(MALATYA)- CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Yeşilyurt’ta mahalle muhtarlarıyla bir araya geldi. Ağbaba, “Türkiye’de maalesef mal güvenliği kalmamıştır, can güvenliği kalmamıştır, namus güvenliği kalmamıştır. Bakın, birinin diplomasına çöküyorsanız, yarın sizin nikah cüzdanlarınıza çökerler. Yarın tapularınıza çökerler. Çökülüyor mu? Çökülüyor” İfadelerini kullandı.
Yeşilyurt ilçesi Çilesiz Mahallesi’nde merkez mahalle muhtarlarıyla bir araya gelen CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, yerinden dönüşüm, terörsüz Türkiye ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mahkeme süreci hakkında konuştu.
Muhtarlarla düzenli iletişim halinde olduklarını vurgulayan Veli Ağbaba, şunları söyledi:
“İlk milletvekili olduğumdan itibaren hep muhtarlarla yoğun ilişki içerisinde olmaya çalıştık. Mahallelerin sorunlarını ilk önce onlardan dinledik. Onların bir talebi olursa, onları yerine getirmeye çalıştık. Bugün de belediye meclislerimiz, tam kalıcı olarak sürekli muhtarlarımızı dinliyorlar. Hem sorunlarını dinliyorlar hem de onların sorunlarını çözmeye çalışıyorlar.
“Yerinde dönüşümde Malatya sınıfta kaldı”
Burada yeni gelmişken bir şey ifade etmek istiyorum. Maalesef yerinde dönüşüm projelerinde Malatya, hem yerel yönetimlerin çok geç başlaması nedeniyle sınıfta kaldı, hem de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün yeterli personel bulundurmaması nedeniyle yerinde dönüşümler çok yavaş ilerliyor. Bu işlemlerin geç yapılması, artan fiyatlar, enflasyon nedeniyle artık bin 500 liranın alım gücü yarından bile daha aşağıya düşmüş durumda. Çimentoya baktığımız zaman, hazır betona baktığımız zaman, diğer malzemelere baktığımız zaman maalesef artık bin 500 liranın bir anlamı kalmamış durumda. Bu hem projelerin geç onaylanması sebebiyle bunu yaşadık hem de ÇGH İl Müdürlüğü, maalesef projeleri çok zamanda geçirmediği için insanlar hâlâ para alamamış durumda.
Özellikle büyük sitelerde para alan site neredeyse yok denecek seviyede. Bunun da altını çizelim. Yani bu mutlaka hızlandırılmalı. Depremden yaralar sarmak, mahalle kültürünün devam edebilmesi, insanların doğdukları yerde kalabilmesi için, herkesi Türkiye’ye mahkûm etmemek için yerinde dönüşüm projeleri hızla geçmeli. Ve yerinde dönüşüme para mutlaka zamanında verilmelidir.
“PKK’ya silah bırak diyorlar, diğer yandan, CHP’li belediyelere terörden dolayı kayyum atıyorlar”
Türkiye’de yaşadığımız şeylere baktığımız zaman, her gün, her yaşadığımız şeyden sonra ‘Bu da mı olur?’ diye düşünüyoruz. Şimdi biliyorsunuz, ekim ayında Sayın Devlet Bahçeli’nin bir çağrısıyla ‘Terörsüz Türkiye’ dedikleri bir süreç başlatılmaya çalışıldı.
Şimdi Sayın Devlet Bahçeli yine açıklama yapmış. Demiş ki ‘4 Mayıs’ta PKK silah bıraksın.’ Demiş ki ‘PKK silah bıraksın, kendini feshetsin.’ Değerli arkadaşlar, öyle bir süreç yaşıyoruz ki; bir taraftan PKK’ya silah bırak diyorlar, diğer taraftan İstanbul Belediyesi’nde, Cumhuriyet Halk Partili belediyelere terörden dolayı kayyum atıyorlar. Bu ne lahana, bu ne turşu? Bakın, sırf geçmişte başka partilere siyaset yaptı diye ya da etnik kökeni Kürt diye belediye meclis üyesi gösteriyoruz; onları Şişli Belediyesi’ne ya da Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atamak için gerekçe gösteriliyor. Hatta İstanbul Belediyesi’nin bile, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bile kafasında hâlâ kayyum kılıcı sallanmaya devam ediyor.
Niye? ‘KCK’ dediğimiz bir yapıyla güya iş birliği yapmışız. Değerli arkadaşlar, biz bir iş birliği yaptık mı? Yaptık vallahi! Her yerde yaptık! Malatya’da yaptık, MHP’yle yaptık, AK Parti’yle yaptık. Geçmişte AK Parti’den belediye başkanı olanları belediye başkanı yaptık, Ankara’da MHP’den belediye başkanı olanları belediye başkanı yaptık. Geçmişte başka siyasi partilerden olanları da belediye meclisi yaptık.
“Kendileri yapınca suç yok CHP yapınca terör var”
Yani AK Parti geçmişte HDP’den belediye başkanı yapmış insanları belediye başkanı yapınca, encümen yapınca, belediye meclisi yapınca orada suç yok; CHP yapınca terör var! Bu ne lahana, bu ne turşu?
Hakikaten bir taraftan PKK’ya ‘silah bırak’ diyorlar, diğer taraftan CHP’yi terörle bir araya getirmeye çalışıyorlar. Burada hem Sayın Devlet Bahçeli’ye sesleniyoruz hem hükümete sesleniyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi’ni hiçbir güç terörle yan yana getiremez. Bugün terör örgütü demiyorlar artık. Ne diyorlar? ‘PKK’nın kurucu önderi’ diyorlar. Bunu biz söylesek kıyamet kopar. ‘PKK’nın kurucu önderi’ diyorlar; diğer taraftan da CHP’yi terörle ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Buna kimse inanmaz, bu sürece kimse güvenmez. ‘Terörsüz Türkiye’ olsun mu? Sonuna kadar destekliyoruz! Ama diğer taraftan öğrencileri terörist sayarsan, üniversite öğrencilerini pırıl pırıl gençlerken terörist diye cezaevine atarsan, siyasetçileri terörist diye cezaevine atarsan, sivil toplum örgütlerini terörist diye cezaevine atarsan, sanatçısını, gazetecisini, siyasetçisini terörist diye cezaevine atarsan; buna kimse inanmaz, bu sürece de kimse kusura bakmasın, güvenmez.
19 Mart’ta bir darbe yapıldı
Şimdi, bir diğer mesele, gittiğim her yerde anlatmaya çalışıyorum: Kafanızda bir soru işareti varsa, lütfen sorun. 19 Mart’ta bir darbe yapıldı. 18 Mart’ta diploma iptal edildi, bir gün önce. 31 yıllık diploma iptal edildi, değerli arkadaşlar. Bakın, bu diplomayı veren İstanbul Üniversitesi. En başta usulsüzlük olduğunu söylüyorlar. Devletin üniversitesi ilan açıyor, diyor ki: ‘Ben şu kadar öğrenci alacağım’. Şartları belli. O şartlara başvuranları da üniversiteye geçici olarak alıyor, Kıbrıs’tan alıyor. Şimdi sırf Ekrem İmamoğlu başvurdu diye bu suç oluyor arkadaşlar. Başvuru ilan açan İstanbul Üniversitesi. Kabul yapan İstanbul Üniversitesi. Diploma iptal eden kim? İstanbul Üniversitesi’nin senatosu. Fakültede iptal etmiyor diplomayı. Fakültede diplomayı iptal edecek hoca bulamıyorlar. Ne yapıyorlar? İşte farklı farklı bölümlerde insanlar İmamoğlu’nun diplomasını iptal ediyorlar. 19 Mart’ta dediler ki: ‘Büyük bir operasyon yapıldı. Siz göreceksiniz, bir ay sonra sokağa çıkamayacaklar.’ Biz hâlâ sokaktayız, buradayız. Ekrem İmamoğlu’na güveniyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun namuslu olduğunu biliyoruz. Yolsuzluk yapmadığını biliyoruz. Hırsızlık yapmadığını biliyoruz. Kim siyasette zenginleşmişse, Allah onun belasını versin.
“Jammer’ı sadece devlet satıyor. Suçsa satma kardeşim”
İstanbul Belediyesi, herkes biliyor ki, dünyada biliyor ki izleniyor. Fiziki takip var. Şimdi hiçbir şey bulamadılar, her şeyi kapattılar. ‘Kamerayı niye bantlıyorsun?’diyor. ‘Niye jammer taşıyorsun?’ diyor. Önce o jammer çantalarında para var dediler, sonra jammer olduğu ortaya çıktı. E utanmıyorlar da. Bu memlekette dinlenmediğini hissetmeyen bir tane Allah’ın kulu var mı? E ne yapacak? Tabii ki tedbir alacak. Ayrıca o jammerlar sadece dinleme yapmıyor, terör saldırılarını engelliyor, sinyal bozucu bunlar.
E bizim partiye MİT Başkanı geldi, bütün kameralar bantlandı. Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında onlarca jammer aracı gezmiyor mu? Geziyor. Bakanların arkasında jammer aracı gezmiyor mu? Geziyor. İstanbul Belediyesi’ndeki jammerları geçmiş dönemde almışlar. Kahramanmaraş Belediyesi’nde var, diğer belediyelerde var. Hepsi de jammer kullanıyor. Bu jammer alınmış. Jammer taşımak suçsa, jammerı sadece devlet kurumları satabiliyor. Her yerden alamıyorsun. E suçsa satılmasın kardeşim.”
“Bir kişinin geleceği için memleketin geleceği karartıldı”
Konuşmasının sonunda Türkiye’de adaletin yok edildiğini söyleyen Ağbaba, “Adalet yok edildi, hukuk askıya alındı. Bir kişinin, bir kişinin geleceği için bu memleketin geleceği karartıldı” dedi.