Haber: BERİL KALELİ – Kamera: ALTUĞ EKEN
(İSTANBUL) – CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, 6 gazeteci hakkında gözaltı kararı verilmesinin ardından İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne geldi. Çelik, “Bir korku imparatorluğu kurarak tükenmiş iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Toplumun, gazetecilerin önüne korku duvarları örmek istiyorlar. İşte bunun göstergesi bu bugün burada yaşanan ama bunun karşısında hiçbir şekilde geri adım atmayacağız. Gerçekleri konuşmaya, gerçekleri savunmaya devam edeceğiz ve o korku duvarlarını bir kez daha yıkacağız” açıklamasını yaptı.
Son aylarda birbirini izleyen operasyonlara bu sabah yenisi eklendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazeteciler Soner Yalçın, Ruşen Çakır, Yavuz Oğhan, Şaban Sevinç, Aslı Aydıntaşbaş ve Batuhan Çolak’ın savunmalarının alınması için emniyete talimat verildiğini açıkladı. Başsavcılık açıklamasında operasyonun İBB’ye yönelik “mali” suçlamalarla yürütülen operasyon kapsamında yapıldığı belirtildi ve “yalan bilgiyi alenen yayma” ve “bilerek ve isteyerek suç örgütüne yardım etme” suçlamalarıyla savunmalarının alınması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne talimat verildiği kaydedildi. Gün içinde 5 gazeteci ifade için Vatan Caddesi’ndeki İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne getirilirken Aydıntaşbaş’ın yurt dışında olduğu öğrenildi.
Emniyete gelen CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, gazetecilere yaptığı açıklamada, toplumun tümüne bir saldırı olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Yerel yönetime yaptıkları operasyonlarla toplumu ikna edemediler. Cumhurbaşkanı adayımızı tutukladılar. Yalanlar, karalamalar, iftiralar toplumu ikna edemediler. Partimizin kurumsal kimliğine, kongrelerine saldırdılar; toplumu ikna edemediler. Toplumu ikna edememelerin gerekçesi olarak da o zaman gerçekleri konuşan herkese operasyon yapalım, tüm toplumsal muhalefete diyorlar. TELE1’e kayyum atadılar. Çok haksız ve hukuksuz bir biçimde gazeteci Merdan Yanardağ’a bir operasyon gerçekleştirdiler. Merdan Yanardağ, TELE1’in sahibi değil. Oranın genel yayın yönetmeni, çalışanı. TELE1’in sahibi olmamasına rağmen, ortada bir mahkeme kararı olmamasına rağmen, bir hüküm olmamasına rağmen TELE1’e kayyum atadılar. Deyim yerindeyse çöktüler. Ne yaptılar, TELE1’i susturdular. Şimdi gazetecileri ne yapıyorlar? Tutukluyorlar. İşte Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi’nde. Bir program yapıyordu. Cezaevinde olduğu hâlde boş koltuk yayını yapıyordu. O yayını yapamaz hâle geldi. Şimdi gazetecileri getiriyorlar, Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde; bir bölümü burada ifadesini verdi. Yavuz Oğhan az önce buradan ayrıldı. Yolda olan gazeteci arkadaşlar var. Gelecekler, onlar adliyeye sevk edilecek mi, edilmeyecek mi; bir belirsizlik var. Ne yapıyorlar? Gazetecilere gözdağı vermeye çalışıyorlar. ‘Konuşmayacaksınız. Gerçekleri söylemeyeceksiniz’ diyorlar. Çünkü niye? Toplumu ikna edemiyorlar. Bir korku imparatorluğu kurarak tükenmiş iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Toplumun önüne korku duvarları örmek istiyorlar. Gazetecilerin önüne korku duvarları örmek istiyorlar.
“Hiçbir şekilde geri adım atmayacağız”
İşte bunun göstergesi bu bugün burada yaşanan ama bunun karşısında hiçbir şekilde geri adım atmayacağız. Gerçekleri konuşmaya, gerçekleri savunmaya devam edeceğiz ve o korku duvarlarını bir kez daha yıkacağız. 19 Mart’ta o korku duvarları öğrencilerle yıkılmıştır, açılmıştır. Kadınlarla, gençlerle, emekçilerle aşılmıştır. Yeni korku duvarları örmeye çalışıyorlar bu uygulamalarla ama bu karanlıkla mücadeleyi sürdüreceğiz. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Zalimin zulmü ne kadar artmışsa gideceği gün de o kadar yakındır. Bir başka mesele daha vardır. Bugün son olarak da onu ifade edeyim. Tayfun Kahraman’la ilgili Anayasa Mahkemesi kararı var. Tayfun Karaman’la ilgili verilen Anayasa Mahkemesi kararına bir yerel mahkeme bugün yine itiraz etti ve Tayfun Kahraman tutuklu kalmaya devam edecek. Bir kez daha anayasal düzen ayaklar altına alındı. Devletin kurallarını ve kurumlarını hiçe sayan bir İstanbul yargısı yargısı, yargı içerisine sızmış bir grup devletin kurallarını ve kurumlarını hiçe sayarak uygulamalar gerçekleştiriyor. Bugün Tayfun Kahraman’la ilgili verilen karar bir kez daha göstermiştir ki Türkiye’de anayasal düzen tehdit altındadır. Türkiye’de hukuk devleti tehdit altındadır. Bununla da mücadele etmeye kararlılıkla devam edeceğiz.”

