Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tutuklu İPA Başkanı Buğra Gökçe: “İddianame, suçsuzluğumu bizzat belgeliyor”

19 Mart operasyonları kapsamında Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, 8,5 aydır süren tutuklu yargılanma sürecine ilişkin iddianameyi değerlendirdi. Gökçe, iddianamede “rüşvet” suçlamasına dair tek bir somut unsur bulunmadığını, kendisine yöneltilen ‘ihaleye fesat karıştırma’ ve ‘örgüt üyeliği’ suçlamalarının da delilden yoksun olduğunu belirterek “İddianame, suçsuzluğumu bizzat belgeliyor” dedi.

19 Mart operasyonları kapsamında Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan İstanbul

(İSTANBUL) 19 Mart operasyonları kapsamında Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, 8,5 aydır süren tutuklu yargılanma sürecine ilişkin iddianameyi değerlendirdi. Gökçe, iddianamede “rüşvet” suçlamasına dair tek bir somut unsur bulunmadığını, kendisine yöneltilen ‘ihaleye fesat karıştırma’ ve ‘örgüt üyeliği’ suçlamalarının da delilden yoksun olduğunu belirterek “İddianame, suçsuzluğumu bizzat belgeliyor” dedi.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, 8,5 aydır devam eden tutuklu yargılaması sürecine ilişkin sosyal medya hesabından kapsamlı bir açıklama yaptı. Şartlar elverdiği ölçüde iddianameyi incelediğini belirten Gökçe, kendisine yöneltilen “rüşvet”, “suç örgütü üyeliği” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlamalarının iddianamede somut bir fiil ve delille desteklenmediğini ifade etti.

Gökçe, soruşturma belgelerine erişiminin kısıtlı olmasına karşın iddianamenin kamuoyuna açık hale getirilmesini “adil yargılanma ve masumiyet karinesi açısından ağır bir ihlal” olarak nitelendirdi.

“8,5 ay boyunca ne rüşvet ne de örgüt üyeliği iddiasını destekleyen tek bir delil ortaya konmadı”

Gökçe, açıklamasının ilk bölümünde gözaltı ve tutukluluk süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu, “8,5 aydır tutuklu yargılanmam devam ediyor. Kendi irademle emniyet birimlerine gittim. Gözaltı ve tutuklu yargılama sürecinde ‘rüşvet’ ve ‘suç örgütü üyeliği’ suçlamaları yöneltildi. 8,5 ay boyunca bu suçlamalara ilişkin hiçbir somut fiil ve delil gösterilmedi.” dedi.

İddianamenin tüm ülkeye açılmasına karşın soruşturma belgelerine erişiminin kısıtlı tutulmasını eleştiren Gökçe, bunun adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini belirtti.

“Dört bin sayfalık iddianamede rüşvet isnadı yok; MASAK raporları beni doğruluyor”

Gökçe, iddianamede rüşvet suçlamasına dair hiçbir isnat bulunmadığını vurgulayarak şunları kaydetti:

“Yaklaşık 4 bin sayfalık iddianamede, 8 buçuk aydır tutuklu yargılanmama temel gerekçe olan ‘rüşvet’ suçuna ilişkin herhangi bir isnat yoktur. MASAK raporları ve diğer mali incelemelerde mal varlığımda artış, şüpheli para hareketi, gizli/açık tanık beyanı veya usulsüz gelir tespit edilmemiştir.”

Gökçe, sahibi olduğu iki konutun 30 yıllık birikim ve banka kredileriyle edinildiğinin iddianamede açık şekilde yer aldığını, bunun da “tek kuruş haksız kazanç elde etmediğinin resmî belgelerle ortaya çıktığını” söyledi.

“İddia edilen 12 ihalenin dördünde görevde bile değildim”

Gökçe, iddianamede yer alan 12 adet ihaleye fesat karıştırma iddiasının da tarihsel olarak çelişkili olduğunu belirterek, “Bunlardan dördü bakımından isnat edilen tarihte görevde olmadığım kolaylıkla tespit edilebilmektedir. İki tanesi 2020 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak görev yaptığım döneme, diğer ikisi ise Kasım 2023’te İBB’den istifa ettikten sonraki döneme denk düşmektedir.” dedi. Bu durumun iddianamenin kendi içinde bile tutarlı olmadığını gösterdiğini ifade etti.

“Görev gereği yapılan sevk işlemleri ‘ihaleye fesat’ kapsamına sokulamaz”

Görevde bulunduğu döneme ilişkin iddiaların, İBB iştiraklerinin geçmişte de çok sayıda kazandığı tesis işletme ve hizmet alım ihalelerine yönelik olduğunun altını çizen Gökçe, yetki alanını şöyle açıkladı:

“Bu ihalelerde görevim; muhammen bedeli belirleyen ya da şartnameyi hazırlayan teknik komisyonlarda yer almak değil, genel sekreter yardımcısı sıfatıyla, hazırlanan evrakı encümene sevk etmek ve sürecin mevzuata uygun işleyip işlemediğine bakmaktır. Dolayısıyla ‘ihaleye fesat’ suçunun maddi unsurlarını oluşturabilecek bir tasarrufum bulunmamaktadır.”

Belediye şirketlerinin ihale almasının hukuka aykırı olmadığını belirten Gökçe, önceki dönemlerde görev yapan ve daha sonra bakanlık yapan birçok ismin de bu süreçlerde imza yetkilisi olduğunu hatırlattı. Bu nedenle “altyüklenici ilişkileri veya sözleşme süreçleriyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını”, dolayısıyla hileli bir davranış isnadının mümkün olmadığını ifade etti.

“Danıştay’ın iptal kararı yok sayılamaz”

Reklam mecralarına ilişkin ihaleler konusunda Danıştay 1. Dairesi’nin daha önce verdiği soruşturma izni iptal kararını hatırlatan Gökçe, “Bu kararda muhammen bedel belirlemenin uzmanlık isteyen ve ayrı komisyonlarca yapılan bir iş olduğu, genel sekreter yardımcısının bu işten sorumlu tutulamayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu kararın yok sayılması mümkün değildir.” ifadesini kullandı.

“Örgüt üyeliği iddiası tamamen soyut yorumlara dayanıyor”

Gökçe, örgüt üyeliği suçlamasının da HTS ve sinyal kayıtlarından çıkarılmış soyut yorumlardan ibaret olduğunu da belirterek şunları kaydetti:

“İddianamede herhangi bir örgütsel hiyerarşi kapsamında talimat ilişkisi, çıkar temini veya para trafiği içinde bulunduğum somut şekilde gösterilmemiştir. Yalnızca kamu görevi çerçevesinde yürütülen mesleki temaslar ve zorunlu iş ilişkileri mesnetsiz şekilde ‘var olmayan örgütün üyeliği’ olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.”

Gökçe, kamu görevinin doğası gereği yapılan işlemlerin “örgüt faaliyeti” olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını da vurguladı.

“İddianame suçsuzluğumu bizzat belgeliyor”

Gökçe açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:

“Sonuç olarak söz konusu iddianame; Mal varlığımda usulsüz bir artış olmadığını, maddi veya siyasi herhangi bir çıkar ilişkisine girmediğimi, örgüt üyeliğine veya ihaleye fesat suçuna dayanak teşkil edebilecek somut bir fiil bulunmadığını, belgelemektedir.”