Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yeni Yol Grup Toplantısı… Ali Babacan: “Enflasyonu patlatan bu hükümettir, kendi suçunun cezasını vatandaşa çektirmek zulümdür. 1 Temmuz’da ara zam vermemek hak gasbıdır”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “hükümetin, kendi açıkladığı uyduruk enflasyona göre kök aylıklara yaptığı zammın, emekli maaşının aslını etkilemediğini” ifade ederek, “En düşük emekli maaşı için ayrı bir düzenleme geriyor. Bu ülkede enflasyonun çok düşük olduğu dönemlerde dahi 1 Temmuz’da hep ara zam yapılmıştır. Enflasyonu patlatan bu hükümettir, enflasyonun sorumlusu bu iktidardır. Kendi suçunun cezasını vatandaşa çektirmek zulümdür. Bakın açık söylüyorum, 1 Temmuz’da ara zam vermemek, hak gasbıdır. İktidarı buradan uyarıyor, büyük bir geçim sıkıntısı yaşayan asgari ücretlimize ve emeklimize hakkını vermeye davet ediyorum” diye konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "hükümetin, kendi açıkladığı uyduruk

(TBMM) – DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “hükümetin, kendi açıkladığı uyduruk enflasyona göre kök aylıklara yaptığı zammın, emekli maaşının aslını etkilemediğini” ifade ederek, “En düşük emekli maaşı için ayrı bir düzenleme geriyor. Bu ülkede enflasyonun çok düşük olduğu dönemlerde dahi 1 Temmuz’da hep ara zam yapılmıştır. Enflasyonu patlatan bu hükümettir, enflasyonun sorumlusu bu iktidardır. Kendi suçunun cezasını vatandaşa çektirmek zulümdür. Bakın açık söylüyorum, 1 Temmuz’da ara zam vermemek, hak gasbıdır. İktidarı buradan uyarıyor, büyük bir geçim sıkıntısı yaşayan asgari ücretlimize ve emeklimize hakkını vermeye davet ediyorum” diye konuştu.

Babacan, TBMM’de Yeni Yol Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i anarak başlayan Babacan “Süleyman Demirel muhtıralarla, darbelerle, siyasi yasaklarla bastırılmak istenen demokrasimiz için bedeller ödedi. Allah kendisine rahmet eylesin, mekânı cennet olsun” dedi.

“ABD’nin ‘saldıran taraf’ olarak savaşa katılması tüm bölgeyi ateşin içine atmak demektir”

Türkiye’nin bölgesinin kötü günlerden geçtiğini, savaşın yoğunlaştığını, ateş çemberinin büyüdüğünü ifade eden Babacan, şunları söyledi:

“Şımarık, arsız, hadsiz, hukuksuz bir terör devletiyle karşı karşıyayız. Bu devletin karşısında dünya sessiz. Vaktiyle insan haklarını, uluslararası hukuku dillerinden düşürmeyenler, şimdi hizaya dizildi, bu arsızlığı sadece izlemekle yetiniyor. Filistin topraklarını işgal ederek yüzlerce yerleşke kurdular, yetmedi. Batı Şeria’da, binlerce insanı öldürdüler, yetmedi. Gazze’de, kadın çocuk demeden on binleri öldürdüler, yetmedi. Lübnan’a defalarca saldırı düzenlediler, yetmedi. Esad rejimi devrilip Şam’da yeni yönetim iş başına geldiğinden bu yana, Suriye’yi yüzlerce kez bombaladılar, yetmedi. Şimdi de gözlerini İran’a dikmiş durumdalar. Uluslararası toplum şunu hala anlamadı: İsrail hükümetine ‘dur’ demediğimiz her gün, bölgemizde yaşanacak başka katliamların önü açılacak, milyonlarca masum insanın hayatı tehlikeye girecektir. Bakın, tarihle, tecrübeyle sabittir; nükleer sorunların nihai çözümü masada olur, diplomasiyle olur. Oysa İsrail yönetimi, ABD’nin siyasi ve lojistik desteğiyle yetinmiyor, son günlerde ısrarla ABD’yi bizzat saldıralara katılan taraf olmaya zorluyor. ABD’nin ‘saldıran taraf’ olarak savaşa katılması tüm bölgeyi ateşin içine atmak demektir. Uyarıyorum felaket yanı başımızda, insanlık için felaket kapıda.

“Bölgemizde yer yerinden oynasa, Gazze’yi hep gündemde tutacağız”

İsrail’in İran’a saldırısı, Gazze konusunda dünya kamuoyunun tam da kendi aleyhlerine döndüğü bir dönemde başlamıştır. Başta Avrupa’daki bazı ülkeler olmak üzere pek çok ülke, Gazze’deki vahşete ve açlığa sesini yükselttiği bir anda, İsrail İran’a saldırmış, dikkatleri Gazze’den İran’a doğru çevirmiştir. Televizyonlara baktığınızda artık Gazze yok, İran var. Halbuki ki Gazze’de zulüm devam ediyor mu? Aynen devam ediyor. Filistin Sağlık Bakanlığı’ndan verilen sayıları söylüyorum. Pazartesi ölen sayısı 20. Dün ölen sayısı 50. Bunlar, gıda kuyruğunda beklerken öldürülen siviller, kadınlar, çocuklar. Vahşet tam gaz devam ediyor. İsrail ile İran arasındaki savaş, iki düzenli ordunun savaşı. Gazze’de olan, silahsız masum insanların üzerine silahlı askerlerin saldırması çok çok farklı. Peki, biz Gazze’yi unutacak mıyız? Asla. Unutmadık, unutmayacağız. Bölgemizde yer yerinden oynasa, Gazze’yi hep gündemde tutacağız. Çünkü Gazze konusunda bizim iktidar ne kadar sessizse, milletimiz o kadar ayakta. İktidar ne kadar çekingense, milletimiz o kadar cesur. İktidar ne kadar yetersizse, milletimiz o kadar maharetli. Bakın, pazar günü Üsküdar Meydanı’nda toplanan kalabalığı gördünüz. Millet tek bir ağız oldu, Gazzelilerin yanında durdu. Siyasi partiler bir oldular, İsrail’in zulmüne dur dediler. Saadet Partisi’nin değerli yöneticilerine, öncülük ettikleri bu miting organizasyonu için tekrar teşekkür ediyorum. Tekraren söylüyorum, Gazze’yi unutmayacağız, unutturmayacağız.

“Yeri geldiğinde gazetecilere laf yetiştiren Cumhurbaşkanı ama konu sanal kumar, sanal bahis olunca sus pus”

Her konuda topa giren, yeri geldiğinde gazetecilere laf yetiştiren Cumhurbaşkanı ama konu sanal kumar, sanal bahis olunca sus pus çünkü, yaptığını çıkıp savunamıyor. Ey AK Partili milletvekilleri, teşkilat mensupları, biliyorum dinliyorsunuz, takip ediyorsunuz. Şu genel başkanınızı uyarın yahu. Belli ki menfaat şebekesi Erdoğan’ı ablukaya almış. Bu konuda kafasını kaldıramıyor. Para tatlı geliyor. Daha yılbaşında sanal kumarın vergisini düşürdü. Bari siz uyarın AK Partili milletvekilleri, teşkilat mensupları. Ama hiç endişeniz olmasın arkadaşlar. Biz sanal kumar, sanal bahis denen bu illet bu ülkeden sökülüp atılana kadar mücadele edeceğiz. Sürekli gündemde tutacağız.

“Ara zam yapmamak asgari ücretliden, asgari emekli maaşı alan vatandaşlarımızdan ‘çalmak’ demektir”

Yılın yarısını tamamlıyoruz. 1 Temmuz yaklaşıyor. 1 Temmuz’da memurlar, kamu çalışanları, emekliler hep ara zam alırlar. Ancak iki yıldır hükümet, asgari ücretliler için ara zam uygulamıyor. Bu yıl en düşük emekli maaşı için bir hazırlık da henüz görünmüyor. Çünkü kendi açıkladıkları o uyduruk enflasyona göre maaşın köküne zam yapıyorlar ya ama aslında en düşük emekli maaşının aslını etkilemiyor. En düşük emekli maaşı için ayrı bir düzenleme geriyor. Bu ülkede enflasyonun çok düşük olduğu dönemlerde de dahi 1 Temmuz’da hep ara zam yapılmıştır. Ülkede, TÜİK enflasyonun dahi yüzde 30’lu yüzde 40’lı rakamlarda dolaştığı bir dönemde, 1 Temmuz’da ara zam yapmamak asgari ücretliden, asgari emekli maaşı alan vatandaşlarımızdan ‘çalmak’ demektir. Enflasyonu patlatan bu hükümettir, enflasyonun sorumlusu bu iktidardır. Kendi suçunun cezasını vatandaşa çektirmek, zulümdür. Bakın açık söylüyorum, 1 Temmuz’da ara zam vermemek, ‘hak gasbıdır.’ İktidarı buradan uyarıyor, büyük bir geçim sıkıntısı yaşayan asgari ücretlimize ve emeklimize hakkını vermeye davet ediyorum.

“Ekonomi yönetiminde keyfi uygulamalara derhal son verilmeli”

Bölgemizde ne türden sorunlar olursa olsun, unutmamamız gereken bir hakikat var: Biz bir oldukça, birlik oldukça karşımızda hiç kimse duramaz. Unutmayın, kale içeriden fethedilir. Kendi içimize dikkat edeceğiz, kalenin içini sağlam tutacağız. Biliyoruz ki önümüzdeki aylar, güvenlik konularının ön planda olduğu aylar olacak. Güvenliğin gerektirdiği her ne varsa, ödün vermeyeceğiz. Fakat bunu yaparken, demokrasi ve özgürlük talebimizden de tek bir adım geri durmayacağız. Çünkü güvenlik ancak güçlü olmakla sağlanır. Türkiye’nin güçlü olmasının tek yolu demokrasidir, özgürlüklerdir, hukuktur, adalettir. Bunu aklımızdan çıkarmayacak, ülkemizin bekası için yüzümüzü daima demokrasiye çevireceğiz. Çünkü demokrasiden ve özgürlüklerden daha güçlü bir silah yok. Hukuktan, adaletten daha önemli bir güvenlik politikası yok. Bu gelişmeler, az veya çok, ekonomimizi de etkileyecektir. Petrol fiyatlarının artması demek, Türkiye için daha yüksek enflasyon ve daha yüksek cari açık demektir. Böyle zor dönemlerde, ekonomiyi sağlam tutmanın yolu da hukuktan geçer, adaletten geçer. Ekonomiyi güçlü tutmak, güçlü bağımsız kurumlarla ve kural bazlı bir yönetim anlayışıyla olur. Ekonomi yönetiminde keyfi uygulamalara derhal son verilmeli, tasarrufu artıracak tedbirler alınmalıdır. Çünkü biliyorum ne yapacaklarını ‘ne yapalım savaş çıktı enflasyon arttı bizim suçumuz değil’ diyecekler.

“Getirin Avrupa Birliği standartlarında kamu ihale yasasını Meclis’e derhal destek verelim”

En önemlisi de savaşa karşı kendimizi hazırlayacak mıyız? Hodri meydan diyorum, getirin Avrupa Birliği standartlarında kamu ihale yasasını Meclis’e derhal destek verelim, geçirelim ve devlette tasarrufu o zaman sağlayalım. Dışarıdan gelecek olumsuzluklara hazırlanmak istiyorsak devlet tasarruf etmelidir. Bunun da yolu Kamu İhale Yasası’nı derhal değiştirmektir. Avrupa Birliği standartlarında bir yasa çıkarılmalıdır. Ekonomimizi güvenceye almanın en önemli yöntemi, devletin derhal ama derhal, israfı durdurmasıdır. Biz uyarılarımızı yapıyoruz, tavsiyelerimizi anlatıyoruz. Umarım ki dinlerler, umarım ki yaparlar.”