Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Şeker hastalarında Covid-19’a dikkat edilmeli…

14 Kasım Dünya Diyabet Günü ve Haftası dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında Türkiye Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Rıfat Emral, Dünya Diyabet Günü ve Haftasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

14 Kasım Dünya Diyabet Günü ve Haftası dolayısıyla düzenlenen basın

14 Kasım Dünya Diyabet Günü ve Haftası dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında Türkiye Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Rıfat Emral, Dünya Diyabet Günü ve Haftasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Rıfat Emral,basın toplantısında yaptığı açıklamada,‘’Bu yıl insülinin keşfinin 100. yılıdır. Bu açıdan bu yılki 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nün ayrı bir önemi ve anlamı olduğunu düşünüyoruz’’ açıklamasında bulundu.

Diyabet geçen yüzyılın sonlarından itibaren kronik hastalıklar içinde sıklığı en fazla artan hastalıkların başında gelmeye başlamıştır diyen Türkiye Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Rıfat Emral, “ Yeni yüzyılın başlarında da bu artış trendi devam etmiş ve dünya ciddi bir diyabet pandemisi ile karşılaşmaya başlamıştır. Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre dünyada yaklaşık olarak 537 milyon yetişkin diyabet hastası bulunmakta olup bu sayının 2045 yılında 783 milyona ulaşması beklenmektedir. Ülkemiz de diyabetinen hızlı arttığı ülkelerden biridir. Yine Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre ülkemizde yetişkinlerde diyabet görülme sıklığı yüzde14.5 olup yaklaşık olarak her 7 kişiden biri diyabetlidir. Bu orana göreTürkiye’de diyabetli hasta sayısı 9.020.900 olarak hesaplanmaktadır. Bu rakam Avrupa’da sıklık açısından birinci sırada olduğumuzu göstermektedir.

Ülkemizdeki 18 yaş altı çocuk ve erişkinlerin yaklaşık onbinde 8 kadarında da tip 1 diyabet mevcuttur; dolayısıyla yaklaşık 19 bin tip 1 diyabetli çocuğumuz vardır. Bir başka çarpıcı veri de henüz diyabetik olmayan ama diyabete aday bireylerin toplumdaki oranıdır. Özellikle bozulmuş açlık glikozu ve glikoz tolerans bozukluğu olarak bilinen pre-diyabet, ülkemiz erişkin popülasyonunun yüzde 9.6’sını etkilemektedir. Bu bireylerin tespiti ve erken dönemde yaşam tarzı değişikliğinin bu bireylerde sağlanarak tip 2 diyabet gelişiminin önüne geçilmesi bilhassa önem arz etmektedir.”

 Prof. Emral: Türkiye’de toplam sağlık harcamasının yaklaşık yüzde 23’ü diyabet nedeni ile olmaktadır. Bu harcamanın yüzde 25’i diyabetin tedavisi ile ilgiliyken yüzde 75’i diyabetin komplikasyonları nedeni ile olmaktadır. Bu da diyabetin ne kadar maliyetli bir hastalık olduğunu, diyabet gelişiminin önlenmesi ile bu maliyetten gerek bireylerin gerekse toplumun kurtulmasının mümkün olduğunu göstermektedir.

“Korona ölüm sayılarının yüzde 13,6 şeker hastası”

Prof. Dr. Rıfat Emral: Son olarak yaşamakta olduğumuz pandemi nedeniyle, diyabetik bireylerin daha büyük bir risk grubu oluşturduklarına da değinmek isterim. Tüm dünyada Covid-19 hastaları içinde ikinci en sık görülen kronik hastalık diyabettir. Maalesef diyabetik bireylerde Covid-19 daha ciddi ve ölümcül seyretmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalar da Covid-19 PCR testi pozitif çıkan ve hastaneye yatırılan diyabetli bireylerde ölüm oranının yüzde 13.6 olduğunu göstermiştir.

Bu oran, diyabeti olmayanlara göre Covid-19 nedenli ölüm riskinin diyabetlilerde yüzde 70 daha yüksek olduğunu göstermiştir. Benzer şekilde diyabetli bireylerde yoğun bakım gereksinimi ve mekanik ventilasyon ihtiyacı da diyabetli olmayanlara kıyasla belirgin olarak daha yüksek tespit edilmiştir. Yine birçok çalışmada diyabetli bireylerin iyi tedavi edildikleri takdirde Covid-19 kaynaklı ciddi seyir ve ölüm olasılığının belirgin olarak azaldığını göstermiştir. Bu dönemde diyabeti olan kişilerin mevcut tedavilerini sürdürmeleri, şeker ölçümlerini sıklaştırmaları, yeterli su tüketimine dikkat etmeleri, diyet ve egzersiz önerilerine sıkı sıkıya uymaları, hekimleriyle irtibatlarını kesmemeleri büyük önem arz etmektedir. Elbette ki aşılanma da diyabetli bireylerin korunması açısından elzemdir. Bu nedenle bir kez daha diyabetli bireyleri Covid-19’a karşı aşılanmamışlarsa; aşı olmaya, eksik aşılanmışlarsa tam aşılı hale gelmeye, tam aşılı olanları da önerilen sürelerde rapel dediğimiz hatırlatma dozunda aşıları yaptırmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki Covid-19’a yönelik elimizdeki en etkin silahımız halen aşıdır ve toplumsal rahatlama açısından da aşı olmazsa olmazımızdır.”