Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

TBMM Genel Kurulu… Ömer Öcalan: Kürt meselesi, seçim kaygıları içerisinde sıkıştırılacak bir mesele değildir

DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, Meclis’te kurulan komisyondan AK Parti, MHP ve DEM Partili üç üyenin 4 Aralık’ta terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesine CHP’nin katılmamasını eleştirdi. Öcalan, “Bazı partilerin 100 yıllık muhafazakar kodlarından ayrılması gerekiyor. Burası muhalefet edilecek, siyaset devşirilecek bir alan değildir. İktidar, risk almıştır; diğer partiler risk almıştır. Seçim kaygısıyla hareket etmemişlerdir. Kürt meselesi, seçim kaygıları içerisinde sıkıştırılacak bir mesele değildir. Bunun önünde büyük adımlar atılmıştır ve bu adımları da takdir etmek lazım” dedi. 

DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, Meclis'te kurulan komisyondan AK

(TBMM) – DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, Meclis’te kurulan komisyondan AK Parti, MHP ve DEM Partili üç üyenin 4 Aralık’ta terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesine CHP’nin katılmamasını eleştirdi. Öcalan, “Bazı partilerin 100 yıllık muhafazakar kodlarından ayrılması gerekiyor. Burası muhalefet edilecek, siyaset devşirilecek bir alan değildir. İktidar, risk almıştır; diğer partiler risk almıştır. Seçim kaygısıyla hareket etmemişlerdir. Kürt meselesi, seçim kaygıları içerisinde sıkıştırılacak bir mesele değildir. Bunun önünde büyük adımlar atılmıştır ve bu adımları da takdir etmek lazım” dedi.

TBMM Başkanvekili Tekin Bingöl’ün başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurul’nda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.

Genel Kurul’da söz alan DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şenyaşar, “Adaletin olmadığı yerde refah olmaz, barışın olmadığı yerde büyüme olmaz” diyerek başladığı konuşmasında, bütçenin kağıt üzerinde büyük rakamlarla oluşturulduğunu ancak sermaye ve Hazine garantili şirketlere ayrılan kaynakların büyüdüğünü söyledi.

Hükümetin ulaştırmaya 778,5 milyar lira yatırım yapacağını açıkladığını hatırlatan Şenyaşar, aynı bütçede kamu-özel işbirliği projelerine 100 milyar liranın üzerinde garanti ödemesi ayrıldığını belirtti. Halkın bu projelerden faydalanmadığını ancak faturanın halkın cebinden çıktığını ifade eden Şenyaşar, “Halk bu projelerden faydalanmıyor ama faturası halkın cebinden çıkıyor. Ayrıca kamu özel işbirliği ile yapılan yollar ve köprülerde yandaş şirketler daha fazla kazansın diye geçiş ücretleri dolar endeksli olarak artıyor. Ulaştırma bütçesi halka değil, sermayeye çalışılıyor” ifadesini kullandı.

Ulaştırmanın toplumsal adaletin bir parçası olduğunu dile getiren Şenyaşar, “Barış olmadan yatırım, yatırım olmadan refah olmaz” dedi. DEM Parti olarak emek ve barış odaklı alternatif bir bütçe programı sunduklarını belirten Şenyaşar, otoyol ve köprülerin temel bir ulaşım hakkı olması gerektiğini, bu nedenle ücretsiz olmasını savunduklarını söyledi.

Şenyaşar, “Halkın parasını dövize endeksli garantilere aktarmak değil, kamusal hizmetlere yönelterek bu ülkenin nefes almasını sağlayabiliriz. Başka bir bütçe mümkündür, kaynak vardır. Mesele siyasi tercihtir” diye konuştu.

Dindar: Fahiş bilet fiyatları, sefer kısıtlamaları doğrudan insan haklarının ihlalidir

DEM Parti Van Milletvekili Mahmut Dindar, seyahat etme hakkının Anayasa’nın 23. maddesiyle güvence altına alındığını hatırlatarak, bu hakkın eğitime, sağlığa, kültüre, iş fırsatlarına, aile ziyaretlerine ve toplumsal yaşama erişim açısından temel bir eşitlik hakkı olduğunu vurguladı. Bu hakkın herkes için eşit uygulanması gerektiğini belirten Dindar, mevcut iktidar politikalarının farklı toplumsal kesimler arasında erişim eşitsizlikleri yarattığını söyledi.

Dindar, ulaşım alanında yaşanan ülkesel eşitsizliklerin yalnızca teknik bir sorun olarak görülemeyeceğini ifade ederek, “Fahiş bilet fiyatları, sefer kısıtlamaları ya da keyfi kapatma kararları doğrudan insan haklarının ihlalidir” değerlendirmesinde bulundu.

Çelenk Özen: BTK, hukuksuzluğun kurumlarından biridir

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk Özen, 10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünün 77’inci yılına dikkat çekerek ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü, düşünce ve kanaat özgürlüğü ile düşünce açıklamaya zorlanmama hakkının bildirgenin temel unsurları arasında bulunduğunu belirtti.

Bu çerçevede Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) görev ve sorumluluklarına değinen Çelenk Özen, kurumun bilgi teknolojileri ve iletişim altyapısını geliştirmekle yükümlü olduğunu ancak iktidarın iletişim ve medya alanında kurduğu yeni mimari içinde işlevinin sorunlu hale geldiğini dile getirdi. Çelenk Özen, BTK’nın asli görevlerini yerine getirmediğini, hukuki açıdan da sorunlar yarattığını savundu.

Çelenk Özen, Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in bilgi edinme hakkı kapsamında BTK’ya yaptığı başvurulara yanıt alamadığı için açtığı davaları hatırlatarak, Akdeniz’in idare mahkemesinde üç kez dava kazandığını ancak buna rağmen talep ettiği bilgilere erişemediğini söyledi. Mahkeme kararına rağmen Ekrem İmamoğlu ve İBB ile ilgili soruşturma sonrası uygulanan bant daraltmanın nedenine ulaşılamadığını belirten Çelenk Özen, “Artık hukuk yok; hukukla hak alımında bir şey elde etme imkanı yok ve BTK da bu hukuksuzluğun kurumlarından biridir” dedi.

Öcalan: Kürt meselesi seçim kaygıları içerisinde sıkıştırılacak bir mesele değildir

DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonundan AK Parti, MHP ve DEM Partili üç üyenin 4 Aralık’ta terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmenin “tarihi bir adım” olduğunu belirterek, bu sürecin cesaret ve ferasetle ilerlediğini söyledi. Öcalan, buna karşın görüşmenin eksik yönlerinin bulunduğunu ifade ederek “Bazı partilerin 100 yıllık muhafazakar kodlarından ayrılması gerektiğini” söyledi.

Komisyondaki tutanakların kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılmasından yana olduklarını vurgulayan Öcalan, “Burada popülist siyaset üzerinden fırtına koparmanın anlamı yok” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin İmralı Adası’ndaki görüşmelere katılma imkanı olduğunu ancak buna rağmen bu süreci sonradan öğrenmek istediklerini aktaran Öcalan, “Komisyon dışında bu konuşmayı yapan hem Yeni Yol’daki hem de CHP’deki arkadaşlarımız bu sürece ne kadar önem ve kıymet verdiklerini söylüyorlar. Ama pratik adım atmaya gelince bu adımı atmaktan da imtina ediyorlar” diye konuştu.

40 yıllık çatışma ve şiddet döneminin tüm toplumda yarattığı acılara değinen Öcalan, meselenin seçim kaygısıyla ele alınamayacağını söyledi. Öcalan, sözlerine şöyle devam etti:

“Burası yürünülecek, muhalefet edilecek, siyaset devşirilecek bir alan değildir. İktidar, risk almıştır; diğer partiler risk almıştır. Neyin riskini almıştır? Seçim kaygısıyla hareket etmemişlerdir. Kürt meselesi, seçim kaygıları içerisinde sıkıştırılacak bir mesele değildir. Bunun önünde büyük adımlar atılmıştır ve bu adımları da takdir etmek lazım.

Biz birçok defa aile görüşü adı altında görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Cumhuriyet Halk Partisi’nden bahsedildi. Ulusallık ve ulusal değerler nedir, ulusallığa kıymet vermek ve anlam biçmek ve ulusal değerleri savunmak lazım. Ama ne yapıyorsunuz? Buradan siyaset devşirmeye çalışıyorsunuz. Mustafa Kemal ve İsmet İnönü ilişkisini çözemeyenler, Kürt-Türk ilişkisini çözemezler. 1071’deki ortaklığını analiz edemeyenler, tarihi okuyamayanlar, buradan günlük siyaset devşirirler.

“Bu sürecin en yüklenici partisi ana muhalefet partisi olmalıdır”

İstanbul’daki kayyuma karşıyız. Kayyum’dan en çok çeken DEM Parti’dir. En büyük zulüm bu partiyi yapıldı. Bu partinin seçme, seçilme hakkı elinden alındı. Milyonlarca seçmen iradesi gasp edildi. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi haklıdır. ‘Seçimle gelen seçimle gider’ bu iktidarın mottosudur. Ama 2016’dan itibaren kayyum üstüne kayyum, tutuklama üstüne tutuklama, eş genel başkanlarımızdan tutuklama milletvekillerimizden belediye başkanımızdan … Çok çektik, çok bedel ödedik. Halen belediye eş başkanlarımız ve eş genel başkanlarımız ve birçok siyasi irade, cezaevlerinde, halkımızdan insanlar, cezaevinde bunlara çözüm üreteceğimize buradan bir hamasetle yürümenin çok yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bu sürecin en yüklenici partisi ana muhalefet partisi olmalıdır. Ana muhalefet partisi bu noktada rolünü oynamalıdır. Bu noktada inisiyatif almalıdır.”