Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: HAKAN KAYA
(İSTANBUL) – İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Benim bu partinin geçmişiyle hiçbir problemim yok ve olamaz. Bu partiyi kuran irade yok sayılamaz. Açık olarak söylüyorum; benim Sayın Kurucu Genel Başkanım Meral Akşener’le arama hiç kimse giremez. Herkes bunu böyle bilsin” dedi.
İYİ Parti 4. Olağan İstanbul İl Kongresi, Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde bugün yapılıyor. Kongrenin Divan Başkanı, İYİ Parti Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar seçildi. Mevcut İl Başkanı Yücel Coşkun ile İmren Nilay Tüfekci’nin başkanlığa aday olduğu kongreye Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu da katıldı.
Dervişoğlu, kongredeki konuşmasında, son seçimlerde seçilen partisinin 44 milletvekilinden 15’inin istifa ettiğini anımsatarak, “siyasetin gidenlerle değil, kalanlarla yapılacağını bildiği için” bu kişilerden birini bile kararından vazgeçirmek amacıyla tek cümle kurmadığını söyledi.
Dervişoğlu, şunları kaydetti:
“Bu olup bitenler moral bozukluğuna da sebep olabilir ama İYİ Parti’nin öyle bir köklü gelenekten geldiğini biliyorum ki, bakmayın 8 yıllık olduğuna; 100 yıllık bir müktesebatı, tecrübeyi barındırıyor. Bu moral bozukluğunu belli bir dönemi geçirdikten sonra aşacağımızı biliyor ve inanıyordum. Nitekim düşündüğüm ve beklediğim gibi oldu. Türk siyasi hayatında dalgalanmalarla inen çıkan, konjonktürel değişikliklere bağlı yükselen azalan siyasi partiler vardır ama İYİ Parti öyle olmadı. İYİ Parti basamak basamak, birer birer, adım adım yükselmesini bilen; inançlı, azimli, kararlı insanların oluşturduğu bir siyasi yapıydı. Onun için ayakta kaldık. Bizim ihtiyaç duyduğumuz şey samimiyettir. Birbirimize olan güvenin pekiştirilmesidir. Bizim ihtiyaç duyduğumuz, geçmişe yönelik olumsuzlukların kamuoyu gündemine getirilip tartışılması hiç değildir. Dikiz aynasına bakarak ileriye gidemezsiniz. Arkaya bakarak ileriye gidemezsiniz. İleriye bakarak yolculuğunuzu sürdürmelisiniz. Olumsuzluklardan beslenmek, eksiklikler üzerinden fikir yürütmek elbette ki eleştiri mantığı içerisinde nazarı dikkate alınması icap eden hususlardır ama olumsuzluklardan beslenmeye kalkışamazsınız. Olumsuzluğun neşet ettiği yerde onu bertaraf edecek tedbirleri geliştirmek mecburiyetindesiniz. Bu ‘ben’ olarak olmaz. Bunu yapabilmek için ileriye yönelik doğru adımların atılabilmesini temin edebilmek için ‘biz’ olmaya muvaffak olacaksınız. Benim gördüğüm tablo benliklerinin aşıldığı, nefislerin ayaklar altına alındığı ve benin bize dönüştüğü tablodur. Bu İYİ Parti’nin zaferinin müjdecisidir.
“Aranıza şeytanları sokmayın”
Bu partiden gitmişler, istifa etmişler. Her türlü davetimize ve çağrımıza bakıp da geriye dönmeyi hiç düşünmemişler ama kongre ortamları sanki bu tipler için bir eğlence alanı. Ben bu partinin bugününe olduğu kadar dününe de saygı gösteriyorum. Bu parti kurulduğu andan itibaren yaşanmış her şeyi ‘yaşanması gerektiği için yaşandı’ babından ele alıp değerlendiriyorum. Siyasi partilerin içinde tartışmalar olabilir ama bir siyasi partinin içinde geçmişi karalayan, geçmişi kötüleyen söz ve kelamların sarf edilmesine izin verilmez. Bu partinin kökünde ne varsa bu partiyi kiminle kurmuşsak, bu partiyi kurmak için kimlerle birlikte mücadele vermişsek o geçmişe sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Ben sosyal medyayı takip ederek söylüyorum bunu. Orada tartışmaların hangi boyutlara taşındığını görüyorum. Benim bu partinin geçmişiyle hiçbir problemim yok ve olamaz. Bu partiyi kuran irade yok sayılamaz. Açık olarak söylüyorum. Benim Sayın Kurucu Genel Başkanım Meral Akşener’le arama hiç kimse giremez. Herkes bunu böyle bilsin. Aksi takdirde biz siyaseti meşru olmak için değil, meşhur olmak için yapanlar diye tarihe geçeriz. Bu kabil tartışmaları çıkaranlardan, bu tartışmalardan beslenmeye kalkışanlardan azami ölçüde uzak durmanızı istirham ediyorum. Her yerde söylediğimi burada tekrarlıyorum. Aranıza şeytanları sokmayın diyorum.
“Eşkıya ile devleti aynı masaya oturarak eşitlemek istiyorlar”
Türkiye’de dünya lideri kisvesine bürünmüş bir tek adamlık hüküm sürdürülmeye çalışılıyor. Türkiye’nin rejiminden kaynaklı son derece ciddi problemlerle karşı karşıyayız. Bu düzenleme yapılmadan referandum sürecinde vermiş olduğumuz mücadelede, dayatılmak istenen bu sistemin sadece olağanüstü koşulları olağanlaştırmak adına yapıldığını ifade etmiştik. Bu rejim Türkiye’nin yönetim anlayışına hâkim olursa tek adamla evrilecektir. Bu durum dışarıdan bakıldığında Türkiye’nin konumunu zedeleyecektir diye uyarmıştık. Nitekim oldu. Okyanusun ötesinde meşruiyet aramanın sebebi, Türkiye’de her geçen gün tek adamlığa evrilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Onunla mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’yi Parlamenter Demokratik Sisteme geri getirip bir üretim ekonomisi anlayışıyla hareket etmeliyiz. Küçük meselelerle meşgul olamayız. Adamlar yeni paradigma diyor. Eşkıya ile devleti aynı masaya oturarak eşitlemek istiyorlar. Buna karşı direnç gösterecek bir gücün ve iradenin sahibi olmak mecburiyetindeyiz. Biz İYİ Parti’yi Türk siyasetinde boşalan merkeze ikame etmek için kurduk. Dar alanlarda kısa paslaşmalar yapmak asla ve kata işimiz olamaz. Türk siyasetinde İYİ Parti’nin yerinin belirlenmesi lazım. Bize diyorlar ki ‘Milliyetçileri birleştirin’. Milliyetçiler ayrı değil ki. Kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına bakın. Bu ülkenin yüzde 75’i milliyetçi ve Atatürkçü. Oyumuzu yüzde 10 kabul ederseniz yüzde 65’lik bir oy potansiyeline sahip olacak bir söylemi, dili ve duruşu gerçekleştirmemiz gereğine inanırsınız. Bu memlekette zaten milliyetçi olmamak suçtur, milliyetçi görünüp ihanete aparat olmak suçtur.
“Bu milleti merkez sağ anlayışın etrafında bütünleştirmeliyiz”
Milliyetçiliği cumhuriyetin kuruluş felsefesi kabul ederek düşüncemizin merkezine oturmaktan asla ve kata vazgeçmeyiz. Milliyetçilik elbette ki bir milli sorumluluktur. Cumhuriyetin kurucu felsefesi, itici gücüdür ve çekici kuvvetidir ama Türk siyasetinin aradığı toplumun bütün kesimlerini birleştiren; sağcıyı solcuyla, Alevi’yi Sünni’yle, Türkmen’le Kürt’ü birleştirme iradesi sergilemek mecburiyetindeyiz. Marjinal fikirlere itibar etmek yerine bu büyük milleti Türk milliyetçiliğinin, Atatürkçülüğün ve merkez sağ anlayışın etrafında bütünleştirmeliyiz. Kurutulmak istenen İYİ Parti’nin kökünü emek ve sabırla suladım. Kökü kurtardık. Şimdi gövdeyi oluşturmak, dalları güçlendirmek, yaprakları yeşertmek, çiçekleri açtırmak sizin görevinizdir. Bunu gerçekleştirmek sizin vazifenizdir. İYİ Parti ağacından bir gün o çiçekler açacak ve iktidar denilen meyveye hem İYİ Parti hem de aziz Türk milleti buluşacaktır. Bu ağaç meyve verecektir. O meyvenin adı da iktidar olacaktır. Vakit tamamdır. Bu saatten sonra çıktığımız yolculuğun adı iktidar yolculuğudur. İYİ Parti köküyle, gövdesiyle, dallarıyla, yapraklarıyla, meyveleriyle, çiçekleriyle, Türk milletiyle hemhal olmuştur. Kaybedecek bir dakikamız bile yoktur. Kazanacağımız büyük zaferler bizleri beklemektedir.”

