(ANKARA) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kıbrıs seçiminde Tufan Erhürman’a sadece CTP’liler oy vermedi. Kıbrıs’ta iradesine kimsenin karışılmasını istemeyen herkes oy verdi. Kıbrıs seçimini Kıbrıs’a yavru vatan muamelesi yapanlar, arka bahçe muamelesi yapanlar, 82 plaka numarası biçenler kaybetti, Kıbrıs halkının iradesine saygı duyan bizler karışmadık ve Kıbrıs halkı baskı yapanlara karşı özgür iradesiyle bir cumhurbaşkanı seçti. Zamanı gelmiş bir değişimin önünde kimse duramaz. Bu Kıbrıs’ta da böyle, yarın öbür gün Türkiye’de de böyle olacak” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV’de Kırmızı Çizgi programına katıldı. Özel şöyle konuştu:
“Şimdi mesele, siz kararlı bir siyaset izliyorsanız, bunun karşısında bazen devletin organizasyonu, bazen böyle pis işler ama siz kararlı siyasetinizde durursanız ahalinin geneli bunu görüyor, hissediyor ve destekliyor. O günden beri de bizim önümüze kağıtlar gelmiyor. O günden beri mesela Meclis bir şey yapacaksa biz diyoruz ki Meclis Başkanına bir tartışma açın, konuşun, oya sunun ama bizim önümüze A4 getirmeyin biz AK Parti’nin tasdik makamı değiliz. Ben bununla niye bir A4’ün altında buluşacağım?”
“Vatandaş özgüvenli siyaset istiyor”
Özel, “Eberleri bozmanın sokakta herhangi bir maliyetini yaşadınız mı? Yurttaştan herhangi bir tepki aldınız mı” sorusuna şu yanıtını verdi:
“Hayır aksine şöyle bir şey var, insanlar samimi, kararlı, cesur siyaset istiyorlar. Bunun desteğini görüyoruz. Ben bu işleri yaptıktan sonra yani mesela o camide saldırıya uğradıktan iki buçuk ay sonra sandığa girdim. 47 yıl sonra birinci parti olduk. Manisa’da yüzde 60 oy aldım. Ben siyasete girdiğimde belediye başkan adaylığı görevini üstlenmem istenmişti. Benden önceki belediye başkan adayımız yüzde 6 oy almıştı. Ben yüzde 14 oy alarak başladım. En son yüzde 60 oy aldık. Allah rahmet eylesin Ferdi Zeyrek yüzde 60 oy aldı. Orayı kazandık. O yüzden bu meselelerin maliyeti sandıkta görülür. Bir de bazen de her şey sandık hesabıyla da yapılmaz. Bazen tarihin doğru tarafında durman lazım. Yani birilerinin oyun planı öyle diye orada o oyun planına dahil olmak zorunda değilsin. Bazen bedel ödemek, maliyeti olmasına rağmen de tarihin doğru tarafında durulur. Sağ popülizm çok tehlikelidir. Ama sol popülizm de çok tehlikelidir. Yani sırf popülizm olsun diye de bir iş yapılmaz. Bazen de doğru olduğu tarafta yani her zaman kalabalıkla birlikte bir yöne koşmazsın. Bazen sen kalabalığa karşı koşarsın sonra bakarsın üçer beşer 10’ar kalabalık sana katılmaya başlar. Tarihin akışı da değişebilir. Vatandaş öz güvenli siyaset istiyor.
“Gelen tezkerenin aynısını Meclis’in önüne getirmişler”
Eskiden tezkereye hayır dedin mi vatan hainisin değil mi? Suriye’de rejim değişmiş, Suriye devlet olmaktan çıkmış, statüsü belirsiz bir halde şu anda, görüşmeler oluyor, daha bir anayasası yok, geçiş hükümeti yönetiyor. Suriye’de her şey değişmiş. Irak’ta her şey değişmiş. Şu anda terörsüz Türkiye barış süreci silahlar yakılıyor. Beş yıldır gelen tezkerenin aynısını Meclis’in önüne getirmişler. Sadece iki ya da üç kelime değişiyor. Bir buçuk cümle değişiyor. Diyor ki buna onay ver. Kardeşim öyle bir tezkere yazarım ki o tezkereye DEM bile onay verir bak. İddia ediyorum size. Öyle bir tezkere yazabilirsiniz ki ona DEM de oy verir, CHP de oy verir. Ama tezkerenin dili olsa işte terörsüz Türkiye süreci var, komisyon faaliyette, Kuzey Irak’ta silah bırakma, silah yakma var. Bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri’nin orada hem güvenliği tesis hem birtakım işte sebeplerle bulunma ihtiyacı var, yeniden çatışmalı bir döneme dönülmemesi provokasyonlara izin verilmemesi için Suriye’de rejim değişti, istikrarsızlık var, orada şuna, buna ihtiyaç var, şu sebepten üs bölgelerimiz var, en kısa sürede Suriye’nin demokrasiye kavuşup Kürt’ün, Türkmen’in, Dürzi’nin, Alevi’nin, Sünni’nin işte hepsinin birden huzura kavuşacağı bir anayasa yapılıp da Suriye üniter bir devlet olduktan, Suriye’de işte Kürtlerle diğer unsurların hep bir arada olduğu bir barış devleti kurulana kadar Mehmetçik’in orada görev yapması gerektiğinden, bu tezkerenin iki yıllığına uzatılması dese, buna ben nasıl hayır oyu vereceğim? DEM niye hayır oyu verecek? Saadet veya bilmem başka bir parti niye karşı çıkacak? Ama bak aynı görev ama o kadar liyakatsiz, o kadar küstah, o kadar iletişimsizler ki iki sene önceki tezkereyi önümüze sürüyorlar, ‘Oy verin.’
“Başka kapıya gidecekler”
Özel, “Cinsel yönelime hapis cezası düzenlemesi konuşuluyor. Bu konuda tavrınız ne olacak?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:
“Bu siyasetçilerin vereceği bir karar değil ki. Bu karar tıp insanlarının vereceği bir karar. Kişinin kendisinin vereceği bir karar. Böyle bir şeye eğer kişinin talebi işte bir sürü tıbbi gerekçe, bilmem ne gerekiyorsa bu ameliyatın 20 yaşında yapılması gerekirken 25 yaşına kadar tıp başka söylüyorken AK Parti başka bir şey diyor diye bu nasıl olacak yani? Bu dünyanın en saçma işi. Onun dışında hapis cezası, sen kimin neyine hapis cezası getiriyorsun? Neye hapis cezası getiriyorsun? Neye göre yani? Bu ne kadar saçma bir şey biliyor musunuz? Bu geçmişte şey yapıyorlardı mesela başörtülü öğrencileri üniversiteye sokmuyorlardı ya, her şeyin başında kadına karşı bir ayrımcılık. Erkek öğrenci aynı fikirde ama onun düşüncesini gösterecek bir şeyi yok. Kadın öğrenci inancından dolayı başını bağlıyor. Sen giremezsin sen girersin. Hapis cezası verin diyene, sana ne? Toplumun düzenini bozmak bilmem ne onlar ayrı yerlerde düzenlenir. Toplumun düzenini ben de bozsam, cinsel yönelimi başka birisini de bozsa cezalandırılsın. Hiçbirimizin özgürlüğünün önüne geçilmesin. Ama kişiyi kendi tercihinden dolayı cezalandırmaya kalkıyorsan ve bunu bunu toplum düzenine tehdit görüyorsak sen hastalıklı bir yerden bakıyorsun meseleye yani. Örneğin geçmişte tezkereye hayır oyu vermekle nasıl terörist olunmuyor, nasıl bölücü olunmuyor, nasıl bayrak indirilmiyor, vatan bölünmüyor ama algı yönetimi yapılıyorsa burada da tükenmiş bir iktidar toplumun hassas Türk toplumunun genelde tedirginlikle baktığı bir konuyu kaşıyıp kaşıyıp oradan kendine siyaset devşirmeye çalışıyor. Başka kapıya gidecekler.”
“Bu sonuç değil süreç odaklı bir mesele”
Özel, 24 Ekim’de görülecek kurultay davasına ilişkin de şunları söyledi:
“Bir şey beklemiyorum ilk gün de söyledim, bu sonuç değil süreç odaklı bir mesele. CHP tartışılsın diye. Mahkemede bunu böyle yapıyor diye de söylemiyorum. İşte bugün de gördünüz dilekçe veriyor. Şahit dinletmek istiyor. Onu yapıyor, bunu yapıyor. Mahkemeyi meşgul etmeye çalışıyorlar. Amaçları sonuç almak değil, partiyi tartıştırmak, partiyi yıpratmak. Biz bunlara karşı serin kanlı yaklaşıyoruz. Yine serin kanlı yaklaşmaya devam edeceğiz. Ben olumsuz bir karar beklemiyorum açıkçası. Ne cumadan ne daha sonrasından. En kötüsü olursa ondan da işte belli bir süre sonra, bir ay sonra, üç hafta sonra, beş hafta sonra olağan kurultayımız geliyor. Bugün Hatay il kongremiz yapılıyor ve il kongrelerimizin tamamı bitiyor. Ve bütün delegelerimiz belli olmuş oluyor. Biliyorsunuz Yüksek Seçim Kurulu’nun ve ilçe seçim kurullarının il seçim kurullarının istikrarlı kararları var. Bu seçilen delege artık değiştirilemez. Başlayan bir seçim süreci durdurulamaz. İstanbul’da kaç kere denediler uğraşmaya. Şimdi de kurultay süreci başladı. Durdurulamaz. Kurultay yapılacak parti yeni genel başkanı seçecek. O ben olurum başkası olur. Yani şu anda ben partinin mevcut genel başkanıyım ve gelecek kurultayda da yeniden aday olmayı düşünüyorum. Çünkü yapacak işimiz var. Kazanacak seçimimiz, verilecek mücadelemiz var diye düşünüyorum. Ama bunu farklı düşünen arkadaşlarımız varsa da ‘Ben daha iyi yaparım’ bu çok kıymetli bir iddiadır, gelirler kurultayda aday olurlar. Ben nasıl geçen kurultayda çıktım bütün Türkiye’yi gezdim. Delegelerle konuştum. Yeterli imzayı topladım. Geldim başvurdum ki biz şimdi o imzayı daha da düşürdük yarıya da düşürdük.”
“Zamanı gelmiş bir değişimin önünde kimse duramaz”
Özel, “CHP bölünür mü?” sorusuna “Yok. Bölünmez. CHP ana gövde ve gövde bölünmez. Yani onun dışında partinin bambaşka kanatları, dalları olabilir. Ama biz ana gövdeyiz ve ana gövdede hiçbir şey olmaz” yanıtını verdi. Özel, “Peki aynı şeyi muhalefet için sorsam, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki seçim sonucu bize aslında şunu gösterdi: Halkın beklentilerini esas alan bir politika uyguladığınızda rakibiniz ne kadar güçlü bir desteğe sahip olursa olsun zafer gelebiliyor. Yani biz bunu aslında 31 Mart’ta da gördük. Yenilenen İstanbul seçiminde de gördük. Demokrasi tüm taleplerin temsiline dayalıysa şayet ki öyle olmalı muhalefet bugün fotoğrafını çektiğinizde beraber mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Birincisi Kıbrıs seçimi için yürekten Tufan Başkanı CTP’yi ve bütün Kıbrıs’ı kutluyorum. Kıbrıs seçiminde Tufan Erhürman’a sadece CTP’liler oy vermedi. Kıbrıs’ta iradesine kimsenin karışılmasını istemeyen herkes oy verdi. Kıbrıs seçimini Kıbrıs’a yavru vatan muamelesi yapanlar, arka bahçe muamelesi yapanlar, 82 plaka numarası biçenler kaybetti, Kıbrıs halkının iradesine saygı duyan bizler karışmadık ve Kıbrıs halkı baskı yapanlara karşı özgür iradesiyle bir cumhurbaşkanı seçti. Bu çok önemli. Zamanı gelmiş bir değişimin önünde kimse duramaz. Bu Kıbrıs’ta da böyle, yarın öbür gün Türkiye’de de böyle olacak. Türkiye’de muhalefet ben önümüzdeki seçim sürecinde bir ve birlikte olacağını düşünüyorum. Muhalefetten sapıp savrulanı seçmeni dışlayacak zaten. Seçmenin beklentisi bu düzenin değişmesi. Bu baskı düzeninin değişmesi, bu haksız düzenin değişmesi. Vatandaş bu düzen değişsin istiyor.”
“O balta çekince ben yine canın sağ olsun diyecek halim yok”
Özel, “Siz Ankara merkezli siyaset yapsaydınız bugün nasıl bir Türkiye olacaktı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Ben 19 Mart darbesinden önce ‘Türkiye’de bir darbe mekaniği işliyor. Darbeler iktidara yapılır. Bugünkü iktidar kendisinden sonraki iktidara ve kendinden sonraki cumhurbaşkanına darbe yapmaya niyetlendi’ demişim. Biz geçen sene 1 Ekim gününe kadar normal bir siyaset takip ettik ve tematik mitingler yapıyorduk. Kimseyle kavga etmiyorduk. Tayyip Erdoğan’a bir şey söylemiyorduk. Kimseyle didişmiyorduk. Hatta bize kötü söz söyleyenlere canın sağ olsun diyorduk. Ama geçen sene 1 Ekim’den sonra 2 Ekim günü Sayın Erdoğan fevkalade siyasi bir kişilik olan bakan yardımcısını oradan alıp İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı yaptı. 9 Ekim günü göreve başladı. 30 Ekim günü Ahmet Özer’i aldı, dört gün gözaltında tuttu. Kayyum atattı ve Silivri’ye attı. O günden beri dediler bana ne oluyor? Dedim ki savaş ilan ettiler. Biz ne güzel çalışıyorduk. Bize Erdoğan balta çekti. Balta çekince ne yapacağım? O balta çekince ben yine canın sağ olsun diyecek halim yok. Dedim ki savaş ilan edilen bir kişi, bir kurum, bir parti ne yaparsa onu yapacağım, mücadele edeceğim. Ondan beri mücadele ediyorum.
“Tekmeye kafayı uzatmak üzere sahaya çıkmışız biz”
Ankara merkezli siyaset dediğiniz onun dediği şu ‘Gel bir şeye karışma. Koltuğunda otur’ dediği ‘Yıllarca muhalefet partisi genel başkanı ol’ diyor. O bedava. Türkiye’de en kolay iş onu yaparsınız. Ama benim işime karışma iktidar alternatifi olma diyor. Biz öyle yapsaydık partiye bir tane daha dava açılmazdı. Mesela ‘Ben adayım’ deseydim. Salıdan salıya veya arada bir çıkıp Tayyip Erdoğan’la kayıkçı kavgası yapsaydım ve ‘Merak etmeyin ben adayım kimse olmaz Mansur kimmiş Ekrem kimmiş otursunlar yerine’ deseydim hiçbirimize ilişmezlerdi. Bana da ilişmezlerdi. Günü gelince seçimlere girerdik. Seçimleri kaybederdik. Koltuğumuzu korurduk. Ama milletin hakkını koruyamazdık. Şimdi Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş da ben de bu ülkede iktidarı değiştirme inancının, o fikrin insanlarıyız. Bu fikrin varsa huzurun yok. Sana da huzur vermezler, ailene de huzur vermezler. Bundan saldırıyorlar. Mansur Başkan’a da ondan saldırıyorlar. Ekrem Başkana, Kürt’üyle, Türk’üyle, Karadenizli olduğu için ayrı bir rahatsızlık yaratıyordu, büyük bir destek alıyordu o yüzden saldırdılar. Mansur Başkan İç Anadolu’dan da, büyükşehirlerden de, batıdan da muhteşem bir destek alıyor. Onun için hedefte. Ben de bu iktidarı değiştirmek için ne yapmak gerekiyorsa onu yapmaya hazırım ondan. Bu koltuğun hakkını vermek için başka bir siyaset yapıyor olmak lazım. Öyle Ankara merkezli olmaz. Merkezi Ankara’da olan ama 81 ile 973 ilçeye dokunan neresi sızlıyorsa sorun neredeyse oraya koşan gerekirse tekmeye kafasını uzatan milli takımda hani böyle maçı kazanmak, kupayı getirmek için her şeyi göze alan futbolcular var ya bizim CHP’de ekibimiz öyle bir ekip. Tekmeye kafayı uzatmak üzere sahaya çıkmışız biz. Öyle gelecek sezon transfer olur muyum hesabım yok. Aman sakatlanmayayım, değerim düşmesin bilmem ne yok.”