(ANKARA) – Ayvalık merkezli Türk zeytinyağı markası Nova Vera Zeytinyağı’nın üreticisi Bahar Alan, markasının EVOO World Ranking (EVOOWR)’de 2025 sonuçlarına göre üst üste ikinci kez dünya birincisi olmasına ilişkin “Bu bizim için yalnızca bir ödül değil, yıllardır aynı kararlılıkla sürdürdüğümüz titiz çalışmanın bir sonucu ve global ölçekte tescil edilmesi anlamına geliyor. Amerika’dan Japonya’ya kadar pek çok mutfakta şefler ve tüketiciler tarafından ürünlerimizin tercih ediliyor olması da bizim için hem bir sorumluluk hem de aynı zamanda bir gurur kaynağı” dedi.
Ayvalık merkezli Türk zeytinyağı markası Nova Vera, zeytinyağı sektörünün en kapsamlı ve saygın uluslararası değerlendirme sistemi olan EVOO World Ranking (EVOOWR)’de 2025 sonuçlarına göre üst üste ikinci kez dünya birincisi oldu.
Nova Vera Zeytinyağı’nın üreticisi Bahar Alan, düzenlediği basın toplantısında, bu sıralamanın dünyadaki 35 yarışmanın sonuçlarına göre elde edildiğine dikkat çekerek, “Bu başarı, 35 yarışmada 28 zeytinyağı üreticisi ülkeden tüm zeytinyağı ile ilgili üreticilerin katıldığı bir yarışmalar silsilesinin içerisinde jüri tarafından yapılan 22 bin değerlendirmenin sonucuna göre elde edildi. Nova Vera olarak iki yıldır tüm İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz gibi farklı ülkelerin yarışmacıları geride bırakılarak dünya birincisi olduk. Bu bizim için yalnızca bir ödül değil. Yıllardır aynı kararlılıkla sürdürdüğümüz titiz çalışmanın bir sonucu ve global ölçekte tescil edilmesi anlamına geliyor” diye konuştu.
“Bu yıl geçtiğimiz yıla göre puanımızı yaklaşık yüzde 20 artırdık”
Nova Vera’nın Manisa ve Ayvalık’ta 55 bin ağaca organik olarak baktığını belirten Alan, “Bütün bunların yanında üretim tesisimizin tamamen sürdürülebilir enerji kullanıyor olması ve tüm atıklarımızın yeniden kullanılabilir olması da bu yolculuktaki en önemli etkenlerden bir tanesi. Bu yaklaşımın sonucu olarak bugün 700’ün üstünde uluslararası ödüle sahip Nova Vera, dünyanın farklı coğrafyalarında Amerika’dan Japonya’ya kadar pek çok mutfakta şefler ve tüketiciler tarafından ürünlerimizin tercih ediliyor olması da bizim için hem bir sorumluluk hem de aynı zamanda bir gurur kaynağı” dedi.
Alan, dünyanın en prestijli değerlendirme sistemi olan EVOO World Ranking’te iki yıl üst üste tüm üreticiler arasında en yüksek puanla birinci olduklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Her iki yılda da o yılın en tüm zamanların en yüksek puanıyla birinci olduk. Bu yıl geçtiğimiz yıla göre bu puanı yaklaşık yüzde 20 artırdık. Bu başarı bize şunu gösteriyor; siz yaptığınız işe tutkuyla aynı değerle, aynı özenle devam ederseniz, başarı uluslararası ölçekte de devam edebiliyor ve sürdürülebilir bir başarıyı yakalamak mümkün olabiliyor. Bu başarının arkasında çok emek var. Tüm çalışanlarımız, çiftçilerimiz, bu yolda bize eşlik eden danışmanlarımız, uzmanlarımız hepsine buradan teşekkür etmek istiyorum.”
“Ayvalık çeşidimiz Arjantin’de 100 tam puan aldı”
Bahar Alan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. “Sizin zeytinyağınızı diğer zeytinyağlardan farklı kılan ne” sorusunu Alan, şöyle yanıtladı:
“Aslında jüri şunlara bakıyor. Ürettiğiniz zeytinyağının kusursuz olması, belli bir uyuma sahip oluyor olması. Biz Türkiye’nin yerel çeşitlerini işliyoruz. Bu yerel çeşitlerden, tirilye, ayvalık, memecik, yamalak sarısı gibi pek çok çeşidi aslında jüri de yeni tanıyor ve genelde şöyle bir şey olur. Jürinin tanıdıkları ürünlere daha yüksek puan vermek gibi bir alışkanlığı olur. Biz aslında bunu da yendik çünkü Türk çeşitlerini yavaş yavaş öğreniyor. Jüri de bu çeşitleri yeni öğreniyor ama görüyoruz ki aslında özellikle trilye çok beğenilen bir ürün oldu. Ayvalık çeşidimiz biliyorsunuz Ayvalık Türkiye’de de çok tercih edilen bir çeşittir. Arjantin’de 100 tam puan aldı. Bu daha önceden sanıyorum hiç olmamış bir başarı. Çünkü bununla ilgili çok kutlama aldık. O yüzden biz mümkün olan en iyi şekilde işlemeye çalışıyoruz. Jüri bu çeşitleri ve değerlendirmeyi de öğrendikçe puanlarımızda artarak devam ediyor. O yüzden de Türk zeytinlerini de dünya çapında duyurmaktan çok mutluyuz.”
Alan, iyi bir zeytinyağını üretirken birçok faktörün o zeytinyağının aromasına etki ettiğini belirterek “Bulunduğu toprak önemli. Etrafındaki bitki örtüsü önemli. Zeytinin çok iyi bakılmış olması tabii ki önemli çünkü kötü bir zeytinden hiçbir zaman iyi bir zeytinyağı üretilmiyor. Onun haricinde rüzgarın örneğin önemli bir etkisi var çünkü mantari hastalıkların oluşmasını engelliyor. O yüzden Ayvalık’ın rüzgarı aslında zeytinlerimiz için bir taraftan faydalı fakat bunun haricinde zeytin çeşitlerimizde aslında yöreye iyi uyum sağlamışlar. Kuraklığa çok iyi adapte olan çeşitlerimiz var. Biz o yüzden özellikle yerel zeytin çeşit destekliyoruz. Çünkü yıllar boyu o bölgeye adapte olmuşsa onun bakımı da öbürleri kadar maliyetli olmuyor. Diğer türlü çok fazla sulama gerekiyor. Çok fazla suladığınız zaman yeraltı su kaynaklarını düzgün kullanmamış oluyorsunuz. O yüzden aslında bu yerel çeşitleri kullanarak gelecek nesillere de daha fazla su daha temiz bir çevre bırakmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
“İyi bir zeytinyağını kokusu ve tadından anlayabiliriz fakat rengi bir kriter değildir”
“İyi bir zeytinyağının renginden, kokusundan anlayabilir miyiz” sorusuna Alan, şöyle cevap verdi:
“İyi bir zeytinyağını kokusu ve tadından anlayabiliriz fakat rengi bir kriter değildir. Zeytinyağının tam yeşil olması aslında zeytinyağının kaliteli olduğunu göstermez. Yemyeşil olup, aslında çok kusura sahip olan bir zeytinyağı da olabilir. Bunu engellemek için tadım yapılan bardaklar aslında mavi bardaklardır. Böyle şeffaf bardakla tadım yapılmaz. Jüri bu tadımı yaparken mavi bardaklar kullanır. Tadım yaptığımız bardağı elimizle biraz ısıtıyoruz. Çünkü zeytinyağının içerisindeki koku bileşenleri 28 derecede maksimuma ulaşıyor. Elimizle biraz ısıtıyoruz ve üstünü kapatıyoruz ki bu koku profil bileşenleri bardağın içerisinde haps olsunlar. Sonra da tam burnumuzun yanına geldiğimiz noktada kokluyoruz. Bu kokunun bize taze çimen, badem, enginar, domates sapı, domatesi yeni kopardığınızda gelen bir koku vardır. Onları çağrıştırması gerekir ve bu içeriğindeki koku bileşenleri de çeşide göre çok farklılık gösterir. Örneğin bir çeşidimizde trilye çeşidinde başka kokular gelirken daha çok enginar, kuşkonmaz, roka, tere gibi kokular gelirken Ayvalık’ın içerisinde taze kesilmiş otlar, yeşil elma, yeşil muz gibi başka kokular gelir. Daha başka aromalar gelir.
Türkiye’de bunları kullanan şeflerimiz de aslında zeytinyağını bu farklı kokularından dolayı değişik yemeklerle eşleştirip onlardan faydalanıyorlar. Zeytinyağını kokladığımızda bu taze kokuları almak önemli. Öte yandan zeytinyağının içerisinde yağlı boya, pirina kokusuna benzer zeytinin pirinası ya da siyah zeytinin içerisindeki fermentasyon kokusuna benzer kokuları istemiyoruz. Yeşil zeytini yediğinizde aldığımız kokular daha çok olsun istiyoruz çünkü aslında erken hasat zeytinyağı aslında daha güzel aromalar veriyor. Bunun haricinde istemediğimiz kokular pastel boyaya benzeyen başka kokular istemiyoruz. Küf, mantar kokusu gibi kokular istemiyoruz. Peynire benzeyen kokular istemiyoruz. Bütün bu kokular varsa zaten zeytinyağı bu kusurludur diye ayrılır.”
Zeytinyağının üç farklı çeşidi olduğunu kaydeden Alan, “Bu yoğun meyvemsi, orta meyvemsi ve düşük meyvemsi diye gidiyor. Düşük meyvemsi kötü müdür? Hayır. Herkes farklı farklı çeşitleri tercih edebilir. Ayvalık daha düşük meyvemsiye sahip bir yağ. Trilye ve memecik daha yoğun meyvemsiye doğru artan zeytin çeşitlerimizdir” dedi.
Tadım yaparken boğazda da acılık ve yakıcılık olması gerektiğine dikkat çeken Alan, şöyle açıkladı:
“Bu acılık ve yakıcılık içeriğindeki polifenolün olduğunu gösteriyor. Polifenol nedir? Zeytin aslında çok fazla antioksidan madde içeren bir doğal zenginlik. Biz bu doğal zenginliği yağın içerisine aktarmak istiyoruz çünkü aslında bu polifenoller bizi yaşlılık etkilerini azaltan etkenlere sahip. Ne yapıyor? Bizim sindirim sistemimizi koruyor. Hatırlamayla ilgili belli şeyleri iyileştirdiğine dair bulgular var. Kalp ve damar sistemimizi koruyor. HDL yani iyi kolesterolü yükseltip kötü kolesterolü düşürme etkisine sahip. O yüzden özellikle 250 mg’ın üzerinde polifenol değerine sahip olan yağlar Avrupa Birliği tarafından kalp ve damar sağlığı için faydalıdır diye etiketlenebilir diye söyleniyor. Normal standart bir zeytinyağı baktığınız zaman bunun analizini yaptırdığınız zaman 70-80 civarında bir polifenol görürsünüz. Bizim zeytinyağlarımız biz gerçekten soğuk sıkım ve erken hasat, doğru hasat tarihlerini belirlediğimiz için 400 mg’dan başlıyor. Bu da kalitenin önemli bir göstergesi.”

