Haber: Zeynep AKAT
(BİNGÖL) – DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bingöl’de katıldığı halk buluşmasında, yeni çözüm sürecine ilişkin “Bu mesele çözülürse çatışmaya, şiddete, silahlanmaya giden Türkiye’nin milyar dolarlarını bu halkın sofrasına akıtacağız. Bu mesele çözülürse en önemlisi annelerin gözyaşı duracak. Sırtımızda tabut yerine belki demokrasi büyüterek yürüyeceğiz. Bu mesele çözülürse bu ülkedeki tekçilik, ırkçılık yok sayan politikalar bitecek” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncar Bakırhan, beraberinde partinin İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan ile birlikte Bingöl’de düzenlenen halk buluşmasına katıldı.
Bir düğün salonunda yapılan buluşmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, yeni çözüm süreci ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çok önemli, çok tarihi bir süreçten geçildiğini söyleyen Bakırhan, şunları söyledi:
“Yani öyle bir meseleyi konuşuyoruz ki 100 yıldır bu ülkede isyanlara sebep olan kanla bastırmaya sebebiyet olan, bu ülkenin ekonomisini emmiş, bu ülkenin enerjisini tüketmiş bir meseleyi konuşuyoruz. Aslında Cumhuriyet kurulurken bu toprakların en asli unsuru olan Kürtlerin meselesini konuşuyoruz. Bin yıllardır bu topraklarda yaşayan ama bugün hak ettiği demokratik haklara sahip olmayan ve ısrarla bu haklı mücadelesini devam ettiren, bugün demokrasi diyen, özgürlük diyen, anadilim diyen, iradem diyen bir meseleyi konuşuyoruz. Sadece biz konuşmuyoruz, Türkiye konuşuyor. O Meclis’in salonları konuşuyor. İmralı Adası’nda kurulan müzakere diyalog masası konuşuyor. En önce şunu belirteyim. Bugün tekrar yeniden bir masanın kurulmasına sebebiyet veren Kürt meselesini tekrar diyalogla müzakere ile çözülmesi için emek veren ve masayı tekrar kurdurtan halkımıza, halklarımıza bin kez teşekkür ediyorum. Şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
‘Kars’tan Edirne’ye kadar her karış toprağa kan düştü’
Kürt kimliğinin bir hukuka kavuşturması gerektiğini bildiren Bakırhan, şöyle devam etti:
“Kürt var. Şu ana kadar yok deniliyordu. Ama hukuku yok. İşte Kürt varsa Cumhuriyet Kürt’ün hukukunu tanıyarak artık demokratikleşmeli. Kürt kimliği artık bir hukuka kavuşmalı. Hukuksuz bir tanınma olur mu? Hukuk olmadan iyi niyetle 100 yıllık bir mesele çözülebilir mi? İşte olmazsa o hukuku oluşturmanın masasıdır. Yeter diyoruz. Kars’tan Edirne’ye kadar her karış toprağa kan düştü. Her yürekte sızı var. Yeterince acı biriktirdik. Yeterince gözyaşı biriktirdik. Mahpusların kapısında yeterince en sevdiğimiz evlatlarımızın, kardeşlerimizin ne zaman geleceğini beklemek için hasret biriktirdik. Şimdi artık acı biriktirme zamanı değil. Gözyaşı biriktirme zamanı değil. Şimdi asıl hazretleri bitirmek, kavuşmak, birlikte bu cumhuriyeti demokratikleştirerek eşit yurttaş olma zamanıdır. Bu sadece Kürtler için değil, Türkiye için de gereklidir.”
‘Bu mesele çözülürse çatışmaya, şiddete, silahlanmaya giden Türkiye’nin milyar dolarlarını bu halkın sofrasına akıtacağız’
Türkiye Kürt meselesini çözmediği için Orta Doğu’da denklem dışında kaldığını dile getiren Bakırhan, “Türkiye Kürt meselesini çözmediği için Batı’daki demokratik değerlere sırtını döndü. Türkiye bu meseleyi çözmediği için 3 milyar dolara yakın bizim sizin vergilerinizden oluşan Türkiye’nin bütçe açının 6 katı bir para harcadı. Sadece Kürt ana dilini konuşmasın diye. Yani bu mesele çözülürse asgari ücretle geçinen yurttaşlarımızın daha fazla bir alın terimlerinin karşılığını almasını sağlayacağız. Bu mesele çözülürse bugün geçim derdi çeken emeklilerin insanca yaşayıp torunlarına hediye de alabilecekleri çok çocuğunun eline bakmadan kendi aile ekonomisini çevirecekleri bir ücret almalarını da sağlayacağız. Bu mesele çözülürse çatışmaya, şiddete, silahlanmaya giden Türkiye’nin milyar dolarlarını bu halkın sofrasına akıtacağız. Bu mesele çözülürse en önemlisi annelerin gözyaşı duracak. Sırtımızda tabut yerine belki demokrasi büyüterek yürüyeceğiz. Bu mesele çözülürse bu ülkedeki tekçilik, ırkçılık yok sayan politikalar bitecek. Bu mesele çözülürse gençlerimiz uyuşturucu vatanından kurtulacak belki daha okuyabileceği, iş bulabileceği umutlarını büyüten bir zemini birlikte yalıtmış olacağız. Bu mesele çözülürse ötekileştirme bitecek” ifadelerini kullandı.
‘Biz anne sütümüz kadar hak olan, helal olan dilimizi istiyoruz’
“Kürt’ün artık ötekileştirilmesi bitti. Kürt bu topraklarda kimseden hakkı olmayan bir şey istemiyor. Bizim dinimizde de insanlık tarihinde de dil ana sütü kadar ak anne sütü kadar haktır, helaldir deniyor” diyen Bakırhan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Biz anne sütümüz kadar hak olan, helal olan dilimizi istiyoruz. Yani biz kimsenin ana diliyle bir sorunumuz yok. Türkiye’nin resmi diliyle de bir sorunumuz yok. Biz yok sayılan dilimizin özgürleşmesini istiyoruz. Türkiye’de diğer dillerin özgürleşmesini istiyoruz. İşte bu süreç çok bunları uzatabilirim. Tam da bunları sağlamanın sürecidir. Eğer başarabilirsek eğer bugün binlerle partimize bu sürece sahip çıkabilirsek emin olun güzel günlere ulaşmak, güzel günlerde birlikte acısız, sızısız, gözyaşısız ekonomik kaygılar yaşamadan yaşayabileceğimiz bir Türkiye mümkündür. Bu mesele çözülmediği için Türkiye’de ciddi bir çürüme var. Türkiye’de ciddi bir rant ekonomisi var. Türkiye’nin bütçesi bir avuç sermaye ve bir avuç iktidar partisi yandaşına gidiyor.”
‘Şimdi 100 yıl sonra ilk defa tekrar yeniden elimize bir fırsat geçmiş’
Çok tarihi günlerden geçildiğini anlatan Bakırhan, “100 yıl önce bu tarihi günleri ıskaladığımız için 100 yıl boyunca acı çektik. 100 yıl boyunca biz direk geldik. Onlar bizi içeri attı. Faili meçhul cinayetlere uğrattı. Başımıza gelmeyen kalmadı. Şimdi 100 yıl sonra ilk defa tekrar yeniden elimize bir fırsat geçmiş. Bir müzakere ve diyalog süreci başlamış. Bu süreci başarıya ulaştırmanın dışında başka bir şansımız yok. Bu süreci ben de Pervin Başkan parlamentodaki grubumuz ve birkaç arkadaşımızla sadece götüremeyiz. Bu süreç sizin sürecinizdir. Ana dilimi istiyorum derseniz masada onun karşılığı olur. Yolsuzluklara hayır derseniz yolsuzluklarla mücadele olur. Çeteleşmeye, uyuşturucuya hayır diyebilirsek durdurabiliriz. Onun için kıymetlisiniz, onun için değerlisiniz. Onun için burada olmanız bizi umutlandırdı, bize umut verdi. Emin olun bugün gördük tabloyu gördükten sonra biraz daha bilendik. Biraz daha bu tabloyu yaratan, her şeye rağmen bugün bu salonu dolduran halkımıza layık olmak için 7/24 saat durmadan çalışma zorunluluğunun altına girdik. Bu süreci beraber yürüteceğiz. Pervin Başkan biraz sonra anlatacak. Ama size bir şey söyleyeyim. Bizim her şeyimiz halkımızla paylaştığımız için ama hala bu süreç barışla sonuçlanmasın diyenler de var. Hala bu sürece karşı olanlar da var” dedi.
‘Bunlar karşısında barış zemini büyütmek hepimizin boynunun borcudur’
Bu sürece karşı olanların olduğuna işaret eden Bakırhan, şunları kaydetti:
“Hala dökülen kan yetmemiş gibi ‘Bu çatışmalar, bu şiddet ortamı devam etsin’ diyenler de var. Utanmadan kendisine ‘siyasetçiyim’ diyenler, işte parti yönetenler bu sürecin karşısında duruyorlar. İşte bunları iyi tanımak lazım. Bunlar karşısında barış zemini büyütmek hepimizin boynunun borcudur. Yeter dememiz gerekiyor. Şimdi Meclis’te bir komisyon kuruldu. Önemlidir, tarihidir. Allah razı olsun. Şu ana kadar da çalışmalarını biraz evet uzattı ama layıkıyla yerine getirdi. Kürt’ün de anasını dinledi. Çocuğunu kaybeden Türk’ün de anasını dinledi. Alevi yurttaşlarımızı da dinledi. Diğer milliyetlerden, inançlardan insanlarımızı da dinledi. Meclis Komisyonu dinlemeler konusunda başarılı bir sınav da verdi. Ama artık dinlemeleri bırakıp meselenin özüne, kendisine değil mi? Bu meselenin en önemli aktörü olan Sayın Öcalan’la görüşmeye gitme zamanıdır. Biz bir taraftan ateş sönsün diyoruz. Ateşi söndüren o itfaiyeciler var ya onlar gibi bu ateşi söndürmek için 7-24 saat uğraşırken birileri niye ateşi söndürüyorsunuz diyor. Bu doğru değil. Biz ateşi söndürmek için büyütmemek için elimizden gelen bütün çabayı layıkıyla ortaya koyacağız. Sağduyu ve vicdanları bu süreçte kaybetmemek gerekiyor. Uzun vadede bu ülkenin geleceğini düşünen herkes bu ateşi söndürmek için, dindirmek için elindeki suyla birlikte bu ateşe doğru koşmalıdır. Koşmayanları da kesinlikle bu ülke yeri ve zamanı geldiği zaman oyuyla gereken cevap vereceğini belirtmek istiyorum.”

