Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu… Numan Kurtulmuş: “Bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz”

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Gerçekten sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiği görülüyor. Söylenen her bir sözün normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin sürecin bu en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım” dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Gerçekten sürecin ne kadar hassas bir

(TBMM) – TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Gerçekten sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiği görülüyor. Söylenen her bir sözün normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin sürecin bu en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım” dedi.

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu TBMM Tören Salonu’nda 19’uncu toplantısını gerçekleştirmek üzere toplandı. AK Parti, MHP ve DEM Parti temsilcilerinden oluşan bir heyetin İmralı’ya gerçekleştirdiği ziyaret sonrasında yapılan ilk toplantının açılış konuşmasını yapan Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Terörsüz Türkiye süreci, komisyonumuzun çalışmaları en hassas, en kritik, en kırılgan dönemine girmiştir. Son düzlükte yapacağımız birkaç temel vazifemizi de icra edip, oluşturacağımız sonucu da TBMM Genel Kurulu’na sunacağız. Hepimizin benimsediği gibi bu komisyon ve bu süreç sadece komisyonun çalışmalarından ibaret değil. Bu meselenin bir kısmı aynı şekilde bir devlet politikası olarak sürdürülen bu süreç sahada ve bir şekilde örgütle yapılan temaslarla bugüne kadar getirildi. Bu sürecin bir pazarlık süreci olmadığını, örgütün kendisini fesh etme kararını ortaya koyduktan ve silahları teslim etme sürecine sembolik bir törenle başladıktan sonra bu süreç hızlanmış, siyaset de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için TBMM’de bulunan partilerimizden 11’inin ittifakıyla bu komisyonu kurmuş ve bugüne kadar getirmiştir. Komisyon da bu tarihi süreçte tarihi bir sorumluluk yüklenerek yerine getiriyor. Bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli olmamız gereken bir sürece girdiğimiz aşikardır. Bunu başta kendim olmak üzere herbirimize önemli bir uyarı olarak ortaya koymak istiyorum.

“Komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir”

Süreç bu anlamda şimdiye kadar 134 kişi ve kuruluşu dinledi. En son 18’inci komisyon toplantımızda toplantıya katılanların 5’te 3 çoğunluğuyla alınan karar gereği komisyonumuzda grubu bulunan partileri temsilen birer kişinin adaya gitmesi yönünde bir karar alındı. Üç siyasi parti temsilcisini gönderdi ve ziyaret 24 Kasım tarihinde gerçekleştirildi. Bu ziyaretin gerçekleştirilmesiyle birlikte komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir. Böylece komisyon bu konuyla ilgili farklı toplumsal kesimleri, bu konunun tarafı olanları ve bu süreçte mağdur olanları da dünlemiş ve bu son ziyaretle birlikte de dinleme faslı tamamlanmıştır. Bundan sonraki süreçte raporlama safhasına geçiyoruz. Komisyon çalışmalarından sonra kendi açımızdan gördüğümüz, mümkünse müşterek kanaatlerimizi paylaştığımız bir raporu hazırlamayı ümit ediyorum. Böylece bu raporun hazırlanmasıyla birlikte bu tarihi süreç çok önemli bir eşiği daha atlatacak.

“Bu mesele bütün Türkiye’nin meselesidir”

Gerçekten sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiği görülüyor. Söylenen her bir sözün normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin sürecin bu en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Herhalde ortak olduğunuz nokta artık silahlar sussun, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu ülkenin geleceği karanlık ellere teslim edilmesin. Özellikle siyasi malzeme yapılmaması konusunu hepinizden istirham ediyorum. Bu mesele bir ya da birkaç partinin meselesi değildir. Bu mesele bütün Türkiye’nin meselesidir. Bu mesele hayırla ve başarıyla sonuçlandığında bir ya da birkaç parti kazanmış olmayacak, sürece karşı olan partiler de dahil olmak üzere bütün Türkiye kazanmış olacak.

Sağda solda, içeriden ya da dışarıdan ‘bu mesele son noktaya geldi, bu meseleyi akamete uğratalım’ diye hesap kitap içerisinde olanların varlığını biliyoruz. Bir akıl, onların aklından daha üstün olmayı gerektirir. Onun için bizler de sabırla, farklılıklarımızı birbirimize ifade ederek yolumuza devam edeceğiz.”