Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Özgür Özel: İstanbul İl Başkanı’mız resmen görevine başlayacak, 45. Asliye Hukuk da kumda oynamaya devam etsin

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Biz, 2 Eylül’deki tedbir kararına itiraz ettik, ortada kongremiz yoktu. O itirazımızı reddetse İstinaf’a gideceğiz ve tedbir kararı kalkacak. Sırf bu yüzden itirazımızı görüşmedi. Kararın arkasında dur,  itirazı reddet. Neden? İstinaf’a gitmeyelim diye. Bugün itirazımız reddedilerek İstinaf yolu açıldı, pazartesi günü veya bugün akşamüstü saatlerinde İstinaf Mahkemesi’ne en hızlı şekilde başvuracağız bu tedbirin kaldırılmasıyla ilgili. Pazartesi günü düzenlenecek ve teslim edilecek mazbatamızla birlikte İl Başkanı’mız resmen görevine başlayacaktır. 45. Asliye Hukuk da kumda oynamaya devam etsin” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Biz, 2 Eylül’deki tedbir kararına

(İSTANBUL) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Biz, 2 Eylül’deki tedbir kararına itiraz ettik, ortada kongremiz yoktu. O itirazımızı reddetse İstinaf’a gideceğiz ve tedbir kararı kalkacak. Sırf bu yüzden itirazımızı görüşmedi. Kararın arkasında dur, itirazı reddet. Neden? İstinaf’a gitmeyelim diye. Bugün itirazımız reddedilerek İstinaf yolu açıldı, pazartesi günü veya bugün akşamüstü saatlerinde İstinaf Mahkemesi’ne en hızlı şekilde başvuracağız bu tedbirin kaldırılmasıyla ilgili. Pazartesi günü düzenlenecek ve teslim edilecek mazbatamızla birlikte İl Başkanı’mız resmen görevine başlayacaktır. 45. Asliye Hukuk da kumda oynamaya devam etsin” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mart operasyonuyla tutuklanan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’deki Marmara Cezaevi Duruşma Salonu’nda “Bilirkişi Davası” nedeniyle hakim karşısında hakim karşısına çıktığı duruşmayı takip etti. Duruşmanın ardından cezaevi önünde açıklama yapan Özel, şöyle konuştu:

“Öncelikle basın toplantısının mekanından bir bahsetmek lazım. Arkamızda Silivri zindanları, kameraman arkadaşlarımız hemen hemen bir metre kadar cezaevinin önünden geçen yolun üzerindeler. Eskiden içeride basın toplantısı yapmak için uygun bir alan vardı. Sizin de rahat çalıştığınız, bizim de gürültünün içinde olmadığımız bir yerde bu açıklamalar yapılıyordu. FETÖ’nün yargılama yaptığı dönemde de böyleydi FETÖ’nün yargılandığı dönemde de böyleydi. Ta ki Zafer Partisi’nin Sayın Genel Başkanı tutuklanıp da o süreçte Zafer Partili dostlar burada bir otağı kurdukları günden sonra onlar bir tarafa taşındı ve izin verilmemeye başlandı ve gayrı insani, güvenlikli olmayan şartlarda bizlerin açıklamalarını takip etmek zorunda kalıyorsunuz. Adalet Bakanlığı’na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne bu utanç verici durumu hatırlatmakla sözlerime başlamak isterim.

“İddianame çıkacak ki burada yargılanmayacağız, bu kumpasçıları yargılayacağız”

Bir kez daha Silivri’deydik, bir kez daha Ekrem İmamoğlu yargılanıyordu. Bunlar, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, cumhurbaşkanı adayımızın 19 Mart’ta bir sivil darbe girişimiyle gözaltına alındığı, 23 Mart’ta tutuklandığı davalara konu iddianamelerin daha hazırlanmadığı bir süreçte, öncesinde ve sonrasında ortaya çıkan irili ufaklı, ‘denk getirirsek bir siyasi yasak getirir miyiz’ diye ufaklı tefekli davaların duruşmaları. Ana davanın, 19 Mart sabahı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilk basın açıklamasıyla ‘560 milyarlık büyük yolsuzluk’ deyip de sonra İBB’nin, Ekrem Bey’in dönemi boyunca bütün bütçesinin 460 milyar lira olarak çıktığı, bunun da yüzde 70’inin personel maaşı olduğu, bütün hizmetlerinin toplamının ve maaşların toplamının 460 milyar olduğu büyük yalanı ortaya çıkaran ve her gün ortaya attıkları bir iftiranın çürüdüğü ve iddianamenin yazılamadığı davayı daha bekliyoruz. İddianame çıkacak ki burada yargılanmayacağız, bu kumpasçıları yargılayacağız. Bugüne kadar attığınız yalanları yazın bakalım iddianameye, koyun kanıtını, şahidini, ispatını da görelim dediğimiz davalar başlamış değil.

Bugün ‘bilirkişi davası’ vardı. 8 bin bilirkişiden Ekrem İmamoğlu’na gelince kurayla hep aynı bilirkişi çıkıyormuş ya. Bilirkişinin de adı Satılmış’mış. ‘Satılmış bilirkişi’ dendi diye hakaret olmuş, ‘onun üzerinden Ekrem İmamoğlu’na ceza verilsin’miş. Mesela ‘ahmak davası’ vardı, geçen İstinaf’ın onayladığı. Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu’na ‘yurt dışına çıkıp Türkiye’den şikayet eden ahmak’ deyince, Ekrem İmamoğlu ona cevaben, ‘İstanbul seçimlerini iptal ettiren ahmaktır’ demiş. Bu sözü YSK’ya hakaretmiş, o dava görüldü. Yarın öbür gün de buraya ‘çirkin davası’ için geleceğiz. ‘Ahmak davası’, ‘çirkin davası’, ‘satılmış davası’, ‘nereden tutturabiliriz de Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yaptırmayız’ davalarıdır. Diplomasını iptal edenler, ‘diploma bir yerlerden geri dönerse bu davalardan birini tutturalım’ diyorlar. Çünkü esas tutuklu bulunduğu davada daha iddianame yazacak mecalleri yok çünkü başta ortaya koydukları gizli tanıkların, iftiracıların laflarını ispatlayamadılar. Bir sürü iftira metnini yapboz gibi uyduramadılar. O yüzden böyle işlerle meşgul ediyorlar.

İnadına geliyoruz, dipdiri, capcanlı CHP örgütü, Ekrem İmamoğlu’nu seven, onu aday yapmış olanlar cıvıl cıvıl. Salona giren Ekrem İmamoğlu’nu dakikalarca alkışlıyorlar, onun cumhurbaşkanı adaylığını kendi dilleriyle bir kez daha tescil ediyorlar. Orada 12 metrekarelik zindanından dimdik ayakta yargılanmayan, yargılayan bir yiğit; karşısında da gözüne bakamayan bir iddia makamı var. Çünkü iddia makamı bir bütün. Buradaki savcı beye ne diyelim? O iddianameyi yazan değil ama iddianameyi savunmak zorunda olan kişi olarak Ekrem Başkan bütün mevzuları anlattıkça önüne bakıyor. Yargılanmayan, yargılayan bir pozisyondayız çünkü karşımızdakilerin acziyeti o kadar komik bir duruma düşmüş ki ‘Bu yaptığın çirkin siyaset’ lafına hakaretten dava açan zihniyetten ne olacak? Ekrem Başkan’a o laflara söyleyen kişiyi dava görüldüğünde görelim. Van Büyükşehir Belediye Başkanı’nı o gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ağırladı diye ‘teröristleri ağırlıyor’ diyorlardı, şimdi kendi ittifakı İmralı’daki Abdullah Öcalan’a ‘kurucu önder’ diyor, kendi ittifakı ‘kayyum atanan belediyeler bir an önce iade edilmelidir’ diyor. Bakalım o gün Ekrem Başkan’ın üstüne yollayıp da dava açabilmek için tahrik ettirdikleri aparat çocuk ne diyecek? ‘Çirkin’ demeyeyim, güzel çocuğu bekliyoruz davada. Biz de kayyum atanan belediyelerin iadesini, yıllardır siyaset yapılıyor diye terörist ilan edilen herkesin özgürlüğüne, ailesine kavuşmasını, siyasete dönmesini bekliyoruz.

İşin paslı taraflarıyla ilgilenen Asliye Hukuk Mahkemesi, bir çürümüşlüğü sürdürmeye çalışan 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’de orada durdu. Biz, İstanbul’daki il kongresinin iptali için defalarca asliye hukuklara mahkemeler açıldı, hepsi Ankara’ya yolladı çünkü tüzel kişilik Ankara’da. Hepsi Ankara 3. Asliye Hukuk’ta birleşti ve esastan karara bağlanıp reddoldu. Buradaki 45. Asliye Hukuk, tüm asliye hukuk hakimleri hiçbir şey bilmiyor, kitaplar ‘önceki davada birleşir’ diyor değil, kanun ‘siyasi partiler Ankara’da görülür’ diyor, değil; Akın Gürlek’in azmettirmesiyle AK Partili kimliğiyle hakim olmuş birisinin nöbet haftasına denk getirilmesiyle ve sonra da daha biz savunma yapmadan mahkeme 24 Eylül’de görülecek diye biz o tarihte savunmaya çağırılırken 2 Eylül’de tedbir kararı verilen bir aparattan bahsediyoruz. Biz, 2 Eylül’deki tedbir kararına itiraz ettik, ortada kongremiz yoktu. O itirazımızı reddetse İstinaf’a gideceğiz ve tedbir kararı kalkacak. Sırf bu yüzden itirazımızı görüşmedi. Kararın arkasında dur, itirazı reddet. Neden? İstinaf’a gitmeyelim diye. Apart ya oyalayacak bizi ya… Bu karar, bizim açımızdan çok gecikmiş olmakla birlikte çok iyi bir karar çünkü istinaf yolu açıldı reddetmesiyle. Nihayet bugün itirazımız reddedilerek İstinaf yolu açıldı, pazartesi günü veya bugün akşamüstü saatlerinde İstinaf Mahkemesi’ne en hızlı şekilde başvuracağız bu tedbirin kaldırılmasıyla ilgili.

Bugün nihayet verdiği kararla, parti üzerinde gölge etmemeye karar vermiştir. Biz güneşi başka yerde ararız, İstinaf’a gideriz ama tamamen hukuksuzdur. Pazartesi günü düzenlenecek ve teslim edilecek mazbatamızla birlikte İl Başkanı’mız resmen görevine başlayacaktır. 45. Asliye Hukuk da kumda oynamaya devam etsin.

“Bu hakime karşı tazminat davası açacağız, tazminat davasıyla birlikte redd-i hakim talep edeceğiz”

Bir gün, biri geçip karşısına soracak, ‘sen, bu kadar açık bir hukuk ihlalini nasıl yaptın? Hiç mi utanmadın, YSK sana Anayasa’yı hatırlatıyor, hiç mi utanmadın’ diyecekler. Bakalım ne diyecekler. O hakimlikten geçmiş, ‘Ben, burada görevimi yapayım, dün de AK Partiliydim eğer AK Parti kalırsa bana sahip çıkar.’ AK Parti giderse nasıl bakacaksın yüzümüze, nasıl dolaşacaksın insan içinde? Bu hakime karşı tazminat davası açacağız, tazminat davasıyla birlikte redd-i hakim talep edeceğiz. Davamızı açıyoruz, davalık olduğumuz hakimin mahkemede bir daha karşımıza çıkmasını da kabul etmiyoruz. Tüm CHP’liler olarak hukuk yolları üzerinden iki elimiz yakasındadır. Bundan sonra hukuken o kaçacak, biz kovalayacağız. Türkiye’nin birinci partisine, yarının iktidar partisine aklınca kendine verilmiş yetkileri çarpıtarak, YSK’nın alanlarına girerek, seçim hukukunu katlederek CHP’yi tartıştırmak neymiş, bundan sonra ben onu nasıl tartışacakmışım hepsini göreceğiz. Bundan sonra artık mesele, CHP ile o aldığı bir emirle CHP’yi tartıştırıp da zarar vermeye çalışan kişi ve ona talimat verenler arasındadır. Onlar kaçsın, biz kovalamaya devam edeceğiz.”

“Çözüm diye geliyorsunuz hala kayyumlar, kent uzlaşısından tutuklular var”

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, muhalefet üzerindeki baskıların “Terörsüz Türkiye süreci ve Meclis’teki komisyon çalışmalarına etkisine” ilişkin gelen soruya şöyle yanıt verdi:

“CHP, ‘bu meseleler Meclis çatısı altında görüşülmelidir’ dediği günden bugüne aynı fikri tutarlılık içindedir. Komisyon, AK Parti’nin tapulu malı değildir, TBMM’nindir, dolayısıyla milletindir. Ben bilmiyor muyum, biz komisyondan kalkalım diye her şeyi yaptıklarını? Biz kalkalım, kendi beceriksizliklerini, kötü niyetlerini, kendi içlerindeki anlaşmazlığı CHP’ye fatura etsinler. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun bugün ifade ettiklerini ilk günden beri ben de, komisyondaki üyelerimiz de söylüyor.

Çözüm diye geliyorsunuz hala kayyumlar, kent uzlaşısından tutuklular var, hala AİHM ve AYM kararlarına rağmen tutuklular var. Hem bir yandan bir hukuk oluşturmaya çalışıyorsunuz, bir yandan mevcut hukuka, Anayasa’ya uymuyorsunuz. Bu çelişkiler AKP’nin cevaplaması gereken çelişkilerdir. CHP, tutarlılık içinde doğru yerde durur. Kimsenin bunu suistimal etmesine fırsat vermez. CHP’nin olduğu komisyondan değil, olmadığı komisyondan korkun demiştim. Ben bu sözleri söylediğimde CHP’nin komisyonda bulunmasına olan destek, şu an 3 katına çıkmış durumda çünkü millet CHP’nin orada bulunmasını kendine güvence olarak görüyor. CHP’nin haklı mücadelesini, tespitlerini ya da eğer işler yolunda gitmiyorsa CHP’nin duruşunu da görüyor. O açıdan pozisyonumuzda bir değişiklik yok. Ekrem Başkan’la da bu konuda aynı yaklaşım içindeyiz.”