Haber: Beril KALELİ – Kamera: Altuğ EKEN
(İSTANBUL) Gazeteci Yavuz Oğhan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki ifade işleminin ardından serbest bırakılma tutanağı düzenlenmesine rağmen bir süre daha emniyette tutuldu ve sonrasında serbest bırakıldı. Emniyet çıkışında açıklama yapan Oğhan, “Bir meczup demiş ki ‘İşte Yavuz Oğhan’a, Ruşen Çakır’a para verirdi’ diye Murat Ongun için. Bir de Emrah Bağdatlı’yla HTS’n şurada çakıştı, burada çakıştı diye bir soru var. Şimdi iddia da yanlış. HTS kayıtları da tümüyle yanlış çünkü adamı hiç tanımıyorum. Ben Beşiktaş’ta oturuyorum. Dikilitaş’ta ofisim var ve bütün HTS kayıtları da Beşiktaş’ta, Dikilitaş’ta. ‘Bunlar bir araya gelmişler’ diyor. Yani aslı yok, astarı yok. Bununla ilgili suç duyurusu da yapılmıştı zamanında. Sorular bununla ilgili, başka bir şey yoktu. MASAK’la ilgili bir şey sorulmadı” açıklamasını yaptı.
CHP İletişim Koordinatörü, gazeteci bu sabah İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması ifade vermesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Öğle saatlerinde ifade işlemi biten Oğhan, serbest bırakılma tutunağı düzenlenmesine rağmen bir süre daha emniyette tutuldu.
O anlarda kamera karşısına geçen avukat Hüseyin Ersöz, Oğhan’ın ifadesinin alınması sonrasında cep telefonunun verildiğini, serbest bırakılma tutanağı düzenlendiğini ancak daha sonra emniyetten çıkmak üzereyken “Savcılık yeniden değerlendirme yapıyor” bilgisi verilerek ve Oğhan’ın cep telefonuna yeniden el konulduğunu belirtti. Gazetecilere konuşan Ersöz, şunları söyledi:
“Yavuz Oğhan’ın ifade alma işlemleri tamamlandıktan sonra savcılık tarafından müvekkilimizin, Yavuz Oğhan’ın serbest bırakıldığı ve ifade işlemleri tamamlandıktan sonra cep telefonunun kendisine iade edilerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden ayrılabileceği şeklinde bir bilgi verildi. Biz serbest bırakılma tutanağını imzaladık. Yine aynı şekilde kendisinden sabah saatlerinde el konulmuş olan cep telefonunun ve sim kartının iade edilmesini ilişkin tutanakları da imzaladık. Bu tutanakların birer örneği bizimle de paylaşıldı. Biz tam İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü terk etmek üzereyken ve belki de bu açıklamayı gazeteci Yavuz Oğhan’la beraber burada yapacakken bir anda savcılığın yeniden bir değerlendirme yaptığı, Yavuz Oğhan’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü terk edemeyeceği, biz avukatların dışarı çıkmamız gerektiği ve bize savcılığın yapacağı değerlendirme neticesinde nasıl bir işlem tesis edileceğiyle ilgili olarak bilgi verileceği konusunda sözlü bir bilgilendirme yapıldı. Biz İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün içerisindeki Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nden dışarı çıkartıldık avukatlar olarak. Dışarıdaki bekleyişimiz devam etti.
“Batuhan Çolak geri döndü”
Bu sırada Batuhan Çolak’ın avukatı arandı. Onlar çünkü ifade işlemleri sonrasında emniyeti terk etmişlerdi. Onların da geri dönmeleri istenmiş. Onlar da geri döndüler. Şaban Sevinç’le ilgili olarak da yine avukatlarıyla yaptığımız görüşmede kendisinin zaten hiç serbest bırakılmadığı, bir serbest bırakılma tutanağı da imzalatılmadığı ve doğrudan bir adliyeye sevk işleminin gerçekleştirileceği konusunda bize bilgi verdiler. Şu anda içerisinde bulunduğumuz durumda gazeteci Yavuz Oğhan, bir serbest bırakılma tutanağını imzalamış durumda. Kendisiyle ilgili olarak bize tebliğ edilmiş ya da kendisine tebliğ edilmiş olan herhangi bir gözaltına alma ya da adliyeye sevk işlemiyle ilgili olarak herhangi bir şekilde ne bir bilgi ne de bir evrak bize tebliğ edilmiş hâlde. Şu anda tam bir belirsizliğin içerisinde elimizde serbest bırakılma tutanağıyla beraber bekler vaziyetteyiz. Bu sürecin sonunda bir adliyeye sevk işlemi mi gerçekleşecek, yoksa emniyetten yeniden ayrılmamız, buradan serbest bırakılmamız mı söz konusu olacak; bu konuda tam anlamıyla bir belirsizliğin hâkim olduğunu sizlere ifade etmek isteriz. Müvekkilimiz şu anda hakkındaki bu belirsizlikle beraber İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde bekletilmeye devam ediyor.”
“Keyfiyetin öne çıktığı bir hadise”
Ersöz’ün açıklamasının sürdüğü sırada Oğhan da serbest bırakıldı. Oğhan da süreci şöyle anlattı:
“Sabah kapımız çalındı. Gözaltına alınmadık. Mevcutlu olarak getirildik saat 06.30’da. İfade verdik. Sonra da ‘Serbestsiniz’ dediler. Bir kağıt imzalattılar. Çıkıyorduk. ‘Vazgeçtik’ dediler. Avukatları çıkardılar. Sonra bana geldiler, dediler ki, ‘Telefonunuz kalacak, siz gideceksiniz. İyi günler’ dediler. ‘Peki gidelim. Telefonumu aldınız. Cebimde param yok. Bir tane kimliğim var. Avukatları adliyeye gönderdiniz. Nereye gidecek bu adam yani’ dedim. ‘Haklısınız’ dediler ve şimdi buradayız. Çok üzücü bu. Keyfiyetin öne çıktığı bir hadise. Böyle bir Türkiye’de şu anda böyle yaşıyoruz. Geçmiş olsun diyelim herkese. Sorular zaten hepinizin bildiği şey. Akşam gazetesinde manşet yapmışlardı onu. Bir meczup demiş ki ‘İşte Yavuz Oğhan’a, Ruşen Çakır’a para verirdi’ diye Murat Ongun için. Bir de Emrah Bağdatlı’yla HTS’n şurada çakıştı, burada çakıştı diye bir soru var. Şimdi iddia da yanlış. HTS kayıtları da tümüyle yanlış çünkü adamı hiç tanımıyorum. Ben Beşiktaş’ta oturuyorum. Dikilitaş’ta ofisim var ve bütün HTS kayıtları da Beşiktaş’ta, Dikilitaş’ta. ‘Bunlar bir araya gelmişler’ diyor. Yani aslı yok, astarı yok. Bununla ilgili suç duyurusu da yapılmıştı zamanında. Sorular bununla ilgili, başka bir şey yoktu. MASAK’la ilgili bir şey sorulmadı.”

