Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısı… Ankara 2 Nolu Baro Başkanı Ağdemir: “Barolar ve hukuk camiası olarak görevimiz, bu sürecin hukuki teminatını sağlamak”

Ankara 2 Nolu Baro Başkanı Gökhan Ağdemir, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Barolar ve hukuk camiası olarak görevimiz, bu sürecin hukuki teminatını sağlamak, insan haklarını korumak ve adaletin tecellisine katkıda bulunmaktır. Bizler biliriz ki adalet olmadan huzur olmaz, hukuk olmadan barış olmaz, birlik olmadan güçlü bir gelecek olmaz” dedi.

Ankara 2 Nolu Baro Başkanı Gökhan Ağdemir, Milli Dayanışma Kardeşlik

(TBMM) – Ankara 2 Nolu Baro Başkanı Gökhan Ağdemir, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Barolar ve hukuk camiası olarak görevimiz, bu sürecin hukuki teminatını sağlamak, insan haklarını korumak ve adaletin tecellisine katkıda bulunmaktır. Bizler biliriz ki adalet olmadan huzur olmaz, hukuk olmadan barış olmaz, birlik olmadan güçlü bir gelecek olmaz” dedi.

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında Tören Salonu’nda 14.20’de toplandı. Toplantıda, Türkiye’deki baroları temsilen davet edilen baro başkanları dinleniyor. Numan Kurtulmuş, alfabetik sıraya göre baro başkanlarına 10’ar dakika süre verdi.

Toplantıda konuşan Ankara 2 Nolu Baro Başkanı Gökhan Ağdemir sözlerine, “Bugün burada, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, ülkemizin geleceği açısından tarihi bir adımın parçasıyız. Amacımız, kırk yılı aşkın süredir milletimizin enerjisini sömüren terörü tarihin çöplüğüne göndermek ve kalıcı bir toplumsal barışı tesis etmektir” diyerek başladı.

Bu sürecin güçlü bir siyasi irade ile başlatıldığını söyleyen Ağdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

”MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, 1 Ekim 2024 tarihinde TBMM’de DEM Partisi sıralarına giderek eş başkan ve milletvekilleriyle tokalaşması, bu yolun ilk somut adımı olmuştur. Bu adım, farklılıkları düşmanlık sebebi değil, milli birliğin zenginliği olarak gören yeni bir anlayışın işareti olmuştur. Ardından Sayın Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te yaptığı açıklama, cesur bir vizyonun ifadesi olmuştur. Terörün tamamen bittiğinin TBMM kürsüsünde ilan edilmesi halinde “umut hakkı”na ilişkin düzenlemelerin gündeme gelebileceğini ifade etmesi, hukuku merkeze alan ve milletimizin vicdanına dayanan bir bakış açısını oluşturmuştur.

Bu sürecin ilerlemesinde Cumhurbaşkanımızın kararlılığı belirleyici olmuştur. Devletin en üst makamının ortaya koyduğu irade, diğer partilerin olumlu yaklaşımı ve milletimizin desteğiyle birlikte, örgüt silah bırakma noktasına gelmiş, fesih kararını açıklamıştır. Bu, yalnızca siyasi bir başarı değil; aynı zamanda hukuk devletinin ve anayasal düzenin gücünün bir göstergesidir.

Şiddet ve terörün olmadığı bir zeminde siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların, yüksek demokratik standartlara erişilmesi gayesiyle konuşulması için makul bir zemin oluşmuş, TBMM’nde tüm siyasi partilerin temsil edildiği bir komisyon kurulmuştur.

Böylece herkesin Anayasal meşruiyet sınırlarında devletin ve milletin bütünlüğünü esas almak kaydıyla öneri ve tekliflerde bulunacağı bir uzlaşma zemini meydana gelmiştir.

Terörsüz Türkiye, teröre ve teröriste müsamaha göstermeksizin, al ver pazarlığının olmadığı, hukukun üstünlüğünü, demokratik gelişimi, temel insan hak ve özgürlüklerini ve kamu düzenini esas alan bir kararlılık, sabır ve inançla atılacak adımlarla gerçekleşebilecektir.

Türkiye, yıllardır sürdürdüğü terör mücadelesinde destansı başarılara imza atmıştır.

Bu mücadelede nice şehit ve gazilerimiz olmuştur. Bu vesile ile tüm terörle mücadele şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla yad ediyorum.

Bugün bayrak inmemiş, ezan susmamış, vatandaşlarımız huzur ve güven içinde ise bunda en büyük pay, kuşkusuz ki şehit ve gazilerimizindir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve saygıyla anıyorum”

”Anayasamızın temel ilkeleri, hem barışın hem de birlikte yaşamanın teminatıdır”

Hukukçular için bu sürecin en önemli tarafının anayasal çerçevenin titizlikle korunması olduğunu söyleyen Ağdemir, Anayasa’ya işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”1. madde, Cumhuriyet rejimini güvence altına alır. 2. madde, devletin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirtir. 3. madde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, bayrağını, dilini ve milli marşını koruma altına alır. 66. madde, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğunu düzenler. Bu hükümler, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Dolayısıyla bu süreçte atılan hiçbir adım, bu sınırların dışına taşınamaz. Anayasamızın temel ilkeleri, hem barışın hem de birlikte yaşamanın teminatıdır.

Terörle mücadelenin yalnızca güvenlik boyutu yoktur; aynı zamanda hukuk boyutu vardır. Masumiyet karinesi, Anayasamızın 38. maddesiyle güvence altındadır. Tutuklama, bir ceza değil, yalnızca yargılamanın sıhhati için bir tedbirdir. İnfaz hukuku, suçlunun yalnızca cezalandırılmasını değil, aynı zamanda topluma yeniden kazandırılmasını hedefler. Bu nedenle infaz sistemimizde yapılacak köklü düzenlemeler, toplumsal barışın sağlanmasına doğrudan katkı sunacaktır. Onarıcı adalet anlayışı, mağdurun hakkını teslim ederken failin de yeniden topluma kazandırılmasını amaçlar. Bu yaklaşım, terörün geride bıraktığı toplumsal yaraların sarılması için önemlidir. Biz hukukçular atılacak olan, her adımın hukukun üstünlüğü, ölçülülük ve adalet ilkeleri çerçevesinde atılması gerektiğini savunuyoruz.

Terör, kırk yılı aşkın süredir toplumumuzda acılar üretmiştir. Ancak buna rağmen milletimiz bir iç savaşa sürüklenmemiş, ortak vicdanımız bizi ayakta tutmuştur. Bu, bin yıllık kardeşlik hukukunun gücüdür. Bugün artık önümüzde tarihi bir fırsat vardır. Sayın Bahçeli’nin vizyonu, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve milletimizin desteğiyle ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi ulaşılabilir hale gelmiştir, bu hedefe ancak hukukla, adaletle, anayasanın çizdiği sınırlar içinde kalarak varabiliriz. Bu birlik ve beraberlikten alınan güçle ekonomik, sosyal, siyasi ve diplomatik alanda elde edilen kazanımlarımız daha ileriye taşınacak; Türk ve Türkiye Yüzyılı inşa edilecektir.

Terörsüz Türkiye; akıl, vizyon, emek ve sabırla; vatan ve millet aşkıyla; milletimizin her ferdini kucaklama anlayışıyla ve devlet aklıyla yürütülen hayırlı bir sürecin ürünü, doğru zamanda atılan doğru adımların başarısı olacaktır. Terörsüz Türkiye, milletimizin özlemle beklediği bir gelişme; daha müreffeh ve huzurlu bir geleceğin müjdesi; kalıcı barışın ve lider ülke Türkiye’nin habercisidir.

Barolar ve hukuk camiası olarak görevimiz, bu sürecin hukuki teminatını sağlamak, insan haklarını korumak ve adaletin tecellisine katkıda bulunmaktır. Bizler biliriz ki adalet olmadan huzur olmaz, hukuk olmadan barış olmaz, birlik olmadan güçlü bir gelecek olmaz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi yalnızca siyasi bir iddia değil; hepimiz için anayasal, hukuki ve ahlaki bir görevdir.”