Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sinop Emek Barış Demokrasi Platformu’ndan ‘bütçe’ protestosu

Sinop Emek Barış Demokrasi Platformu, 2026 yılı Bütçe Kanun Teklifi’ni protesto etti. Platform Dönem Sözcüsü Berker Şahin, “Bizim sağlığımıza, eğitimimize ve geleceğimize ayrılmayan kaynaklar; hayatın kalbine saplanmak istenen nükleer hançer için fütursuzca harcanmaktadır. Bizler çocuklarımıza radyasyonsuz bir gelecek isterken, iktidar bütçeyi sermayenin kirli enerji projelerine peşkeş çekmektedir” dedi.

Sinop Emek Barış Demokrasi Platformu, 2026 yılı Bütçe Kanun Teklifi'ni

Haber: Mustafa USTA

(SİNOP) – Sinop Emek Barış Demokrasi Platformu, 2026 yılı Bütçe Kanun Teklifi’ni protesto etti. Platform Dönem Sözcüsü Berker Şahin, “Bizim sağlığımıza, eğitimimize ve geleceğimize ayrılmayan kaynaklar; hayatın kalbine saplanmak istenen nükleer hançer için fütursuzca harcanmaktadır. Bizler çocuklarımıza radyasyonsuz bir gelecek isterken, iktidar bütçeyi sermayenin kirli enerji projelerine peşkeş çekmektedir” dedi.

Sinop Emek Barış Demokrasi Platformu üyeleri, “Emekçiler bu bütçeyi kabul etmiyor” sloganıyla Sinop İtfaiye Caddesi’ndenden Uğur Mumcu Meydanı’na yürüdü. Eyleme Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz de destek verdi. Uğur Mumcu Meydanı’nda açıklama yapan Platform Dönem Sözcüsü Berker Şahin şunları ifade etti:

“Önce ‘Çeşitli muafiyet ve istisnalarla sermayeden almamız gereken 2,4 trilyon TL vergiden vazgeçiyoruz’, ardından ‘Toplayacağımız her 100 TL verginin 90 TL’sini; KDV, ÖTV ve gelir vergisiyle yine emekçi kesimlere, halka, yani sizlere yıkacağız. Sadece 10 TL’sini şirketlerden, patronlardan alacağız’ diyorlar. Bitmiyor, ‘Bordroluların ücret gelirlerinden kaynakta kestiğimiz gelir vergisi başta olmak üzere tüm vergileri enflasyon hedefimizin üzerinde arttıracağız’. Buna karşılık, ‘Geçen yıla göre sadece Kurumlar Vergisini düşüreceğiz.’ Cevap gayet açık ve net. Hiç uzatmaya gerek yok; ‘tüm vergi yükünü halka yıkacağız, patronları ise koruyacağız’ diyorlar.

“Geleceğimize ayrılmayan kaynaklar nükleer hançer için fütursuzca harcanmaktadır”

‘Toplayacağımız her 100 TL verginin 20 TL’sini faize, 16 TL’sini silah tekellerine, 5 TL’sini sermayeye teşvik olarak, 3 TL’sinin ise beşli çeteye, yandaş müteahhitlere dolar cinsinden hazine garantisi olarak aktaracağız’ diyorlar. Yani ‘Siz üreteceksiniz yandaş yiyecek’ diyorlar. Öte yandan, doğayı ve geleceği tehdit eden; milyarlarca dolarlık karanlık bir kara delik olan nükleer enerji inadı için bütçeden devasa paylar ayrılmaktadır. Bizim sağlığımıza, eğitimimize, geleceğimize ayrılmayan kaynaklar; hayatın kalbine saplanmak istenen nükleer hançer için fütursuzca harcanmaktadır. Bizler çocuklarımıza radyasyonsuz bir gelecek isterken, iktidar bütçeyi sermayenin kirli enerji projelerine peşkeş çekmektedir. Peki halk olarak bizlerin yaşadığı temel sorunlara bütçeden ne kadar kaynak ayıracaksınız, diye soruyoruz. İşte bütçenin gerçek yüzü buradadır, ‘Sizden toplayacağımız her 100 TL verginin sadece 4 TL’si yoksullukla mücadeleye, 3 TL’sini istihdama, 3 TL’sini tarıma, tam 2 TL 80 kuruşunu hukuk ve adalete ayıracağız’. Araştırma ve geliştirmeye 62 kuruş, bağımlılıkla mücadeleye 11 kuruş, kadının güçlenmesi programlarına 6 kuruş ayıracağız’ diyorlar.”

“Bu bütçede asgari ücretlinin yaşamaya bile hakkı yok”

Bu bütçe patronların bütçesi onu anladık. Bu bütçede kamu emekçisinin adı bile yok. Kendi şatafatlarından ödün vermeyenler, iş emekçinin maaşına gelince ‘hedeflenen enflasyon’ yalanıyla soframızdaki ekmeği küçültmektedir. Bu zihniyet, kamu emekçilerini yoksulluk sınırının altında bir yaşam savaşına mahkûm etmektedir. Bu bütçede emekli de yok. İktidarın o çok övündüğü bütçe teklifi Sinoplu emekliye ‘Sana açlık sınırının yarısı kadar bir maaşı reva görüyoruz. ‘Ömrünü verdiğin bu ülkede, yaşlılığında huzur değil, pazar pazar gezip ucuz sebze kuyruğu beklemeni istiyoruz.’ diyor. Bu bütçede asgari ücretlinin yaşamaya bile hakkı yok.”