(ANKARA)- Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden İmran Gürakan, dünyadaki bankacılık sistemlerinin Basel IV adı verilen sermaye standartları hakkında düzenlemenin ekosisteme getirdiği yükümlülüklerini değerlendirdi. Gürakan, “Bankalar artık girişimlere yatırım yaptıklarında ya da fonlara (GSYF, VC fonlar) ortak olduklarında, bilançolarında çok daha fazla sermaye tutmak zorunda kalacaklar” dedi.
Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden İmran Gürakan, Basel IV adı verilen sermaye standartları hakkında değerlendirmelerde bulundu. 2008 krizinden sonra ortaya çıkan Basel IV’ün uluslararası bankacılık sisteminin daha dayanıklı hale gelmesi için geliştirildiği ifade edilirken, bankalar bu düzenlemeye göre “artık her riskli varlık (örneğin kredi, yatırım, hisse senedi, girişim sermayesi) için daha fazla özsermaye bulunduracak.
Türkiye’de girişimcilik ekosistemi genç olmasına rağmen büyüme potansiyeli her geçen gün artmakta, ancak yapılacak düzenlemelerin inovasyon yatırımlarını zorlaştıracağı Gürakan tarafından belirtiliyor.
İmran Gürakan, değerlendirmesinde şunları kaydetti:
“Basitçe anlatmak gerekirse bankalar artık girişimlere yatırım yaptıklarında ya da fonlara (GSYF, VC fonlar) ortak olduklarında, bilançolarında çok daha fazla sermaye tutmak zorunda kalacaklar. Örneğin bugün bir banka, bir teknoloji fonuna 10 milyon TL yatırdığında 10 milyon TL’lik risk üstlenmiş sayılıyordu ancak yeni düzenlemeye göre, bu yatırımın risk ağırlığı yüzde 400’e kadar çıkabilir. Yani banka artık bu yatırım 40 milyon TL risk taşıyormuş gibi sermaye bulundurmak zorunda kalacak. Bu da yatırımın maliyetini dört kat artırmak anlamına geliyor.”
Ekosistem ciddi zarar görebilir
Bankaların finansal sağlayıcı olarak girişim odaklı yatırımlara doğrudan ve dolaylı katkı yaptığı vurgulanan yazıda, Basel IV ile gelecek yeni risk ağırlığı düzenlemesinin bu rolü zorlaştırabileceği ifade edildi.
Banka yatırımlarının azalmasıyla yabancı yatırımcı seviyesinin düşük olduğu ekosistemin ciddi zararlar göreceği söylendi.
Politika önerileri sıralandı
Söz konusu yazıda, Türkiye’nin kendi ekonomik dinamiklerine uygun bir “risk ağırlığı modeli” geliştirmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, bankaların girişim sermayesine yatırımını teşvik edici istisna veya indirimli sermaye ağırlığı mekanizmaları düşünülebileceği ifade edilirken, Avrupa Birliği’nde uygulanan modelde, küçük işletmelere (KOBİ) veya yenilikçi teknolojilere yatırım yapan bankalar bu yatırımları bilançolarında “daha az riskli” gösterebildiği, Türkiye de bu modeli kullanabileceği söyleniyor. Son olarak geçiş sürecinin uzun tutularak belirsizliğin azaltılması düşünülebileceği gibi, İsrail ve Singapur’da olduğu gibi devletin bankaların girişim fonlarına eşit şekilde destek olabileceği de belirtiliyor.
Risk taşıyor
Sonuç olarak Basel IV’ün bankaların girişimcilik ekosistemine aktardığı kaynak ve desteği isteksizleştirebilecek bir risk taşıdığına dikkat çekilirken, “Dünyada girişimciliğe en çok teşvik veren ülkelerden biri olarak, politika yapıcıların, finansal düzenleyicilerin ve bankaların birlikte hareket ederek bu süreci de yönetmesi büyük önem taşıyor” denildi.

