(ESKİŞEHİR) – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eskişehir Şube Sekreteri Gönül Ateş, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin toplumsal ihtiyaçlara yanıt verme gücü zayıflamış, başta çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler ve göçmenler olmak üzere özel önlemlerle desteklenmesi gereken gruplar kamusal korumadan yeterince yararlanamaz hâle gelmiştir. Tüm siyasi hesapların üzerinde tutulması gereken sosyal hizmetlerin sosyal adalet temelinde yürütülmesi ve toplumsal barışa katkı sunması esastır” dedi.
Ateş, düzenlediği basın toplantısında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesinin, 2026 yılı merkezi bütçesinin yüzde 2,8’ini oluşturduğunu belirtti.
Ekonomik ve toplumsal baskılar nedeniyle sosyal hizmetlere ihtiyacın arttığını söyleyen Ateş, şunları kaydetti:
“Türkiye’de 2024–2026 dönemi ekonomik dalgalanmaların, yüksek enflasyonun, gelir eşitsizliğinin ve sosyal refah göstergelerindeki gerilemenin yoğun olduğu bir süreç olmuştur. Ülke genelinde yüksek enflasyon oranları, yanlış ekonomik ve siyasal yönetim süreçleri neticesinde artmış ve bu durum yurttaşların çoğunu ekonomik ve sosyal açıdan olumsuz etkilenerek krizin çok yönlü derinleşmesine neden olmuştur. Tüm bu ekonomik ve sosyal baskılar neticesinde derinleşerek büyüyen çoklu toplumsal buhranların varlığında sosyal hizmetlere duyulan ihtiyaç artmış ancak buna karşın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesi reel olarak daralmış ve kamusal hizmetlerin niteliği zayıflamıştır.”
“Hak temelli artış olmalı”
Ateş, bakanlığı bütçesinin 2022 yılında merkezi bütçenin yüzde 3,77’sini oluştururken, 2025’te bu oranın yüzde 2,5’e düştüğüne dikkati çekerek, 2026’da bu oranın yüzde 2,8’e yükseltilmesinin öngörüldüğünü belirterek, “2027 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin merkezi bütçeye oranının yüzde 4,28’e çıkarılması ve bakanlık bütçesinin 2025’e göre yüzde 72 artışı öngörüldü. Bu artışın ne hak temelli sosyal hizmetler ne de sosyal hizmetler birimlerinde görev yapan emekçilerin taleplerine yönelik olmadığı ortadadır” şeklinde konuştu.
“Bakanlık bütçesi toplumsal ihtiyaçlara yanıt veremez”
Bakanlık bütçesinin toplumsal ihtiyaçlara yanıt verme gücünün zayıfladığına dikkat çeken Ateş, şunları söyledi:
“Bakanlık bütçesinin toplumsal ihtiyaçlara yanıt verme gücü zayıflamış, başta çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler ve göçmenler olmak üzere özel önlemlerle desteklenmesi gereken gruplar kamusal korumadan yeterince yararlanamaz hâle gelmiştir. Tüm siyasi hesapların üzerinde tutulması gereken sosyal hizmetlerin sosyal adalet temelinde yürütülmesi ve toplumsal barışa katkı sunması esastır. Sosyal devlet anlayışı ile siyasi hesaplardan arındırılmış politika merkezli ve kamusal sosyal hizmet anlayışı toplumsal sözleşmenin mutlak gerekliliğidir.
“Bütçe yapım süreci demokratik ve şeffaf olmalıdır”
Bütçe, sivil toplum ve emek örgütlerinin de katılımı ile yapılmalıdır. Bütçe yapım süreci demokratik ve şeffaf olmalıdır. Sosyal hizmetler hak temelli sunulmalı ve iktidar ile sosyal hizmetler arasındaki tahakküm ilişkisi veya yeniden üretici bir ilişki kurulmaması sağlanmalıdır. Ülkemizin de tarafı olduğu Avrupa Sosyal Şartı ile tanımlanan ve güvence altına alınan temel haklar kesintisiz bir şekilde kullanıma açılmalıdır. Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi temel alınarak iç mevzuatın ve uygulamaların düzenlenmesi, bazı maddelerdeki çekincelerin derhal kaldırılması sağlanmalıdır.
“Sosyal yardımlarda rant ve siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır”
Sosyal Hizmet alanlarındaki politikalar, sorunları çözmeye odaklı, iktidarın siyasi çıkarlarından arındırılmış ve kapsamlı olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlamalarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaca göre bütçe ayrılmalıdır. Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma, rant ve siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alan vatandaşlara şantaj, tehdit gibi söylem ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Bütçe salgın, deprem, sel gibi olağanüstü dönemler göz önünde alınarak hesaplanmalı, ekonomik krizleri, yoksulluğu önleyici tedbirler alınmalıdır. Ülkemizde bulunan göçmen, mülteci ve sığınmacılara yönelik ayrıca sosyal politikalar geliştirilmeli ve daha insani yaşam koşullarını sağlayacak şekilde yeterli bütçe ayrılmalıdır.
“Uyuşturucu kullanımına yönelik tedbirler alınmalı”
Ülkemizde büyük bir sorun haline gelen uyuşturucu vb. madde kullanımının artması, özellikle bunların küçük yaştaki çocuklara kadar inmiş olmasına yönelik gerekli tüm tedbirler alınmalı ve buna dair önleyici politikalar geliştirilmelidir. Kadına ve çocuğa yönelik şiddete ilişkin önlemlerin alınması için yeterli bütçe ayrılmalıdır. İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli, CEDAW ve 6284 sayılı kanunun gerekleri yerine getirilmelidir.”

