Haber/Analiz: Zülfikar Doğan
(ANKARA) – Son dönemde ağırlıkla tekstil ve hazır giyimde kriz boyutuna varan üretim düşüşü ve şirket kapanmaları, deri konfeksiyon, ayakkabı, mobilya ve ahşap sanayii, makine imalat sektörlerine de yayıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın son verileri, yeni teşvik sistemine rağmen sanayicilerde yatırım iştahının sert biçimde düştüğünü gösterdi.
Haziran 2023’ten bu yana uygulanan dezenflasyon programı, yüksek faiz, sıkı para politikaları, kurların baskılanması gerek ihracata gerekse iç pazara dönük sanayiyi darboğaza sürüklerken savunma sanayii dışındaki hemen tüm sektörlerde daralma, üretim ve kapasite kullanımıyla istihdamda düşüş, iç ve dış siparişlerde gerileme ciddi boyutlara ulaştı. İnşaatı, betonu, doğayı yok eden madenciliği el üstünde tutan ekonomik program, tarım ve sanayiyi ise adeta dışlıyor. Üreticiyi ve sanayiciyi ekonomiden, sistemden uzaklaştırma politikaları öne çıkarılıyor.
Ekonomi yönetimi, İSO ve MÜSİAD’ın ortak çığlığına kulak tıkıyor
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Sektörel Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) ve Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Satın Alma Müdürleri Endeksi (SAMEKS) göstergeleri, sanayide gittikçe ağırlaşan kan kaybına yönelik ciddi uyarı sinyalleri veriyor.
Eylülde de 46,7 puanla aylardır kesintisiz şekilde daralma işareti veren İSO-PMI’de 50 baz değerin altındaki puanlar sanayide küçülme, gerileme ve daralmayı gösteriyor. Eylülde gıda sanayii dışında tüm sanayi sektörlerinde yeni siparişlerin yavaşladığı, üretimin azaldığı gözlenirken, gıda ve elektronik dışında tüm sektörlerde istihdam geriledi. Sipariş, üretim ve istihdamda en sert yavaşlamanın görüldüğü sektör tekstil ve hazır giyim. Aynı şekilde ayakta kalabilmek için fiyat indirimine giden tek sektör de yine tekstil ve hazır giyim.
Bunun yanında makine ve metal ürünleri dışında yine tüm sektörlerde ihracat siparişlerinde gerileme söz konusu. Tüm sektörlerin girdi maliyetlerinde enflasyon kaynaklı artışlar yaşanırken gıda sektörü, Nisan 2024’ten bu yana girdi maliyetlerinde enflasyonun en yüksek düzeye çıktığı sektör oldu.
MÜSİAD’ın SAMEKS bileşik endeksi ise uzun bir aradan sonra eylülde 0,3 puanlık ılımlı bir kıpırdanmayla 51,2 olurken, Hizmet Sektörü Endeksi önceki aya göre 2,1 puan azalarak 49,7 puana, Sanayi Sektörü Endeksi 1,9 puan düşüşle 48,7 puana ve Sanayi Sektörü Alt Endeksi de 1,1 puan gerileyerek 45,7 puana indi. Eylülde 50 puanlık baz değerin üstüne çıkan bileşik endekse karşın, 50’nin oldukça altına inen MÜSİAD-SAMEKS sektörel endeksleri alarm veriyor. MÜSİAD açıklamasında ise sanayide ‘ılımlı bir toparlanmanın başladığının’ ifade edilmesi, iktidar ve ekonomi yönetimiyle ters düşmeme çabası olarak değerlendirilebilir.
Gerek İSO gerekse MÜSİAD endeksleri sanayideki belirgin daralmanın, zayıflama ve gerilemenin devam ettiğini gösterirken, yeni yatırım isteğinde ise haziranda yürürlüğe konulan ‘Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi’ kapsamındaki yeni teşviklere rağmen geçen yıla kıyasla çok sert düşüş yaşandı.
Öngörülemezlik, güvensizlik sanayiciyi yatırımdan kaçırıyor, Türkiye ‘sanayisizleşme’ yolunda
Üçüncü yılına giren dezenflasyon programı kapsamındaki sıkılaştırma adımları finansa erişimi güçleştirirken, yüksek faiz politikası da işletmelerin ayakta kalmalarını, kredi borçlarını çevirmelerini zorlaştırdı. Teşvikli yatırımlarda iki yıldır devam eden gerileme, son üç ayda yerini çok daha sert bir düşüşe bıraktı. Veriler, ekonomik programın sürdürülemez hale geldiğini gösteriyor.
Faiz indirimlerine rağmen yüzde 60’ın üzerinde seyreden ticari kredi faizleri iflas ve konkordatolarda rekora yol açtı. Eylül sonu itibarıyla 9 ayda mahkemelerin verdiği iflas ve konkordato kararları geçen yılın tamamındaki sayının kat kat üstüne çıktı. İflas kararı verilen işletme sayısı geçen yıla kıyasla yüzde 117 artışla 165’e ulaşırken, aynı dönemdeki konkordato kararları yüzde 76 artışla 2085’e yükseldi. 2024’ün tamamında karara bağlanan konkordato başvuruları bin 1723 idi. Dolayısıyla kalan 3 ayda iflas ve konkordatolardaki hızlı yükselişin sürmesi, tüm zamanların iflas ve konkordato rekorunun kırılması yüksek ihtimal.
Türkiye sanayisinin mevcut ekonomi politikalarıyla içine sürüklendiği karanlık tablo ülke ekonomisinin hızla ‘sanayisizleşme’ yoluna girdiğini işaret ederken, sanayinin ekonomideki payı 25-30 yıl öncesine göre yüzde 30’lardan yüzde 20’ye indi. Sanayide yeni yatırımların adeta duraklama sürecine girmesi ise bir başka tehlikeli boyut olarak karşımıza çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mayıs ayında ilan ettiği Türkiye Yüzyılı Yatırım Hamlesi Kampanyası çerçevesinde HİT-30 (High Tech Türkiye) Yüksek Teknoloji Yatırımları, Sektörel ve Bölgesel Yeni Teşvik Sistemi ile sağlanan hibeler, vergi ve sübvansiyonlara rağmen sanayideki yeni yatırım iştahının dibe vurduğu resmi verilere de yansıyor.
Öngörülemezlik ve programa güven ortamının oluşamaması, hukuk ve adalet sistemine dönük kaygılar, iş insanları ve örgütlerine artan baskılar, şirket ve holdinglere yönelik kara para iddiaları ve operasyonlarla bir gecede yüzlerce şirkete, mal varlıklarına el konulması vb. süreçlerin tedirginliği artırdığı gözleniyor.
Dolayısıyla hazirandan itibaren yürürlüğe giren sanayi ve yüksek teknoloji yatırımlarına ilişkin yeni teşvik sisteminin üç aylık sonuçları, yatırım iştahının azaldığını, teşvik belgeli yatırımlarda hüsran yaşandığını gösteriyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Haziran-Temmuz-Ağustos 2025 teşvikli belgeli yatırımlara ilişkin son güncel verilerine göre, söz konusu dönemde teşvik belgesi alan yeni yatırım sayısı 804 oldu. Bu yatırımların tutarı 110,5 milyar TL, istihdam taahhüdü 17 bin kişi.
Oysa geçen yılın aynı dönemindeki ‘eski sistem’ teşvik belgeli yatırım sayısı 2 bin 761, yatırım tutarı 233 milyar TL, taahhüt edilen yeni istihdam 63 bin kişi idi. Teşvik belgesi alan doğrudan yabancı yatırım başvurularında tablo daha vahim. Yeni sistemin devreye girdiği haziranda hiç yabancı yatırım başvurusu yapılmadı. Temmuzda 10 yabancı yatırımcı teşvik alırken ağustosta da yine başvuru olmadı. Yerli-Milli Yüksek Teknoloji Hamlesi (HİT-30) ile Stratejik Yatırım Hamlesi kapsamındaki yatırım teşvik başvuruların ilişkin veriler ise henüz açıklanmadı.
Ortadaki tablo, açıklanan resmi rakamlar doğrudan yabancı sermayeli yatırımların durma noktasına geldiği, milyarlarca dolarlık yerli yatırım sermayesinin yurt dışına gitmeyi tercih ettiği, öngörülemezliğin pik yaptığı bir yatırım ortamında sanayicilerin yeni yatırıma ikna olmadığını, mevcut sanayi yatırımlarının ise ya kapanma ya da daralma-küçülme sürecine girdiğini gösteriyor. İşsizlik ve enflasyonun yeniden yükselişe geçmesi, geniş tanımlı işsizlerin 12 milyon kişiyi aşması, sanayi istihdamının hızla azalması iş dünyasında artan karamsarlığı teyit ediyor.