Haber: Zeynep BOZUKLU / Kamera: Gurbetelli YALÇIN
(ANKARA) – Türk Veteriner Hekimleri Birliği (THVB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü kapsamında yaptığı açıklamada, 7527 sayılı Kanun’a değinerek, “Önceki yasada, hayvanlar sokaktan alınacak, gerekli müdahaleler yapılacak, aşılamaları, diğer hizmetler yapıldıktan sonra kaydedilecek ve alındığı yerlere bırakılacak şeklindeydi. Şimdiki yasada, ‘hayır bunlar bu tür yerlerde tutulacak’ şeklindeydi. Bu yasalar değişmez diye, yarın öbür gün tekrar rehabilite edilmez diye bir şey yoktur. Önemli olan, hayvan sağlığı, insan sağlığı ve çevre sağlığının gözetilerek hareket edilmesi” dedi.
THVB Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla ANKA Haber Ajansı’na açıklama yaptı. Eroğlu, Ankara Altındağ’daki bir barınakta yaptığı açıklamada, 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a ilişkin de şunları söyledi:
“Uzun yıllardan beri dünyada 4 Ekim, Dünya Hayvanları Koruma Günü olarak anılıyor. Bir anlamda kutlanıyor. Bu yine UNESCO tarafından ilan edilen hayvan haklarıyla ilgili bildirgenin 5. maddesinde hayvanların neden korunması gerektiğini ve bugün dolayısıyla da bir farkındalığın ortaya konması amacıyla biz de ülkemizde,Türk Veteriner Hekimleri Birliği hem merkez teşkilatımız hem de bağlı olan 70 bölge ve il odamızla birlikte bugünün anlam ve önemini, hayvanların niye korunması gerektiğini çeşitli programlarla, etkinliklerle kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz.
“Hayvanları Koruma Günü, bütün hayvanların hayvan refahı şartlarında yaşamasını sağlayabilmeyi amaçlıyor”
Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla tüm hayvanların gündeme geldiği bir konu bu. Bir belediye barınağının bakım evinde bu açıklamayı yapıyoruz ama Hayvanları Koruma Günü, hem çiftlik hayvanları, hem evcil hayvanlar ve bütün hayvanların hayvan refahı şartlarında yaşamasını sağlayabilmeyi, hayvan haklarına teslim etmeyi amaçlıyor. Ülkemizdeki yasal düzenlemelerle önceden bir ticari meta gibi görülüyordu ama kanun düzenlemeleriyle birlikte bunlar can şekline dönüştürüldü. Artık hayvanlara karşı da 5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu ülkemizde, bu 7527 sayılı kanunla 2024’ün Ağustos ayında revize edildi. Biz de Türk Vetiner Hekimleri Birliği olarak bu mevzudan hazırlanırken mümkün olduğunca hayvan refahı şartlarının oluşturulması ve hayvanlara bir arkadaş muamelesi önceliklendirdik.
“Hayvan sahiplerinin hayvanları korumaya dönük hizmetleri yerine getirmeleri gerekiyor”
Aynı zamanda çiftlik hayvanlarının gıdasından istifade ediyor insanlar. Dolayısıyla insanların sağlıklı ve dengeli beslenmesinde de önemli bir yer tutuyor hayvanlarımız. Yani genel anlamda bugün dolayısıyla tüm kurum, kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin ve bireylerin, hayvan sahiplerinin hayvanları korumaya dönük hizmetleri yerine getirmeleri gerekiyor. Bunun için de yapılması gereken konulardan bir tanesi insanlarımızın bilinçlendirilmesi. Şimdi bakıyoruz, evcil hayvanlar sahipleniliyor bir süre sonra sokağa bırakılıyor. Bu aslında hayvanları ölüme terk etmek demektir. Kesinlikle bunu doğru bulmuyoruz. Bir de yine Tarım Orman Bakanlığı’nın uyguladığı bir çalışma var. Hayvanların çip takılmak süretiyle kayıt altına alınması. Bunun da süresi 2025’in sonunda bitiyor. Uymayanlarla ilgili cezai işlemler başlatılacak.
Yine önemli konulardan bir tanesi, biz bir bakım evinde konuşuyoruz. Burada 3 bine yakın hayvan olduğunu ifade ettiği yetkili arkadaşlarımız. Hayvanların sokağa terk edilmesi vicdani açıdan çok asla kabul etmeyeceğimiz bir konu. Hatta bazen böyle günler dolayısıyla alınıyor, bir süre sonra tekrar sokağa terk ediliyor. Bunların artık ülkemizin gündeminden çıkması gerekiyor. Biz hem 5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu, hem 5996 sayılı Kanun ve diğer ilgili kanunlar, onlara göre çıkarılan mevzuatlar, yönetmeliklere göre, dünyanın da kabul etmiş olduğu bu hayvan refahı ve hayvan hakları konusunda her kurumun üzerine düşeni yapması gerektiğini düşünüyoruz.
İçişleri Bakanlığımız da son bir yılda doğal bakım evleri ve doğal yaşam alanları projesi başlattı Türkiye’de. Biz de illere gittiğimizde zaman zaman onları ziyaret ediyoruz. Sayın valilerimizi ziyaret edip konu hakkında bilgi alıyoruz. Bu güzel bir başlangıç oldu. İnşallah en kısa zamanda tüm illerimizde bu gerçekleştirilmiş olur. Bizim hassasiyetle üzerinde durduğumuz konu, hayvan refahı ve hayvan sağlığı şartlarını istenilen seviyeye getirecek yeterli vetenin hekimi istihdamı yapılması.
Türkiye’de toplam bin 398 ilçe belediyemiz var. Halen 400 civarında barınağı olan belediyemiz var. Yani daha barınaklar konusunda çok ilerleme kat edilmesi lazım. Yine yasaya göre belediyelerimize önemli sorumluluklar yüklendi. Özellikle bütçenin kullanılması açısından. Bir an önce bu bakım evlerinin ve rehabilitasyon merkezlerinin kurulması gerekiyor. Ve yeterli vetenin hekimi istihdamının olması gerekiyor.
Hayvanları geçici bakım evlerine, barınaklara ya da diğer mekanlara aldığınızda onları kendi kaderine terk etmeyeceksiniz. Yine dünyada kabul gören şartlar var. Beslenmeden tutun, onların tedavilerine kadar. O şartların yerine getirilmesi lazım. Bunun için de tekrar söylemek gerekirse yardımcı hizmetlerde çalışan arkadaşlarımız, diğer personel ama özellikle vetenin hekim ihtiyacının bir an önce karşılanması lazım.
Biz Türk Vetiner Hekimleri Birliği olarak, Çevre, Şehircilik Bakanlığımızdan da talep ettik. En az 4 bine yakın vetener hekimin belediyelerinde istihdamı gerekiyor. Yine kanuna göre yetkili olan Tarım Bakanlığı uhdesinde olan Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü yeniden yapılanıyor. Buranın da ülke çapındaki taşra kuruluşlarında, bölge müdürlüklerinde ve ilgili hizmetleri yürütülecek diğer yerlerde veteriner hekim istihdamının süratli bir şekilde yapılması gerekiyor.
Eroğlu, 7527 sayılı Kanun’a ilişkin şöyle konuştu:
“Önceki yasada, hayvanlar sokaktan alınacak, gerekli müdahaleler yapılacak, aşılamaları, diğer hizmetler yapıldıktan sonra kaydedilecek ve alındığı yerlere bırakılacak şeklindeydi. Şimdiki yasada, ‘hayır bunlar bu tür yerlerde tutulacak’ şeklindeydi. Tabii burada bizim Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak genel anlamda yasayla ilgili görüşlerimizi ifade ediyoruz. Bu yasalar değişmez diye, yarın öbür gün tekrar rehabilite edilmez diye bir şey yoktur. Önemli olan şu, hayvan sağlığı, insan sağlığı ve çevre sağlığının gözetilerek hareket edilmesi.
Mevzuatlar çıkarıldığında, uygulamada bir takım problemlerle karşılaşılabilir. Bunun zaman içerisinde revize edilmesi gerekiyor. İçişleri Bakanlığı’nın başlatmış olduğu bu bakım evi ve doğal yaşam alanı projesi, güzel bir proje. Hayvanların sokaklarda kendi kaderine terk edilmesi de doğru değil. Biz de gittiğimiz yerlerde oraları ziyaret ediyoruz. Burada hayvan haklarını, hayvanların korunması anlamında en ileri seviyede yapılması gerekenleri izah ediyoruz. O şartların yerine getirilmesi lazım. Bir de bu tartışmaları, aslında böyle karşılıklı ret ya da kabul şeklinde değil de mümkün mertebe bütün muhataplarının bir araya gelip, konuyu istişare edip, değişiklik gerekiyorsa da o konunun değiştirilmesinden yanayız.”

