Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türkiye Komünist Partisi ile Küba Komünist Partisi arasında işbirliği protokolü imzalandı

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Küba Komünist Partisi (KKP) tarafından düzenlenen Granma Rebelde Festivali’ne katıldı. Ziyaret sırasında, iki parti arasında işbirliği protokolü de imzalandı.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Küba Komünist

(ANKARA) – Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Küba Komünist Partisi (KKP) tarafından düzenlenen Granma Rebelde Festivali’ne katıldı. Ziyaret sırasında iki parti arasında işbirliği protokolü de imzalandı.

Protokol, KKP Merkez Komite binasında, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ve KKP Siyasi Büro Üyesi ve Merkez Komite Örgüt Sekreteri Roberto Morales Ojeda tarafından basın mensuplarının eşliğinde imzalandı.

TKP heyeti ziyaret kapsamında, KKP İdeoloji Departmanı ve Küba Genç Komünistler Birliği’nden temsilcilerle ve Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü (ICAP) Başkanı Fernando Gonzalez Llort ile bir araya geldi.

İki devrimci yayının 60. yaşında “başka bir dünya” tartışması

Küba Komünist Partisi’nin yayını Granma ile Küba Genç Komünistler Birliği’nin yayını Juventud Rebelde’nin 60. yıl dönümleri dolayısıyla düzenlenen festivalin açılışına, Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri ve Cumhurbaşkanı Miguel Diaz-Canel katılırken, farklı ülkelerden çok sayıda parti temsilcisi, Kübalı aydın ve gazeteci festivalin katılımcıları arasında yer aldı.

Festival kapsamında, Fidel Castro’nun Küba’da basının gelişmesindeki rolüne ilişkin ve başka bir dünyanın inşası konulu iki panel düzenlendi.

İkinci panelde konuşma yapan Okuyan, konuşmasına Filistin direnişini selamlayarak ve ABD ablukasına direnen Küba’ya zafer dileklerini ileterek başladı. Okuyan, “başka bir dünya”dan ne anlaşılması gerektiğini anlattı ve ‘eşitlik’ kavramının böyle bir dünya için tanımlayıcı olduğunun altını çizdi. Sınıflar ve sömürü ortadan kalkmadan başka bir dünyadan söz edilemeyeceğini vurgulayan Okuyan, bu hedefe ulaşmadaki zorlukların, hedefin yakıcılığını ve güncelliğini ortadan kaldırmadığı konusunda uyarıda bulundu.

“Emperyalist sistemin diliyle kendi değerlerimizi savunamayız”

İdeolojik mücadelede emperyalizmin araç seti ve dilini kabullenmenin tehlikelerine işaret eden Okuyan, şunları söyledi:

“Özgürlük, barış, ilerleme, bağımsızlık gibi biçim açımızdan yaşamsal olan değerlerin tamamının bugün dünyanın büyük bölümünü ele geçirmiş olan sömürü mekanizmalarını açıkça sorgulamayan stratejilerin içinde büyük anlam ve inandırıcılık kaybettiği ortada. Bu değerleri söz konusu sömürü mekanizmalarını kabullenerek savunmanın, bu değerlerin sömürü mekanizmalarını içeriden zayıflatabileceği beklentisinin ortaya çıkardığı en ciddi sorunlardan bir tanesi, ideolojik mücadelede emperyalist sistemin araç setini ve dilini kabullenmektir. Bu araç seti ve dili, başka bir dünyanın mümkün olduğu düşüncesini tamamen devre dışı bırakmaktadır.”

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, emperyalizmin enformasyon ve iletişim alanında kurmuş olduğu mutlak hegemonyaya karşı mücadeleye ilişkin somut önerilerini paylaşarak, şöyle devam etti:

“Tekrar olacak ama emperyalist-kapitalist sistemin ideolojik kuşatmasına karşı o sistemin içinde çözümler üreterek direnç oluşturmanın mümkün olmadığını ilk sıraya yazmak gerekiyor. ‘Sistem dışı seçenekler üretmek için çok zayıfız’ bir argüman değildir; bu mantıkla sistem içi bir perspektifle bir direnç oluşturamayacak kadar zayıf olduğumuzu da pekala söyleyebiliriz. Sömürücü sınıflar ve emperyalizm, enformasyon ve iletişim alanını yalnızca yalan ve çarpıtmaya uygun şekilde değil aynı zamanda insanı yüceltecek ve geliştirecek değerleri yok eden ve çürümeyi hızlandıracak bir anlayışla kurguladılar. Bu kurgu nötr değildir, hiçbir zaman olamaz. Dolayısıyla bu alanı her ideoloji kendince kullanır önermesine ihtiyatla yaklaşılmalıdır. Solun hem siyasal hem ideolojik alanda sistemin araç seti ve dilini kabullenmesinin en önemli maliyetlerinden biri en fazla gereksinilen dönemde bir etik meydan okumayı gerçekleştirememek olmuştur. Bugün yoksul yığınlar ‘sol’ seçeneğe baktığında yalandan, pragmatizmden, imaj fetişizminden arınmış, ilkelere ve gelişkin moral değerlere yaslanmış bir güç görmüyor. Bu son derece ciddi bir sorundur. İlk görevlerden bir tanesi gelişkin bir etiğin sol içinde egemen olması için mücadele edilmesidir. Bu açıdan Küba’da devrim öncesinden başlayarak yaratılan muazzam birikim örnek olmalıdır.

“Modernlik adına bugünkü mecralara teslim olmanın maliyeti büyüktür”

Bugün tamamen çok uluslu tekellerin denetimindeki sosyal medya ve bir bütün olarak dijitalleşmiş medyanın reddiyesi üzerine kurulu arkaik ve mutlak izolasyondan başka bir sonuç vermeyecek yaklaşımlardan elbette uzak durulmalıdır. Ancak bugün işlevsiz olarak görülmeye başlanan basılı yayınların, tiyatro-sinema-konser salonlarının ve yüz yüze temas üzerine kurulu bütün iletişim biçimlerinin korunup yenilenmesi toplumsal bir varlık olan insanın gelişmesinin zorunlu koşuludur. Bu doğrultuda ısrarcı ve yaratıcı çalışmalar yürütülmek durumundadır. Modernlik adına bugünkü mecralara teslim olmanın maliyeti büyüktür. Daha önemlisi, insanlığın birikimi, kol ve kafa emeğinin yaratıcı etkinliğinin ürünü olan teknolojik olanakları kapitalizmden çok farklı bir biçimde kullanmak için ortak çaba harcanmalıdır. Evet farklı bir araç seti ve farklı bir dil mümkündür ve uluslararası alanda olanaklar birleştirildiğinde adım adım sonuç alınmaya başlanacaktır. Çok uluslu tekellerin bu açıdan ulaştığı düzeye bakarak mütevazı çaba ve adımların sonuç alamayacağını düşünmek, devasa orduların kitle imha silahları, tank ve uçakları karşısında ezilenlerin çaresiz kalacağını düşünmekten farksızdır.

“Eleştiri, teşhir, hukuki süreçler, boykot iyi örgütlendiğinde alternatif mecralar için geniş bir meşruiyet sağlar”

Geçmişte nasıl kitaplar, gazeteler, dergiler yasaklanıyorsa bugün de bir avuç tekel kuralsız biçimde farklı düşüncelere karşı türlü yöntemlerle sansür uygulamakta. Bir yandan daha ‘özgür’ ve bize ait mecralar yaratmak için çaba harcarken diğer yandan bu baskılara karşı uluslararası alanda kolektif bir direnç oluşturulmalıdır. Eleştiri, teşhir, hukuki süreçler, boykot iyi örgütlendiğinde yalnız sonuç almaz alternatif mecralar için geniş bir meşruiyet sağlar.”

TKP’nin üzerine düşeni mütevazi olanakları ölçüsünde, ama kararlılık ve yaratıcılıkla yerine getireceğini belirten Okuyan, konuşmasını “Yaşanası bir dünya mümkündür ve o dünyada sömürücü sınıflara yer yoktur. İnsanlığın geleceği komünizmdir” sözleriyle sonlandırdı.