Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

TSK’ya ait bir C130 kargo uçağı düştü… Cumhurbaşkanı Erdoğan: İnşallah bu kazadan en az bir badireyle çıkarız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün Azerbaycan’dan ülkemize gelmekte olan C-130 tipi askeri uçağımızın Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştüğü bilgisini derin bir üzüntüyle öğrendik. Enkaza ulaşma çalışmalarıyla ilgili ülke makamlarıyla koordineli biçimde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah bu kazadan en az bir badireyle çıkarız. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin ve dualarımızla inşallah onların yanında olacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün Azerbaycan'dan ülkemize gelmekte olan C-130

(ANKARA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün Azerbaycan’dan ülkemize gelmekte olan C-130 tipi askeri uçağımızın Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştüğü bilgisini derin bir üzüntüyle öğrendik. Enkaza ulaşma çalışmalarıyla ilgili ülke makamlarıyla koordineli biçimde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah bu kazadan en az bir badireyle çıkarız. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin ve dualarımızla inşallah onların yanında olacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genel Merkezi’nde düzenlenen “Medeniyetimizde Şehir ve Mekan” temalı Şehircilik Zirvesi ve “Kentkırım Sergisi” programına katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada şunları kaydetti:

“Dünya kültür tarihinde şiir, musiki ve mutfakla birlikte ilk sıralarda yer aldığımız sanatların biri de mimari ve şehircilik iken maalesef bu mirastan bugün yeterince istifade edemiyoruz. İşte bu zengin mirasın ve müktesebatın rehberliğinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren şehirlerimizi sadece inşa değil, daha önemlisi ihya etmek için canla başla çalıştık. Çöp dağlarının cephanelik gibi patladığı bir şehri görev süremiz boyunca tüm Türkiye’de örnek gösterilen bir konuma getirdik. 4,5 yıl gibi kısa sürede musluklardan temiz su akmaya başladı. Kokudan yanına yaklaşılmayan İstanbul Boğazı’nın incisi Haliç temizlendi. Çöp dağları kaldırıldı. İstanbul yeniden rahat bir nefes aldı. İnsanı merkeze alan, hizmet ve eser odaklı yerel yönetim vizyonuyla İstanbul’da yaktığımız bu meşaleyi son 23 senede tüm Türkiye’ye taşıdık.

“Eser ve hizmet siyasetinde vatandaşlarımızın hayat kalitesini yükselttik”

Hem İstanbul’da emaneti yüklendiğimizde hem 2002 Kasım’ında tüm Türkiye için kolları sıvadığımızda karşımızda 10 yılların birikmiş sorunları vardı. Bunların en başında 1950’lerde başlayıp 1970 ve 1980’lerde zirveye çıkan düzensiz göç, çarpık kentleşme, gecekondulaşma ve hazine arazilerinin işgali gibi kronikleşmiş sorunlar bulunuyordu. Bunları görmezden gelmek yerine üzerlerine kararlılıkla gittik. Altyapı sorunlarını önemli ölçüde çözdük. Kentsel dönüşüm ve konut seferberliğiyle dirençli kentleşme konusunda tarihi adımlar attık. Karşılaştığımız tüm engellere rağmen 2 milyonun üzerinde bağımsız birimi dönüştürmeyi başardık. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 750 bin konut ürettik. TOKİ projeleri sayesinde insanımız sadece ev sahibi değil, aynı zamanda iş sahibi oldu, bu projelerde istihdam edildi. Eser ve hizmet siyasetinde vatandaşlarımızın hayat kalitesini yükselttik.

Biz bu adımları atarken kentsel tasarım, kentsel estetik veya kentsel dönüşüm gibi kavramlar kimsenin gündeminde değildi. Zira o yıllarda başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin şehirleri henüz en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyordu. Yolların çukurlarla dolu olduğu, temiz suyun evlere ulaşmadığı, bugünkü gibi şehirlerin adeta kaderine terk edildiği günlerden bahsediyorum. Bugün şehirlerimizi geleceğe hazırlayan onlarca reformumuz sayesinde artık çok farklı bir noktadayız. Yeni nesil şehircilik anlayışımızın gerektirdiği altyapı yatırımlarının büyük kısmını tamamlamış bir Türkiye’ye bugün kavuştuk.

Bölünmüş yollarla birbirine bağlanan şehirlerimizde, dağları delen tünellerimizde, kıtaları birleştiren köprülerimizde, dünya ölçeğinde havaalanlarımızda, yüksek standartlarda spor tesislerimizde, dünyada örnek gösterilen şehir hastanelerimizde, 81 ilimize kazandırmakta olduğumuz millet bahçelerimiz ve daha nice eserimizle 23 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir yere vardık. Şehircilik vizyonumuzu sürekli ileriye taşıyor, köklerimizden beslenerek özgün ve yenilikçi projeleri hayata geçiriyoruz.

“Kiralık konut uygulamalarımızla kira fiyatlarını dengelemeyi arzu ediyoruz”

Bir taraftan 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizi ayağa tekrar kaldırırken, diğer taraftan vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını giderecek projeleri devreye alıyoruz. 81 ilimizde inşa edeceğimiz 500 bin sosyal konut projemizin başvuruları dün itibarıyla başladı. Vatandaşlarımız projemize gerçekten büyük ilgi gösteriyor. Milletimizin ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz. Yine ilk kez İstanbul’da hayata geçireceğimiz kiralık konut uygulamalarımızla enflasyonu körükleyen kira fiyatlarını dengelemeyi arzu ediyoruz.

Hayatın akışı içinde biz de kendimizi ve şehircilik anlayışımızı yeniliyor, geliştiriyor, güncelliyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kente göç hız kesmeden devam ediyor. Önümüzdeki dönemde şehirlerimizin daha da kalabalıklaşacağını tahmin etmek hiç de zor değildir. Dolayısıyla sorumluluk sahipleri olarak ne yapacaksak bu projeksiyonlar ışığında yapmak ve planlamak mecburiyetindeyiz. Ülkemizin iki boyutlu imar planı anlayışını yavaş yavaş geride bırakıp Türkiye yüzyılının şehirlerine hayat verecek üç boyutlu kentsel tasarım yaklaşımına geçmeye hazır olduğu görülüyor. Şehircilik zirvesi boyunca diğer başlıklar yanında bu konunun da enine boyuna tartışılmasında fayda olduğuna inanıyorum.

“Metropollerimiz 6-7 yıldır kelimenin tam manasıyla yeni bir fetret devri yaşıyor”

Şu gerçeği sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bir şehrin sınırlarını büyütmek, parselleri çoğaltmak, yapı izinleri vermek kolaydır. Ama sağlıklı şehirleşme vizyon ister, emek ister, güçlü bir irade ister. Sadece bina dikmekle bir kenti güzelleştiremeyiz, dönüştüremeyiz, içinde yaşayanlara huzuru getiremeyiz. O binaya nefes olacak yolu, parkı, meydanı yapmak, sosyal donatıları inşa etmek yani o şehri yaşatacak hayat damarlarını açmak gerekir. Bugün muhalefetin yönettiği birçok şehrimizde en temel sorun budur. İhmal, duyarsızlık ve vizyonsuzluk şehirlerimizin kaderi olmuş durumda. Yöneticisi olduğu belediyeyi arpalık olarak gören zihniyet, şehirlerimizin göz göre göre çürümesine, çökmesine, çoraklaşmasına seyirci kalıyor. ‘Ne kadar çok yol yaparsak trafik o kadar sıkışır’ diyerek trafik sorununu çözeceğini zannedenlerin elinde metropollerimiz 6-7 yıldır kelimenin tam manasıyla yeni bir fetret devri yaşıyor.

“Sabıkalı belediyecilik anlayışı ne yazık ki yeniden hortladı”

Rüşvet, irtikap, iltimas, usulsüzlük, yolsuzluk iddialarının ardı arkası hiç kesilmiyor. Biz imar mantığından tasarım disiplinine geçmekten bahsederken ana muhalefet partisi mevcut kazanımları bile koruyamıyor. 30 sene önce tarihe gömdüğümüz sabıkalı belediyecilik anlayışı ne yazık ki yeniden hortladı. Toplanmayan çöpler, bozuk yollar, akmayan sular, elinde bidonla su bekleyen insanlar, muhalefet belediyelerinin tekrar rutini haline geldi. Eski Türkiye güzellemesi yapa yapa yönettikleri şehirleri 1990’ların karanlık ve buhran dolu günlerine yeniden çevirdiler.

Atalarımız ne demiş? ‘At binenin, kılıç kuşananın’. Biz bunlara aldırmayacak, bunların beceriksizliğinden medet ummayacak, milletin emanetine gözümüz gibi bakmaya devam edeceğiz. Şehirlerimizi bu iş bilmezlerin, bu tembellerin insafına terk etmeyeceğiz. Sorun çıkaran değil, çözüm üreten; yara açan değil, yara saran bir şehircilik anlayışıyla çalışmayı gece gündüz sürdüreceğiz.

Bugün Azerbaycan’dan ülkemize gelmekte olan C-130 tipi askeri uçağımızın Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştüğü bilgisini derin bir üzüntüyle öğrendik. Enkaza ulaşma çalışmalarıyla ilgili ülke makamlarıyla koordineli biçimde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah bu kazadan en az bir badireyle çıkarız. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin ve dualarımızla inşallah onların yanında olacağız.”