Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Özgür Özel, Silivri’de Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etti: Kurultay iddianamesini gördük. Bomboş

Marmara Kapalı Cezaevi’nde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kurultay iddianamesini gördük. Bomboş ve şu açıdan da çok iyi; bugüne kadar ne konuşuldu? Paralar. Ne olmuştu? Döviz büroları açtırılmıştı. Değil mi? MASAK raporu diyor ki ‘Hiçbir para hareketi kişiler arasında rastlanamadı.’ Ne var ayrıca? Döviz bürolarının kameraları. O gün hiç açılmamış o döviz büroları. Hepsi ortada” dedi.

Marmara Kapalı Cezaevi’nde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret eden

(İSTANBUL) – Marmara Kapalı Cezaevi’nde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kurultay iddianamesini gördük. Bomboş ve şu açıdan da çok iyi; bugüne kadar ne konuşuldu? Paralar. Ne olmuştu? Döviz büroları açtırılmıştı. Değil mi? MASAK raporu diyor ki ‘Hiçbir para hareketi kişiler arasında rastlanamadı.’ Ne var ayrıca? Döviz bürolarının kameraları. O gün hiç açılmamış o döviz büroları. Hepsi ortada” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bazı belediye başkanlarının gözaltına alınmasının ardından CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu ve diğer belediye başkanlarını Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’nde ziyaret etti. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK Genel İş arasında devam eden TİS sürecinde uzlaşma sağlanmasının sorulması üzerine şu yanıtı verdi:

Herkes sendikalı olsun. Sendikal mücadele versin. Sendikayla çelişki, tartışma, kavga, eylem, boykot olur, en sonunda sulh olur

“Doğrusu oldu. Bu süreçte çok zorlu bir süreci hem DİSK ailesi hem CHP ailesi bütün zorluklara rağmen atlattılar. Bu süreçte kötü sözler duyduk, Belediye Başkanımıza karşı bir takım alaycı ifadeler, kötü ifadeler duyduk. Bizim taraftan kullanılan sözlerin incitmiş oldukları olabilir. Çok zorlu bir süreci hallettik. Arzu Başkan’ın yapıcı dili, sendikanın genel başkanının kullandığı yapıcı dil, bizim arkadaşlarımızın gösterdikleri sabır, verdikleri emek çok kıymetli. Nerede bir eksik nerede bir kusur varsa unuttuk gitti. Bizim kırdığımız üzdüğümüz varsa veya herhangi bir emekçi kardeşim İzmir’de yaşananlar üzerinden üzüldü, kırıldıysa tümünü üstüme alıyorum. Haklarını helal etsinler. Bizden yana helal olsun. Önemli olan bir anlaşmanın sağlanmış olmasıdır. Emekçinin hakkını almış olmasıdır. Belediyenin kendi hakkını savunmuş olmasıdır. O da kamu kaynağını savunuyor. İzmirlilerin vergilerini savunuyor. Bütün haklılardan bütün haksızlar adına ben özür dilerim. Mesele bizim için kapanmıştır. Ve buradan Türkiye’deki bütün işçilere sesleniyorum; en kötü sendika sendikasızlıktan iyidir. Herkes sendikalı olsun. Sendikal mücadele versin. Sendikayla çelişki, tartışma, kavga, eylem, boykot olur, en sonunda sulh olur. Sulh olunca kazanan emekçi olur. O yüzden sendikalaşmaya ve sendikal mücadeleye devam. Sonuna kadar arkalarındayız. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve sürece emek veren, katkı koyan çok yorulan bütün arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.”

“Murat Çalık’ın sağlık durumunda sıkıntı var”

Özel, “Dün beş belediye başkanı polisin kolları arasından götürülürken oluşan görüntüye tepki göstermiştiniz. Adalet ve İçişleri Bakanlığı’ndan bir cevap gelmedi mi veya size ulaşan bir cevap oldu mu” ve “Murat Çalık’ın sağlık durumunda bir sıkıntı var mı” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Murat Çalık’ın sağlık durumunda sıkıntı var. Murat Çalık’ın böylesi nakledilmesi doğru değil. Ailesinden uzak tutulması doğru değil. Bu yapılan biraz önce de söylediğim gibi tam bir zulüm. Dün yaşananlar Yassı Ada mahkemelerinde, Yassı Ada’da yaşananlardan farklı değildir. Bir utanç filmi çekmiştir. ‘Filmin senaristi, yazanı, çizeni, hepsi bendim ben’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ona yaranmak için yapıyorlar. Onun rakiplerini yıldırmak için yapıyorlar. Bize gözdağı vermek için yapıyorlar. O görüntüden ben Adalet Bakanı Allah kabul etsin. Hac farizesini yerine getiriyormuş, arasa ‘Üzgünüm’ dese ‘Tövbe ettim’ dese bir kıymeti yok. Yapan belli, yaptıran belli. Ben Adalet Bakanı’nın bu kadar basitleşmeyeceğini bilirim. Bana İçişleri Bakanı arasa özür dilese ne kıymeti var? Dilemesi gereken, dilemiyorsa, utanması gereken, utanmıyorsa, ben kimin yaptırdığını, kimin yaptığını biliyorum. Ben, bu meselenin kim yüzünden yapıldığını, yaptırıldığını biliyorum. Bugün dünya kadar geçmiş AK Partili bakan, milletvekili, siyasetçi bu durumu eleştiriyorsa, aslında eleştirdikleri 23-25 yıl önce Erdemliler Hareketi diye yola çıkıp da buralara savrulan bugünkü partinin yöneticileri ve başındakidir yani. O yüzden zulüm ile abad olunmaz. Bu yaptıkları çok üzüyor beni. Çok ağırıma gidiyor. Kendime yapılmış gibi hissediyorum. O görüntülerin yaşanmasından büyük utanç duyuyorum. Ama sonuçta yapan utanmıyorsa biz ne yapalım? Millet verecek bunun eninde sonunda cezasını. Sağlık durumunun iyi olmadığını, nakle elverişli olmadığını biliyorum. Nakli elverişlidir diye bir rapor almış olmasalar bu nakli yapmazlar. Raporu verene de bakacağız. Alana da bakacağız. Nasıl olmuş bu iş diye bakacağız. Biz Mehmet Murat Çalık’ın ailesinden uzaklaştırılmak suretiyle ailesine, diğer ailelere ve tutuklulara verilen mesajın son derece alçakça insanlığa sığmayan bir mesaj olduğunu söylüyorum. Detaylı açıklamaları avukat arkadaşlar yapar.”

“Kurultay iddianamesini gördük. Bomboş”

Özel, kurultay iddianamesinin sorulmasını da şöyle yanıtladı:

“Kurultay iddianamesini gördük. Bomboş ve şu açıdan da çok iyi; bugüne kadar ne konuşuldu? Paralar. Ne söyledi o utanmaz, şimdi gazeteci denmez de işte o yapı neyse o güruh, hep bir ağızdan yaydılar, paralar verildi, paralar alındı… Ne olmuştu? Döviz büroları açtırılmıştı. Değil mi? MASAK raporu diyor ki ‘Hiçbir para hareketi kişiler arasında rastlanamadı.’ Ne var ayrıca? Döviz bürolarının kameraları. O gün hiç açılmamış o döviz büroları. Hepsi ortada. Yani bu atılan yalanların hiçbirisi MASAK raporu açıkça yazıyor ya savcı tabii zorunda değil, aslında lehe delil toplamak zorunda ama hani onu öyle alıp da koymak zorunda değil ama MASAK raporunun özetini koymuş. Ekte MASAK raporu var. İnanmayan açsın baksın diyorlar. İnanmayan baksın. MASAK raporu diyor ki ‘Tertemiz bunlar’ diyor. Para yok diyor MASAK raporu. Öbür tarafından da iddianamenin Özgür Özel’e oy vermeleri için iş teklif edildiği, seni işe alırız dendiği… Mesela diyor ki Kadıköy’de modada oturuyordum yan masadan kulak misafiri oldum. Uber şoförü olduklarını düşündüğüm iki kişi ‘Abi nasıl gittik o gün döviz bürosundan paraları Uber arabalarımızşa taşıdık CHP kurultayına’ diye duymuş. Ama ne döviz büroları açılmış, ne o gün uber kiralanmış, ne öyle biri var. O duymuş. Öyle söylemiş. İddianame ye o yüzden döviz bürosu açılmıştır, konmuştur girmemiş. Ne girmiş? Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları Özgür Özel kazansın diye delegeleri ikna etmek için onlara iş ve belediye başkanlığı teklif etmiş. CHP’nin her bir belediye başkanı 350i bin anket, parti meclisinde, biz getiriyoruz, mesela Bursa Osmangazi Belediye Başkanımıza sormuşlar; ‘Belediye başkanı olmak için mi Özgür Özel’e oy verdin?’ Bana oy verdiği de belli değil. Verdiğini tahmin ediyor. Bursa Osmangazi’ye aday olmuş yedi kişi. Savcı istesin ona da yollarım. Bu yedi kişi içinden bir tanesi kesin kazanıyor öne çıkmış. Kimmiş? Bugünkü belediye başkanımız. Niye? Üç dönem milletvekilliği yapmış. Aday olduğu bölgedeki Uludağ’daki bütün köylerin derneğinin zaten başkanı. Milletvekiliyken de çok destek alıyordu. Savcı Bey’e o tarihli anketi yollayayım.

“Gün olur devran döner. Yeni takvimler açılır”

Her belediye için parti meclisi üyelerinin şu soruyu sorma hakkı var; niye onu tercih ettik? Şöyle cevaplar alıyorlar. Ankette kesin kazanacaklar için de kadın varsa kadın seçiyoruz. Buraya kadını ondan koyduk. Ankette kesin kazanacaklar arasında üçü de erkekse sandık koyuyoruz. Üye karar veriyor. Kesin kazanacak bir kişi varsa onu aday yapıyoruz. Mesela Mansur Yavaş. Mansur Yavaş seçimde Özgür Özel’e oy verdi ya da vermedi diye değil. Ankete göre 58 potansiyeli vardı. Sandıkta da 60 oy aldı zaten. Kazanan belediye başkanına Özgür Özel’e oy verdin diye mi aday oldun diye soruyor. O şehre hizmet etmek için aday oldu ve böyle. O yüzden ellerinde tek şey kaldı. Belediye başkanlarına seni aday yaparız denmesi kaldı. Onda da nasıl adaylaştıklarının anketleri bizde, istediği belediyenin anketini yollayabilirim Sayın Savcı’ya. Görevini yapıyor o da. Birileri gidiyor yalan beyanda bulunuyor. Üç beş meczubu götürüp götürüp ifade verdirdiler. O da onları dinledi. MASAK raporu istedi, temiz çıktı. Şimdi isterse biz de istediği bilgileri, belgeleri veririz. Bizim o meseleyle ilgili herhangi bir şeyimiz yok. Bugünü de takvimlerimize not ettik. Bugün sabah takvimime takvimi not ettim. O iftira manşeti, iğrenç manşeti not ettim. Gün olur devran döner. Yeni takvimler açılır. Yeni sayfalar açılır o gün görürüm takvimi. Takvimime not ettim takvimi. ‘Özgür Özel takvimi tehdit etti.’ Yarın çalışmadan manşet hazır. Çalışıyorsunuz da ne yapıyorsunuz? Bir tane de çalışmadan atın.

“Memleketin yüzde 70’i yanımda”

Özel, “11 belediye başkanınız tutuklandı. Bu süreç de yalnız bırakıldınız ve duygusal olarak daha zor süreçten geçtiğinizi düşünüyorum. Siz ne söylemek istersiniz?” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Kim yalnız bırakacak? Yanımda olması gereken iki milyon partili yanımda. Memleketin yüzde 70’i yanımda. Akşam gelin Gaziosmapaşa’ya, görün nasıl yanımda. Şimdi Maltepe’de 2,5 milyon kişi gelip de adam kendini yalnız hissediyorsa akıl hastanesine tıkarlar. Böyle tehlikeli sorular sormayın. Siyaseten parti yanımızda. Allah razı olsun Müsavat Bey ziyaret edecekmiş yine. DEM Parti ziyaret etmek istiyor. Zafer Partisi’yle biz onlarla bir dayanışma gösteriyoruz, onlar bizimle bir dayanışma gösteriyor. Yani Cumhuriyet Halk Partisi olarak baktığımızda muhalefete bir söz söylersek ayıp etmiş oluruz. Ama iktidara da bir kelime eksik söylersek görevimizi yapmamış oluruz. Onlar paylarına düşeni alıyorlar. Biz payımıza düşeni not ediyoruz. Ben ama geçen gün AK Parti’den milletvekili arkadaşlar, yönetici arkadaşlarla bir vesile bir arada olduğumuzda, biz olsak böyle yapmayacağımızı anlattım onlara en münasip dille. Biz bir hastaları olduğunda ‘Geçmiş olsun’ demeden, bir ölümlerine taziye vermeden, bir acı günleri olduğunda bütün siyasi çekişmeyi bir yana bırakıp ‘Bize ne düşer?’ diye aramadan durmayız. Burada eşlere, çocuklara zulmediliyor. Burada iftira ediliyor. Burada şahit yok. Anlatınca ‘Bu kadarını bilmiyorduk.’ Kadınlara yapılanları, zorla ifade vermeye çalışanları, avukatsız görüşmeye çağrılmaları. ‘Doktora gidiyorsun’ diye savcıya götürülüp boş odada yapılanları. Bunları bu çağda, adı Cumhuriyet olan, kendine demokrasi diyen ülkeleri bırakın; artık bu çağda otokratik rejimlerde bunların olmadığı ülkeler var. Bu ülkede darbe dönemlerinde yapılmayan işleri bugün yapmaya çalışanlar var. Suç örgütünün başının adı ne? Aziz İhsan Aktaş. İtirafçı oluyor, suç örgütünün başını salıyor. Bu nasıl iş? Diyelim ki bir an için bu kişinin bir suç örgütünün olduğunu ve insanların da bu suç örgütüne bu kişi tarafından dahil edildiğini düşünelim. Sen başı ‘Biz bu suçları işledik’ deyip kurtulup, öbürleri ceza alır mı? Yani suç örgütü kurmanın yanında, ayrıca dolandırıcı herif. Adama inanıp suç örgütüne girmiş birileri. Altındakiler için söylüyorum. O örgütte bizim arkadaşlar yok. O, suçu itiraf ediyor, öbürleri yatıyor bu çıkıyor. Örgütü kurmuş adam. Böyle itirafçılık mı olur? Bu iftira, kumpasçılık. Bu yeni nesil bir kumpasçılık. 2025 model kumpas kurmuşlar. FETÖ kuruyordu. 2007 model, 2009 model, 2013 model kumpasları vardı FETÖ’cülerin. Bunlar 2025 model kumpas kurmuşlar. Büyük bir utanç.

“Bugün Türkiye Cumhuriyeti terör örgütlerine bu muameleyi yapmıyor”

Bugün de üzgünüm, dün de üzgünüm. Birlikte milletvekilliği yaptığınız, iki gün önce parti meclisi yaptığınız, Hasan Abi diye hitap ettiğiniz, 30 yıldır, 50 yıl 4 aydır bu ülkeye kamuya hizmet eden, tecrübeli birisi, gencecik çocuklar, pırıl pırıl bürokratlar. İki yanına, iki tane koluna girilmiş. Bugün Türkiye Cumhuriyeti terör örgütlerine bu muameleyi yapmıyor. Türkiye Cumhuriyeti gerçek çetelere bu muameleyi yapmıyor artık. O 90’ların görüntülerini ya da darbe dönemlerinin görüntülerini böyle yaşatmıyorlar. Yaşatılmaması lazım. Kimseye yapmasınlar, hiç kimseye yapmasınlar ama burada envai çeşit terör örgütü var. Birisinin üyelerini bir gece yedi farklı şehre dağıtıyor musunuz da benim arkadaşlarımı dağıttınız? Bakın yap diye demiyorum. Çünkü bunların da masum aileleri var. Suçlu varsa içeride terör örgütünden o suçlu. Ailesi değil. Dört yaşında evladı suçlu değil. Hangi 10 kişiyi Türkiye’nin yedi farklı iline, dün akşam bir terör örgütünden dağıttın da sıra bize geldi? Olacak iş değil. O görüntüyü gördüğünüzde tabii ki ağrınıza gidiyor. Siyaset dediğin şey sözle yapılır ama esas duyguyla yapılır. Hissederek yapılır, hissetmeden yapılmaz. Şimdi Gaziosmapaşa’ya gideceğiz bütün İstanbulluları saat 20.30’da Gaziosmanpaşa’ya, Gaziosmanpaşalıları davet ediyorum. İnanmadan, o otobüsün merdivenine çıkacak enerjisi kalmaz insanın. Eğer ki arkadaşlarıma bu kadar inanmıyor ve bu meseleye bu kadar hırslanıyor olmasam. Görün bakalım akşam yalnız mıymışız, değil miymişiz?”

“Ellerinden geleni de ardına koymasınlar”

Özel, belediyelere operasyonların genişlemesini bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine, “Hukuk varsa yoktur, Akın varsa her şey olur. ‘Akın var adaletsizliğe akın, adaletin zaptı yakın’ diye şiir yazıyor adam. Adana’nın Belediye Başkanı’nı Adana’nın Cumhuriyet Başsavcısı soruşturamıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı sınırlarında olduğu iddia edilen bir şeyden dolayı Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yapamıyor. Yetkisi köprüden öteye gitmeyen, Tekirdağ’a varmayan zıpçıktı, çıkmış ortaya Adana’dan belediye başkanı alıyor. Ben ne deyim? ‘Öbür illere yayılır mı?’ Yayılır. Ne kadar yani Recep Tayyip Erdoğan’ın korkusu, rakibinden korkusu, CHP’den korkusu, iktidardan inme kaygısı dinene kadar yayılır. Ellerinden geleni de ardına koymasınlar ne yapalım?” diye konuştu.

CHP’nin Önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay iptali davasında ifade vermeye gitmemesine ilişkin yaptığı açıklamanın “Siz bu konuya nereden bakıyorsunuz” diyerek sorulması üzerine ise Özel, “Bulunduğum mevkiden bakıyorum. Genel Başkanlık mevki her sürece her baktığın açıyı, her sorulduğunda cevaplandırmamayı gerektiriyor” dedi.