(ANKARA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, enflasyondaki düşüşe işaret ederek, “Aldığımız tedbirlerle enflasyonun yüzde 75’i aşmamasını sağladık. Geldiğimiz noktada enflasyonun yüzde 31 seviyesine indiğini görüyoruz. Hem kısa dönem göstergeler hem de orta vadeli görünüm bize dezenflasyonun sürdüğünü ve süreceğini gösteriyor. Bu düşüşün kalıcılığını sağlamak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Karahan, konuşmasında Merkez Bankası’nın üç temel önceliğinin rezerv yeterliliğini artırmak, Kur Korumalı Mevduat (KKM) bakiyesini azaltmak ve fiyat istikrarını sağlamak olduğunu belirterek, “Merkez Bankası net rezervlerinde 120 milyar dolardan fazla artış kaydettik” dedi. Rezervlerin artık günlük olarak takip edilmemesinin piyasaların yeterlilik seviyesine ilişkin algısını gösterdiğini ifade etti.
“Aldığımız tedbirlerle enflasyonun yüzde 75’i aşmamasını sağladık”
KKM bakiyesinin 143 milyar dolardan 1 milyar doların altına indiğini söyleyen Karahan, bu konuda da hedeflere ulaşıldığını kaydetti. Konuşmasının büyük bölümünü fiyat istikrarına ayıran Karahan, enflasyonun alım gücü üzerindeki etkilerine dikkati çekerek, yüksek enflasyonun büyüme kompozisyonunda bozulmaya ve öngörülemezliğe yol açtığını vurguladı.
“Aldığımız tedbirlerle enflasyonun yüzde 75’i aşmamasını sağladık. Daha sonra dezenflasyonu tesis ettik ve geldiğimiz noktada enflasyonun yüzde 31 seviyesine indiğini görüyoruz” diyen Karahan, dezenflasyonun sürdüğünü ve kalıcılığını sağlamak için sıkı para politikası duruşunun korunacağını belirtti.
Karahan, temel mal gruplarında ve üretici fiyatlarında gözlemlenen iyileşmeye ilişkin, “Temel mallarda enflasyonun manşetin çok daha altında olduğunu görüyoruz. Kasım ayı itibariyle bu grupta enflasyon yüzde 19’un altına geriledi” ifadelerini kullandı.
Kira ve eğitim kalemlerindeki yüksek enflasyonla ilgili olarak Karahan, hizmet enflasyonu içinde iki başlıca yükselen kalem olduğuna işaret ederek, “Bu grupta enflasyon hala yüzde 44 seviyesinde. Kira ve eğitimde ise enflasyon yüzde 60’larda ve manşetin iki katından fazla” dedi. Kira artışlarının nedenine ilişkin olarak ise Karahan, “Deprem felaketinin yarattığı büyük yıkım neticesinde yaşanan büyük şehirlere göç birçok yerde arz-talep dengesizliğine sebep olarak fiyatlarda enflasyonist baskılara yol açtı” ifadesini kullandı.
Geçmişte uygulanan fiyatlama kısıtlarının gevşetilmesinin de baskıyı artırdığını vurgulayan Karahan, “Hem kira hem eğitimde etkili olan bir diğer unsur ise geçmişte uygulanan fiyatlama üzerindeki kısıtların gevşetilmesi. Bunların gevşetilmesi ile birlikte burada biriken baskıların fiyatlara yansıdığını görüyoruz” diye konuştu.
“Piyasadaki faizler Merkez Bankası faizinden farklı yönde hareket etti”
Faizlere ve faiz indirimleri sürecine ilişkin de değerlendirmede bulunan Karahan, şu ifadeleri kullandı:
“Enflasyon beklenti bu süreçte 25 puandan fazla yükseldi. Bu nedenle de finansal piyasadaki aktörler fonlama maliyetleri düşse de bunu orta ve uzun vadeli kredilere yansıtmaktan çekindiler. Sonuç olarak piyasadaki faizler Merkez Bankası faizinden farklı yönde hareket etti. Politika faizinin değişmediği ama piyasada değişen beklentiler sonucu piyasa faizlerinin düştüğü dönemler de söz konusu. Bunun en yakın örneğini Haziran ayında yaşadık. Haziran ayında bir miktar beklenti olsa da Merkez Bankası olarak faizleri sabit tutmayı tercih ettik. Ancak bu dönemde hem Mayıs hem Haziran ayı enflasyonunun olumlu gelmesi ile birlikte enflasyon beklentileri iyileşti ve fonlama maliyetleri düşmemiş olsa dahi piyasa faizleri ciddi ölçüde geriledi.
“Yatırım ortamının iyileşmesi için uzun vadeli kredilerin oranının artması önemli”
Bildiğiniz gibi son toplantı hariç toplamda 6,5 puanlık bir faiz indirimine gittik. Bu süreçte hem ticari kredi faizleri hem tüketici kredisi faizleri kayda değer şekilde düştü. Benzer şekilde bu süreçte iyileşen enflasyon beklentileriyle tahvil faizleri de düştü. Dezenflasyon sürecinde bir diğer önemli unsur ise kredilerin vadesi. Yatırım ortamının iyileşmesi için uzun vadeli kredilerin oranının artması oldukça önemli. Son dönem verilerine baktığımızda 2-5 yıllık vadeli kredilerin ticari krediler içindeki payının arttığını görüyoruz.
Karahan, “sıkı para poliitkası” vurgusunu yineledi
Henüz seviye olarak tarihsel ortalamaların oldukça altında olsa da enflasyondaki düşüş devam ettikçe ve fiyat istikrarına olan inanç arttıkça kredi vadelerinin artmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Bu kazanımları devam ettirmek için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Politika faizine ilişkin atılacak adımları ve bunların büyüklüğünü enflasyon görünümü odaklı ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla almayı sürdüreceğiz. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda ise para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız. Kıymetli katılımcılar fiyat istikrarı sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için bir ön koşul niteliğinde.”

