(TBMM) – CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, AİHM İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye için bağlayıcı olmasına rağmen uygulanmamasına tepki göstererek, “Biz sözleşmeye 1988’de taraf olduk, imzaladık. Yani otuz yıl boyunca Türkiye ihlal görmedi. İlk defa Demirtaş kararıyla gördü. Sonra Osman Kavala, sonra Figen Yüksekdağ ve arkadaşları en sonunda Aysel Tuğluk. Şimdi bir yurttaş olarak, bu parlamentonun bir üyesi olarak ben utanırım. Türkiye’nin bu hale düşmesinden, yargıçlar yüzünden bu hale düşmesinden, siyasetçiler yüzünden bu hale düşmesinden utanırım” dedi.
DEM Parti’nin AİHM kararlarının uygulanmamasının yarattığı hukuki tahribatların araştırılması amacıyla verdiği araştırma önergesine ilişkin TBMM Genel Kurulu’nda söz alan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye’de yargının durumuna ilişkin şunları söyledi:
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 18. Maddesi özetle şunu yasaklar: Taraf devletlerin sözleşmedeki hak ve yükümlülükleri yurttaşları aleyhine kullanmasını yasaklar. Bu bir ahlaki maddedir esas itibariyle. Ve bir sabıka kaydıdır. Sözleşmeci devletler bakımından. O nedenle bu madde tarihi boyunca en az ihlal edilen maddedir. Kimler ihlal etmiş? Rusya, Azerbaycan, Gürcistan gibi devletler. En sonunda buna Türkiye eklendi. Biz sözleşmeye 1988’de taraf olduk, imzaladık. Yani otuz yıl boyunca Türkiye bu maddeden ihlal görmedi. İlk defa Demirtaş kararıyla gördü. Sonra Osman Kavala, sonra Figen Yüksekdağ ve arkadaşları en sonunda Aysel Tuğluk.
Şimdi bir yurttaş olarak, bu parlamentonun bir üyesi olarak ben utanırım. Türkiye’nin bu hale düşmesinden, yargıçlar yüzünden bu hale düşmesinden, siyasetçiler yüzünden bu hale düşmesinden utanırım. Demirtaş kararında mahkeme ne söylüyor? “Mahkeme yetkililerin başvurularının tutukluluk haline ilişkin olarak ileri sürdüğü amaçların sadece demokrasi açısından tartışmasız ciddi bir mesele olan gizli bir siyasi amaca yönelik bir kılıf olduğu sonucuna varmaktadır.” Bu tespitleri yapan yüksek mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Bunu sizin için yapmış. Aynı şekilde aynı tespitler Osman Kavala kararında da, Figen Yüksekdağ kararında da var.
Bunlar sonuç itibariyle yargının ne hale geldiğini bugünden baktığımızda aynı sistematik ihlalleri bugün için de sürdürdüğünü, Ekrem İmamoğlu’nu bu amaçlarla, politik amaçlarla cezaevinde tuttuğunun kanıtları. Yarın öbür gün tekrar bu kararlar gelecek. Ama biz neyi çocuklarımıza miras bırakıyoruz biliyor musunuz? Sizin ağır siyasi yükünüzü, ağır siyasi yükünüzü. Bu kararlar bu devletin mirasıdır aynı zamanda gelecek kuşaklara. O nedenle yurttaşlarımız umutsuz, gençler umutsuz. Size gerçekten bu yakışmıyor. Bu yargının yükünü taşımayın ve siyaseti bu şekilde yürütmeyin.”