(ESKİŞEHİR) – Eskişehir Beylikova’da bulunan nadir toprak elementi rezervi hakkında konuşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “Batı şirketleri vahşi yöntemlerle Anadolu topraklarını yaralayarak Türk milletine ait olan zenginlikleri adeta talan etmektedirler. Bunu altın sektöründe çok net bir şekilde görüyoruz. Erzincan İliç’te bir doğa felaketi yaşanıyor. Aynı şekilde, dünya harikası Kaz Dağları’nda büyük bir çevre tahribatıyla ve kendi ülkelerinde kullanmaları yasak olan tekniklerle altın çıkartıyorlar. Türk halkının, çıkarılan altından kazandığı hiçbir şey yoktur” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, partisinin il kongresine katılmak için Eskişehir’e geldi. Basın mensuplarıyla kahvaltı programında buluşan Özdağ, AK Parti ve MHP ittifakının başlattığı “Terörsüz Türkiye” sürecini eleştirdi. İktidarın ekonomi politikalarını da sert bir dille eleştiren Özdağ, tekstil sektöründe yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Geçen yıl 364 bin tekstil işçisinin işini kaybettiğini söyleyen Özdağ, “Tekstilde 4.5 ile 5 milyar dolarlık bir sermaye Türkiye’den sadece Mısır’a gittik. Balkan ülkelerine gidenlerden bahsetmiyoruz bile. Ama sadece tekstil değil mobilya, ayakkabıcılık gibi sektörler de Mısır gibi ülkelere kendilerini kaymak zorunda hissediyorlar. Bu durum sürdürülebilir değildir. Artık sanayici yok olma tehdidi ile karşı karşıya” diye konuştu.
“İktidar Türkiye’nin önüne perspektif koyamıyor”
İktidarın Türkiye’nin önüne herhangi bir perspektif koymadığını savunan Özdağ, “2025 yılı ülkemiz açısından çok ağır zorluklarla geçti. Bir yandan 8 seneden bu yana dar gelirli ve sabit gelirli yurttaşlarımızın milli gelirden aldığı payı azaltan sanayi üretimini durduran, tarımda üretimi tasviye eden ekonomik buhranın ağırlığı bir kabus gibi Türkiye’nin üzerine çökerken öte yandan bu ağır ekonomik krizi aşmak için Türkiye’nin önüne hiçbir perspektif koymayan iktidar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş esaslarını PKK terör örgüt ve onun katil elebaşısı Abdullah Öcalan ile yapmış olduğu pazarlıklar çerçevesinde tasviyeye başladığı bir sürecin içine girdi” şeklinde konuştu.
“Terörsüz Türkiye” sürecine eleştiri
“Terörsüz Türkiye” sürecini eleştiren Özdağ, “2025 evet çok zor geçti ve Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki 2026 yılında tarihsel bir kırılmaya doğru sürüklenmek isteniyor. Bu önümüzdeki yıl yaşanacaklar cumhuriyet tarihinin her anlamda en ağır ve sonuçları açısından en korkutucu gelişmeleri olabilir. PKK terör örgütüyle yapılan pazarlıklar konusunda şimdiye kadar duymuş olduklarımız İstiklal Savaşı vererek kurmuş olduğumuz cumhuriyete bir terör örgütünün adeta ortak olarak getirilmek istendiğini gösteriyor. Bu cumhuriyetin kırılma süreci devam ederken, 8 seneden beri devam eden ekonomik buhranın 2026 senesi içinde daha da ağırlaşacağı gözüküyor” dedi.
“Türkiye ağır bir sanayisizleşme süreci içine girdi”
“Ne yazık ki Türkiye yanlış ekonomik politikalar neticesinde ağır bir sanayisizleşme süreci içine girmiştir” diyen Özdağ, “Türk sanayicisi hükümetin yanlış politikalarının bedelini ya bu ülkeden kaçıp sermayesini başka ülkelere götürerek ya da malını mülkünü yabancı fonlara satarak kurtarmaya çalışmaktır. Hükümetin politik duruşundan hoşlanmadığı sermayedarları sanayicileri önce Maliye Bakanlığı’nın cezalandırma sistemiyle baskı altına aldığını bu da yetmezse düşman ceza hukuku uygulamalarıyla malına, mülküne her türlü anayasal güvenceden uzaklaştırılmış bir şekilde el koyabildiğini görüyoruz” diye konuştu.
“364 bin tekstil işçisi işini kaybetti”
364 bin tekstil işçisi geçen yıl işlerini kaybettiğine dikkat çeken Özdağ, “Bir ülkede ekonomik istikrarın olması sağlam bir adalet sistemine ve kaliteli bir eğitme bağlıdır. Bugün ülkemizde ne yazık ki adil bir adalet sistemi ve kaliteli bir eğitim yoktur. Adaletin olmadığı bir yerde ekonomik gelişmeden bahsetmek mümkün değildir. 30 yıldan beri büyük yatırımlar yaparak geliştirilmiş olduğu tekstil sanayisinin durumu ortadadır. 364 bin tekstil işçisi geçen yıl işlerini kaybetti. Tekstilde 4.5 ile 5 milyar dolarlık bir sermaye Türkiye’den sadece Mısır’a gittik. Balkan ülkelerine gidenlerden bahsetmiyoruz bile. Ama sadece tekstil değil mobilya, ayakkabıcılık gibi sektörler de Mısır gibi ülkelere kendilerini kaymak zorunda hissediyorlar. Bu durum sürdürülebilir değildir. Artık sanayici yok olma tehdidi ile karşı karşıya” dedi.
“Bu ne hadsizliktir”
Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan “Lozan bitti” notlarının sızdığını kaydeden Özdağ, “Terör örgütüne ve Öcalan’a tavizler verilmeye devam ediliyor. Öcalan’ın İmralı’dan notları sızdı. Bu notlarda büyük ve önemli iddialar var. Birisi de çıkıp bunlar yalan demiyor. Öcalan, “Lozan bitti” diyormuş. Var mı böyle bir şey? Abdullah Öcalan’a İmralı’da siz “Lozan bitti” dedirtiyor musunuz? Kim bitirmiş Lozan’ı? Ordumuz hangi mağlubiyete uğramış ki Lozan bitmiş? Bu ne hadsizliktir! PKK terör örgütü tarafından öldürülen asker, polis, sivil, jandarma, istihbaratçı 15 bin yurttaşımız var. Bunlara yapılmış büyük bir haksızlık değil midir” şeklinde konuştu.
“Ana muhalefetin belediye başkanları hapiste”
Ana muhalefet partisi belediye başkanlarının cezaevindeyken, Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasının yanlış olduğunu dile getiren Özdağ, “Öcalan ile uzaktan görüşme yapılırken Selahattin Demirtaş da önümüzdeki günlerde serbest bırakılacak ve siyasette aktif rol alacak. Bu nasıl bir iştir ki, ana muhalefet partisinin bütün belediye başkanları hapishanede Silivri’de yatıp ellerinden Twitter hesapları bile alınırken, Selahattin Demirtaş dışarıya çıkacak ve Türkiye Cumhuriyeti devleti ile anayasanın nasıl yapılacağının pazarlığını yapacak. Böyle bir Türkiye’yi Türk milletine nasıl kabul ettirmeyi düşünüyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“Türk milletine ait olan zenginlikleri talan ediyorlar”
Nadir toprak elementi rezervi hakkında da konuşan Ümit Özdağ, sözlerini şöyle tamamladı:
“Batı kapitalizmi 19. ve 20. yüzyılda Siyah Afrika’nın değerli maden kaynaklarını olağanüstü bir vahşilikle sömürmüştür. Ne yazık ki, şimdi 21. yüzyılda AKP’nin yönettiği Türkiye’de, Batı şirketleri 19. ve 20. yüzyılda Afrika’da kullanmış oldukları vahşi yöntemlerle Anadolu topraklarını yaralayarak Türk milletine ait olan zenginlikleri adeta talan etmektedirler. Bunu altın sektöründe çok net bir şekilde görüyoruz. Erzincan İliç’te bir doğa felaketi yaşanıyor. Rezaletin ötesi. Şimdi, aynı şirketin Kemaliye’nin üst kısmındaki bütün bölgeleri maden sahasına çevirmek ve Kemaliye ilçesini de nakletmek üzere faaliyetlere giriştiğini duyuyoruz. Aynı şekilde, dünya harikası Kaz Dağları’nda büyük bir çevre tahribatıyla ve kendi ülkelerinde kullanmaları yasak olan tekniklerle altın çıkartıyorlar. Türk halkının, çıkarılan altından kazandığı hiçbir şey yoktur.
“Türk milletinin yetki vermesini bekliyoruz”
Hal böyleyken, Zafer Partisi olarak hem Erzincan İliç’te hem Kaz Dağları’nda bu altın maden çıkarma tekniklerine karşı en sert şekilde muhalefet ettik. Konuyu yerinde Türkiye’nin gündemine taşıdık ve arkadaşlarımız aracılığıyla genel merkezden takibe devam ediyoruz. Bunun için, altın madenlerini Batı’nın zengin şirketlerinin talan etmesine fırsat veren, önünü açan bir madencilik anlayışına sahip olan AK Parti’nin Eskişehir’deki değerli madenlerde de aynı uygulamayı yapabileceği konusunda en ufak bir şüphemiz yok. Biliyoruz ki, bu değerli maddeleri işleme konusunda en yetkin teknolojiler Çin Halk Cumhuriyeti’ndedir. Bizim için hedef, Zafer Partisi olarak madenlerimizi ham madde olarak satmak değil, kendi işleyebileceğimiz teknolojileri geliştirmektir. Ancak bu konuda bize Türk milletinin yetki vermesi gerekiyor ve biz de o yetkiyi almanın mücadelesini veriyoruz.”

