teşvik, vergi muafiyeti ve hazine garantisi adı altında milli gelirden devasa paylar dağıtılıyor. Açlık sınırı 25 bin lirayı bulmuşken, yüksek bürokratlara 30-60 bin lira arası maaş artışı müjdesi veriliyor. Bu haksızlıktır. Ve biz emekliler, emekçiler, öğrenciler, engelliler her birimiz, öznel koşullarımızın daha da kararttığı bu tabloyu, değiştirmenin olanaklı olduğunu biliyor ve bu duruma itirazımızı yükseltiyoruz.
“Bu karanlık gidiş, yıllardır uygulanan yanlış ekonomik politikaların sonucudur”
İktidara ve bütçe yapıcılarına sesleniyoruz; bu karanlık gidiş, yıllardır uygulanan yanlış ekonomik politikaların sonucudur. Türkiye’nin sorunu, kaynak yetersizliği değil, var olan kaynakların eşit ve adil olarak dağıtılmayışıdır. Eşit ve adil bir bütçe, ancak, halkın sesi, sözü ve gereksinimleri karşılanarak hazırlanabilir. Bunun sağlanması için de katılımcılık esastır. Bütçe görüşmelerine taraf edilmeyen bizler, halk olarak, sesimizi Tandoğan’dan haykıracağız. Milletin temsilcilerine ve iktidara, bizi temsilen bulundukları makamlarda bizi görmelerini ve ellerini gerçeğe ve vicdanlarına koymalarını isteyeceğiz. Onların görevi halka hizmettir ve en büyük hizmet, yaşam hakkının güvence altına alınmasıdır.”
“Toplumun tüm dezavantajlı kesimlerinin de katılımıyla ‘katılımcı bütçe’ hazırlanmalı”
Sarıhan, Yurttaş Birlikteliği’nin taleplerini şöyle sıraladı:
“Adil bir vergi sistemi ve insanca yaşamamıza yetecek bir gelir için toplumun tüm dezavantajlı kesimlerinin de katılımıyla ‘katılımcı bütçe’ hazırlanmalı. Asgari ücret ile en düşük memur maaşının yoksulluk sınırı üzerine çekilmesi, emekli aylığının ise yoksulluk sınırı da gözetilerek en düşük memur maaşından az olmamalı.
Üniversite öğrencilerinin başta barınma, beslenme ve eğitim giderleri olmak üzere tüm zorunlu gereksinimlerinin karşılanması için aylık 30 bin lira karşılıksız burs ve kredi ödenmeli.
Emekli ve emekçi maaşları ile öğrenci kredilerinin artışında; TÜİK’in gerçek dışı verileri değil, bağımsız kurumların verileri esas alınmalı ve yalnızca TÜFE oranı değil, refah payı da eklenmeli. Yılda iki kez emeklilere ödenen 4 bin liralık bayram ikramiyesinin, işçi ve kamu çalışanlarını da kapsayacak şekilde bir maaş tutarında ve yılda dört kez ödenmesi sağlanmalı. Banka promosyonlarının, tüm emekliler için standart hale getirilerek yılda en az bir maaş tutarına yükseltilmesi gerekir.
Tüm yurttaşlar için ücretsiz sağlık hizmeti, anayasal güvenceye kavuşturularak, emeklilerden alınan ilaç, muayene, tahlil, tetkik ve tedavi katkı payları kaldırılmalı. Halen yetersiz olan 18 bin yatak kapasiteli resmi huzurevi sayı ve kapasitesi artırılarak, 50 bin yatağa çıkarılmalı. Emekli, işçi, işsiz, çiftçi, öğrenci ve kamu çalışanlarının sendikalaşması ve toplu sözleşme hakkı önündeki fiili engellerkaldırılarak, emekli sendikaları, Anayasal güvenceye kavuşturulmalı.
Emekli Sandığı, SSK ve Bağkur emeklileri arasındaki eşitsizlikler kaldırılarak, SGK bünyesinde birleştirilmeli. 5510 sayılı Yasa ile budanan emekli maaşları ve aylık bağlama oranları eski duruma getirilmeli ve 5510 sayılı Yasa’dan vazgeçilmeli. EYT’lilerin haklı istemleri doğrultusunda yasal düzenleme yapılarak mağduriyetlerin giderilmeli. Engellilerin sakatlık oranları, objektif olarak değerlendirilip erken emeklilik hakkı tanınmalı. İnsanca yaşamak için, tümü ile haklı olan istemlerimizi kamuoyu ile paylaşıyor, sesimizi daha güçlü olarak duyurabilmek için, tüm halkımızı 6 Aralık’ta saat 13.00’de Ankara Tandoğan’a davet ediyoruz. Ve diyoruz ki ya hep beraber, ya hep beraber.”

